Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Eski Mısırlıların inançlarına dair güzel bir inançları varmış. Ruhları cennetin kapısına vardığında ,tanrılar onlara iki soru sorarmış.Kabul edilip edilmeyecklerini cevapları belirlermiş . 1-Hayatında mutluluğu buldun mu? 2-Senin hayatın başkalarına mutluluk getirdi mi? Acaba diyorum ;ikinci soruya cevap verirken, ne kadar samimi olabiliriz. Hepimizin varlığı bir amaç için vardır . Umarım herkes iki soruya da rahatlıkla evet cevabını verir.
Hiçbir zaman umut ağacının dalına ipimi bağlamamam gerektiğini yine ve yeniden hatırlatıyor hayat bana. İşte diyor insan unutmak güzel bir yerde fakat hayattan alınan dersler hiçbir zaman unutulmamalı. En korunaklı deftere en kalıcı mürekkepler ile yazılmalı. Yanlışa düşmek elbette Ademeoğlunun kaçınılmaz sonudur, bunu adım gibi bilirim. Bildiğim
Reklam
Sana içten samimi haykırışıma Hiç tanımadığım güzel insanlar Cevap verdi Bak sensiz olmadı Gene senin sayende muradına erdi Gökhan ER I 06 Mayıs 2024 I
Yoruldum. Hayatımdaki olumsuzluklar ,çabalar ,umutsuzluklar bir tarafa güzel anları bile yaşamaya korkar oldum .Biri soruyor nasılsın diye .Sonra anlatmaya başlıyorum güzellikleri .Anlatıyorum ama korkarcasına , bir şey olur mu dercesine .Yine de susmuyor dilim .O da heyecanlı,çok beklemiş bu anı .Anlattıkça anlatıyor.Sonra bakıyorum herşey tepetaklak oluyor .Niye diyorum,niye böyle oldu .Yanlış bir şey mi yaptım ?Şükretmedim mi ?Yetinmedim mi ?Halbuki o mutluluk ne kadar küçük bir şey içindi .Toparlamaya çalışıyorum tüm olumsuzlukları , güç bela.Fark edişim çok geç olmuyor.Bundan oldu diyorum.Susmadı ya o dil ,anlattıkça anlattı .Peki ya karşındaki .O nasıl?Yorgun muydu senin gibi ? Onun da var mıydı aklını kurcalayan bir şeyler.Yoksa hepimiz susup bu küçük mutluluğu içimizde mi yaşamalıydık?Cevap çok basitti aslında.İyisiyle kötüsüyle nasılsın demek.O tek kelimelik soru ne kadar iyi gelecekti bize .Çiçekli yollara açacaktı kapılarımızı .O zaman ben soruyorum bugün. Nasılsın ? :)
Son günlerde sıkça paylaşılan kişisel gelişim kitaplarından " Rezonans Kanunu" ile karşınızdayım. Sayfalarda sıkça paylaşılması merakımı daha çok arttırdı. Öncelikle dilinin yalın ve herkese hitap eder olması artı puanla başlamama sebep oldu. Kitap aslında bildiğimiz fakat uygulamadığımız bir çok şeyi anlatıyor bize. Kendimizi bildik bileli büyüklerimizin bizlere yaptığı birçok nasihati içinde barındırıyor. Mesela " iyi düşün, iyi olsun. Kötü kötüyü çeker" deyimlerini bilimsel olgulara oturtarak bize ulaştırmışlar. Aslında düşüncelerimizin hayatımızı nasıl etkilediği ve çekim yasasının nasıl işlediğini bize anlatıyor. Pozitif ya da negatif hangi çekim içinde yer almak istiyorsanız orası sizin bağlantı ve ilerleme noktanız oluyor. Beyin ve kalp ortak titreşimi yakalayıp bunu evrene iletirse imkansız denen şeyin ortadan kalktığını bize gösteriyor. Benim de tecrübe ettiğim bir durum aslında. Atanmayı çok isteyen biri olarak yıllarca bunun mücadelesini verdim. Bu mücadelemin içinde sadece inanmışlığımın ve özgüvenimin eksik olduğunu hissettim. Sınavlara hazırlanırken her gece ve her sabah kendimi masa başında çalışan bir memur olarak imgeledim. "Ben atandım" olumlamalarıyla, uyudum ve uyandım. Kalbim ve beynim inandı önce. Sonra da bunu etrafıma inandırdım. "Kırk yaşında memur olunur mu ? " sorularına benim rezonans kanunum ile cevap verdim 🙂 Ha bu arada gardını düşüren insanlardan uzak durmak gerekiyor. Sana inanan insanlar olmalı etrafında. Kitaba dönecek olursak güzel bir motivasyon kitabı herkese öneriyorum.
SEVMEK üzerine birkaç cümle
Bir ev inşaa edileceği zaman nasıl ki önce temeli atılıyor ve o temel ne kadar sağlamsa evde o kadar sağlam oluyorsa, bir sevgi bağının kurulması için de bu örnek çok yerinde olacaktır. Evin temeli, bir sevme sürecindeki güveni temsil eder. Nasıl ki temelsiz ev olmayacaksa güvensiz sevgide olmaz. Ki temel ne kadar sağlamsa evde o kadar sağlam
Reklam
Önce Kaliteli İnsan, Sonra Kaliteli İş, Gerisi Gelir…
Muhterem dostlar “Ekmeden biçmek!” diye bir söz var. Ne ekersen onu biçersin! Ekmediysen ne biçeceksin! Maalesef insanımız çalışmıyor, okumuyor. Birinci yaşanmış hikâye Köyde çalışırken 3”- 4 kişi bir arkadaşın buğday tarlasına çalışmaya gitmiştik. Biçilen buğdayları toplayıp traktörle harmana getiriyorduk. Hava çok sıcaktı. Baktım arkadaşlar
İLİM 📔 Hafız Ebû İshâk eş-Şâtibî el-Mâlikî (790 H) Rahimehullâh, Muvafakât adlı meşhur eserinde şöyle demiştir: “Şer’an muteber olan yani Allâh ve Rasûlü Sallallâhu Aleyhi ve Sellem’in sahiplerini mutlak olarak methettiği ilim, amele götüren, sahibini hevasıyla her ne şekilde olursa olsun baş başa bırakmayan; bilakis onun gereğini yerine
Şaire sormuşlar: Yüzü mü güzel olmalı, huyu mu? Şair cevap vermiş: Çayı güzel olmalı, çay mühim.. Biri de demiş ki: Huyu güzel olsun, ben çayı demlerim.
Yakamoz& Papatya [1-8] hepsini okumak isteyenlere...
Aşk lafını ağzına almazdı Yakamoz. Nerede aşık görse garipser, aşk acısı gördü mü dayanamaz, gülerdi. Çok ketumdu, kimseye hiçbir şey söylemezdi. Bir kadının onu seveceğine inanmazdı, gerçek aşkın onu bulacağına ihtimal bile vermezdi. Sonra bir gün onu gördü, onu Papatyasını bakmaya kıyamadığı o narin çiçeğini hayatında hiç böyle hissetmemişti.
Reklam
gel yanıma sarıl bir güzel hem söv hem de bayıl be güzel bana bir şans ver, bir cevap ver ya da bir yol ver, sen söyle ben giderim -emre nalbantoğlu [şans ver]
Vücud ve iç
Vücud ve iç Beden formuna ben dediği an. Kendini yaşamdan ayırdı insan. Vücudun yerine denilir mekan. Form yaranmasına söylenir zaman. Cisime göredir zaman ve mekan. O,yoksa ne yer var,ne de ki,zaman.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.