Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Cahillik ayrı, bilgisizlik ayrı ve insanlık ayrı diye biliyordum
Bilgisiz ve cahil bırakılmış bir halkın nasıl kolaylıkla şartlandırılabileceği ve yönlendirilebileceğini gözler önüne sermesi bakımından bu olayın tarihi önemi büyüktür... Ve her toplumun; kuşkusuz bizlerin de bundan çıkartması gereken çok büyük dersler vardır. Suçlu aramaksa mesele bunun ortaya çıkartılması oldukça güçtür... Ne dersiniz, bu kadar
Winston Lord üzerinde günlerdir çalıştığı bir raporu Kissinger'a verdikten sonra üzerinde, "Yapabileceğinin en iyisi bu mu?" yazısıyla geri gelir rapor. Lord raporu yeniden yazar, düzenlemeler yapar ve tekrar teslim eder; yine aynı kısa soruyla geri gelir rapor. Bir kez daha düzelttikten ve Kissinger'dan yine aynı soruyu aldıktan sonra Lord parlar. "Kahretsin, evet, yapabileceğimin en iyisi bu." Kissinger şöyle cevap verir: "Güzel, o halde artık okuyabilirim raporunu."
Reklam
Adına dünya dediğimiz bu durağı, derin bir üzüntüye kapılmadan seyretmek acaba mümkün mü..? Nereden geldik..? Nereye gidiyoruz..? Saf bir inancın çok güzel cevapladığı bu soruya akıl ve fen cevap veremiyordu..!
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'ye felsefecilerden bir grup geldi. Suâl sormak istediklerini bildirdiler. Mevlânâ hazretleri bunları Şems-i Tebrîzî'ye havâle etti. Bunun üzerine onun yanına gittiler. Şems-i Tebrîzî hazretleri mescidde, talebelere bir kerpiçle teyemmüm nasıl yapılacağını gösteriyordu. Gelen felsefeciler üç suâl sormak
Dedim ki: “Bu ağaç ne kadar güzel ve görünüşü ne kadar çekici!” 5. Yanımda olan yüce melek Rafael cevap verdi: “Bu bilgi ağacıdır. Kadim baban ve annen senden önce bu ağacın meyvesini yediler ve bilgeliği öğrendiler. Evet, gözleri açıldı, çıplak olduklarının farkına vardılar ve bu yüzden de bahçeden çıkarıldılar.”
Küçük prens biraz içi burkularak son baobab filizlerini de sökmüş topraktan. Bir daha geri dönmeyeceğini düşünüyormuş. Ama bütün o rutin işler ona o sabah çok dokunaklı gelmiş. Ve çiçeği son bir defa suladiktan sonra üzerine fanusunu kapatırken birden ağlayacak gibi olmuş. -Elveda, demiş çiçeğe. Ama çiçek cevap vermemiş. -Elveda, demiş tekrar. Çiçek öksürmüş. Ama soğuk algınlığı yüzünden değilmiş öksürmesi. -Tam bir aptal gibi davrandım, demiş sonunda çiçek. Özür dilerim. Mutlu olmaya çalış. Beklediği sitemi duymayınca şaşımuş küçük prens. Orada, elinde fanus, şaşkın bir halde kalakalmış. Bu sakin uysallığı anlayamamış. -Evet, seni seviyorum, demiş çiçek. Bunu hiç anlamamış olman benim suçum. Ama bunun önemi yok. Sen de benim kadar aptalca davrandın. Mutlu olmaya çalış ... Fanusu bırak. Onu istemiyorum artık. -Ama rüzgar ... -O kadar da soğuk almadım ... Gecenin serinliği bana iyi gelir. Ben bir çiçeğirn. -Peki hayvanlar ... -Eğer kelebeklerle tanışmak istiyorsam bir iki tırtıla katlanmam gerek. Kelebekler çok güzel görünüyor. Hem onlar olmasa kim beni ziyaret eder? Sen uzaklarda olacaksın. Büyük hayvanlardan da hiç korkmuyorum, benim de pençelerim var. Böyle demiş ve saf saf o dört dikenini göstermiş. Sonra da eklemiş: -Oyalanıp durma böyle, sinirime dokunuyor. Gitmeye karar verrnişsin. Git öyleyse..... Çünkü onu ağlarken görmesini istemiyormuş. Çok mağrur bir çiçekmiş zira ...
Sayfa 35
Reklam
" Nereden geldik? Nereye gidiyoruz? Temiz bir inancın pek güzel cevap verdiği bu soruya akıl ve fen cevap vermiyordu."
Kapımı çalıp durma ölüm, Açmam; Ben ölecek adam değilim. Alıştım bir kere gökyüzüne; Bunca yıllık yoldaşımdır bulutlar. Sıkılırım, Kuşlar cıvıldamasa dallarında,
Sayfa 122Kitabı okudu
Allah'a yemin olsun ki Allah'ı dünyada da ahirette de Ondan başkası bilemedi. Ölüm döşeğindeyken Zünnûn-ı Mısri'ye "ne arzu ediyorsun?" diye sordular; "bir lahzacık bile olsa, ölmeden önce O'nu bilmeyi" diye cevap verdi .
Doğa açısından insanın tek önemi türünü devam ettirmesi Joseph Campbell Bu yüzden çocuğu olduktan sonra bir insan doğa bakımından ölü sayılır diyor ne acı değil mi . Dostluğun insancılığın sanatın ve bilimin kalıcı değer ölçülerini vurguluyor bunca tedirginlik ve kıvranma içinde huzur bulabilmeni tek yolu bu ölçekte düşünebilmek . Sürüden ayrılan
Reklam
"Sorumu cevaplamadın." "Ne sorduğunu unuttum." "Neden güzel olmadığını düşünüyorsun?" Serilda kızardı. "Pekâlâ cevap verdiğimi düşünüyordum." "Bana sadece masallar tanrısı tarafından lanetlendiğini söyledin. İnsanların sana güvenmediklerini. Ama bu aynı şey değil. Karanlık ruhlarla yeterince vakit geçirirsen eğer bazen en güvenilmez şeylerin aynı zamanda en güzel şeyler olduğunu öğrenirsin."
Derler ki Hz. İsa Efendimiz havarileriyle gezerken yolda çok kötü koku yayan bir köpek leşine rastlamış. "Bu leş ne kadar da pis kokuyor!" diye bağırmış havari. Hz İsa şöyle cevap vermiş: "Dişlerinin beyazlığı ne kadar güzel!". Güzelliği hayatlarımızdan kovalı çok oluyor. Sokakta ve evde, insanda ve âlemde burnumuza hep leş kokularının gelmesi bundan. Halbuki Gafûr olan Allah güzel olanı koruyan ve çirkin olanı saklayandır.
Sayfa 57 - Kapı YayınlarıKitabı okuyor
"Seninle şöyle dans eder miyiz? Gözlerini sahneden çekmeyen Bahar, kıpırdamadan cevap verdi Ozan'a. "Senin her yerde, her şekilde dans edebildiğini biliyorum. Ama ben hiçbir koşulda dans etmem, edemem. Yüzünü bir parça geriye çekerek kızın saçlarına bakan adam burnundan verdiği solukla güldü. Boşta kalan eliyle kızın sağ yanındaki saçlarını tarar gibi okşadı. Bir yandan, "Sen hep çok büyük konuşuyorsun Bahar," dedi. "Ben ikimizin çok güzel dans edeceğine eminim. Bir gün o sahnede biz olacağız. Gör bak, sonra yumuşak yürekli adam demişti dersin."
Sayfa 196 - Pukka Yayınları, Bahar, OzanKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.