Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gözde Uysal

Gözde Uysal
@gzuysal
411 okur puanı
Nisan 2015 tarihinde katıldı
Sosyal yapı içine doğan her bebek, dille tanıştığı andan itibaren kişisel ve biyolojik doğasından gelen kimi öznel davranışları terk etmek üzere sıkı bir eğitimden geçiriliyordu.
Reklam
01/05/2024
Bakele dönüp bakmış. Dedem bütün söyleyeceklerini unutmuş, öylece kalmış. Beklemiş beklemiş Bakele, gülümsemiş, dedemin elini tutmuş, bakmış ki dedem yutkunup duruyor, "Anladım İbrahim...." demiş. "Anladım... Sen bana Bakele de bundan sonra, ben anlarım senin ne demek istediğini." Aşk, âşık olduğunla yekvücut olmakmış. Öyle dedi dedem.
İmgeler dünyasında görünenin göründüğünden öte anlamlar taşıması, görünmeyenin görünür olma isteğinden kaynaklanır. Yaşanılan ile düşlenenin örtüşmemesindeki açıklıktan türeyen sanat, en azından başlangıçta varolmayanı varolan yardımıyla varlık dünyasına taşır. Bu yüzden arkeolojik sitlerde ve müzelerin mermer salonlarında sergilenen muhteşem eserler, bakışı büyüleyen estetikleri ardında bir hakikati gizlerler. Zihinleri normatif imgeler tarafından işgal edilenler, arkeolojik eserleri açığa çıkaran motivasyon, ilişkiler ve emek ağının acılar, sömürüler ve şiddetle örüldüğünü ya görmez ya da görmek istemez. Göz güzelle büyülenir, gönül kör olur.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Zamana güvendim, sensizliğe alışacağıma inandım, sonunda zamana yenildim. (...) Bir haftadır ne yapmam gerektiğini bilemeden dolanıyorum. Ve işte, kendi elimle İstanbul manzarası çizdiğim bir kartın arkasına yazıyorum seni sevdiğimi. Amalya! Kendime, sana ve zamana inanıyorum.
Reklam
En uzun yolculuklar çocukken yapılan yolculuklardı. Geride kalan hayat başka bir dünyadaydı, dönülemezdi, ufukta görünen ise yabancı bir göğün bulutlarıydı.
107 syf.
·
Puan vermedi
Franz K. Aşıkları
Franz K. AşıklarıBurhan Sönmez
8.3/10 · 62 okunma
320 syf.
7/10 puan verdi
Ruhun Yaralı Şifacısı Carl Jung
Ruhun Yaralı Şifacısı Carl JungClaire Dunne
7.7/10 · 90 okunma
Ruhumuzun ne zamanın değişimiyle ne de yer sınırlamasıyla esir tutulduğu bir bölgeye ulaştığını öğrenmemiş olsaydık, bu ihtiyarlık gösterisi tahammül edilemez olurdu. Bu varoluş biçiminde bizim doğumumuz bir ölüm, ölümümüz de bir doğumdur. Bütünün ölçekleri bu tür bir dengededir. En içten sevgilerimle, C.G. Jung
Sayfa 194Kitabı okudu
Ölümünden İki Gün Önce
Gördüğü harika bir rüyayı bana anlattı ve şöyle dedi: "Artık gerçeği biliyorum ama tamamlanmamış küçük bir parça daha var ve onu da öldüğümde anlayacağım."
Sayfa 288Kitabı okudu
Reklam
Mysterium Coniunctionis
Jung'un en derin kitabı "en azından şimdilik... taş gibi bir anlayışsızlıkla" karşılandı. "Kendimi ölümden sonraki halime teslim ettim" yazmasına rağmen, "bazen kendimi bir tarih yanılgısı gibi hissediyorum" itirafında bulundu. "Yalnızlık, insanın etrafında hiç kimsenin olmamasından değil, kendisi için önemli olan şeyleri anlatamamaktan veya başkalarının kabul edilemez bulduğu belirli görüşlere sahip olmaktan kaynaklanır. "
Sayfa 250Kitabı okudu
Bollingen'in sessizliğinde, seksen yıla yaklaşan deneyimimle kendimi gözlemliyorum ve kendime verebileceğim açık bir cevap bulamadığımı itiraf etmeliyim. Kendimden her zaman olduğu kadar şüphe duyuyorum ve kendimden ne kadar şüphe duyarsam o kadar kesin bir şey söylemeye çalışıyorum. Kişi, kendine aşina oldukça sanki daha da yabancılaşıyor!
Sayfa 239Kitabı okudu
Kaostan Kozmosa
Bilincin peşinde koşanların mutlak güvenlik bulabilecekleri bir yer yok. Şüphe ve güvensizlik, eksiksiz bir yaşamın vazgeçilmez bileşenleridir. Sadece bu hayatı kaybedebilenler gerçekten kazanabilir. "Tam" bir yaşam, teorik bir bütünlükten ibaret değildir, kişinin içine gömülü bulduğu ölümcül dokuyu hiçbir tereddüt duymadan kabul etmesi, onu anlamaya veya kişinin doğduğu kaotik karmaşadan bir kozmos yaratmaya çalışması gerçeğidir... Kişi düzgün ve eksiksiz yaşarsa, defalarca "Bu kadarı da fazla. Artık dayanamıyorum" diyeceği bir durumla karşı karşıya kalır. Bunun karşısında cevaplanması gereken soru şu olmalıdır: "Bu gerçekten dayanılmaz mı?"
Sayfa 240Kitabı okudu
Toni Wolff
Toni'nin ona ve kendisinin de Toni'ye yazdığı mektupları yok ederek aralarındaki kişisel ilişkinin mahremiyetini korudu. Altı yıl sonra, "Saba Melikesi" hikayesini, güncenin yazarı Miguel Serrano ile tartışırken Jung, "evlilik bağının olmadığı sihirli bir aşktan" ve "gerçekte karşılıklı bir bireyleşme süreci" olan mistik düğünlerden bahsetti.
Sayfa 235Kitabı okudu
3.008 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.