Yabancısıyız esrarı bize kapalı kalan
bu yolculuğun. Yok hiçbir nedenimiz,
hayranlık, sevgi veya nefret göstermek için,
maskeli bir ağızdan trajik bir tonla çıkan
bir ağıtla çehresi şaşılası bozulmuş ölüme,
Hala oynadığımız rollerle dolu dünya,
Biz, hoşa gidiyor muyuz diye kaygılandıkça,
ölüm de oynamakta, aldırmaksızın beğenilmediğine.
Sen gittiğinde ise, bu sahneye
bir gerçeğin huzmesi sızdı çıktığın
aralıktan: Yeşilin en benzeyeni yeşile,
gerçek güneş ışığı, en katıksızı ormanların.
Sürdürdük oynamayı. Korkuyla ve güç öğrenilmişi
anlatarak ve sonra, zaman zaman da jestlerimizle
geçersiz kılarak; senin artık bizlerden uzaktaki
ve oyunumuzdan kopmuş varlığına gelince,
hala kimi zaman sızabilir aramıza, tıpkı bir bilginin,
öteki gerçekliğe ilişkin bilginin ağırdan varlığını
duyurması gibi; öyle ki, etkisiyle bir süre bu esrikliğin
başlarız yaşamın kendisini oynamayı, unutup alkışları.
Rilke