Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
KOMŞU KOMŞUYA SESLENİRKEN DAHİ ZİKİR EDERDİK BİZ...
“Hu Hu” diye seslenirdik komşumuza... “eyvallah” dilimizin pelesengi idi… “Hay”dan gelip “hu”ya giderdik… “Hay ,Hay” Efendim ! diye kabul ederdik tekliferi… “Allah,Allah,Allah,Allah ” diyerek şehadete koşardık Tuna boylarında… “Allah Allah”, “Sübhanallah”, “Allahu ekber “ idi hayretlerimiz. Şimdilerdeki gibi “Vaaaauuv” diye yada “ohaa” diye gayri müslim kırması çığlıklar atmazdık. “Tövbe estağfurullah” “fesubhanallah” zikri anlatırdı kızgınlığımızı. “Aman Allahım” derdik “oh my god” girmeden dilimize … “Salavat” anlatırdı bazen yanlış bir iş yapıldığını… “Neûzubillah” çekmek idi istemediğimiz bir şey görünce zikrimiz… “Bismillah”ile başlarlardı her hayrın başı . “Hay Allah” iyiliğimizi vermeye devam edeydi … “Allah Allah İllallah , Muhammedun Resulullah” sonrası derdik alkışlarla yiğitlere “maşallah” “Ya sabır” öfkemizin ilacı idi …. “Hasbünallâhü ve ni’mel-vekîl!” diyerek Allah’ı “vekil” ederdik çaresiz kalınca… “Ya Şafi” dokunurdu yaramıza merhemden evvel … “İnna lillah” ayeti teselli ederdi geride kalanları… “Hak’ka yürürdük” eskiden ölmezdik biz … “Bu da geçer ya hû!”, “Vazgeç ya hû!”, “Hoş gör ya hû!” hatları süslerdi Tekke ve zâviyelerin iş yerlerimizin duvarlarını, psikiyatrik ilaçlarlar dünyamıza girmeden… -Velhasılı kelam Azizim !“eskiden yaşarken zikrederdik , şimdi zikrederken bile o hali yaşamıyoruz”… O güzel hallerimize tekrar dönmemiz ve yaşamamız dileği ile...
📌 🌱 KOMŞU KOMŞUYA SESLENİRKEN DAHİ ZİKİR EDERDİK BİZ... “Hu Hu” diye seslenirdik komşumuza... “eyvallah” dilimizin pelesengi idi… “Hay”dan gelip “hu”ya giderdik… “Hay ,Hay” Efendim! diye kabul ederdik teklifleri… “Allah,Allah, Allah,Allah” diyerek şehadete koşardık Tuna boylarında… “Allah Allah”, “Sübhanallah”, “Allah'û ekber “ idi hayretlerimiz... Şimdilerdeki gibi “Vaaaauuv” diye yada “ohaa” diye gayri müslim kırması çığlıklar atmazdık... “Tövbe estağfurullah” “fesubhanallah” zikri anlatırdı kızgınlığımızı... “Aman Allah'ım” derdik “oh my god” girmeden dilimize… “Salâvat” anlatırdı bazen yanlış bir iş yapıldığını… “Neûzubillah” çekmek idi istemediğimiz bir şey görünce zikrimiz… “Bismillah”ile başlarlardı her hayrın başı. “Hay Allah” iyiliğimizi vereyle devam ederdi… “Allah Allah İllallah, Muhammedun Resûlullah” sonrası derdik alkışlarla yiğitlere “maşallah”... “Ya sabır” öfkemizin ilacı idi… “Hasbünallâhü ve ni’mel-vekîl!” diyerek Allah’ı “vekil” ederdik çaresiz kalınca… “Yâ Şâfi” dokunurdu yaramıza merhemden evvel… “İnna lillah” âyeti teselli ederdi geride kalanları… “Hak’ka yürürdük” eskiden ölmezdik biz… “Bu da geçer ya hû!”, “Vazgeç ya hû!”, “Hoş gör ya hû!” hatları süslerdi Tekke ve zâviyelerin iş yerlerimizin duvarlarını, psikiyatrik ilaçlarlar dünyamıza girmeden evvel… -Velhasılı kelam dostlar!“eskiden yaşarken zikrederdik, şimdi zikrederken bile o hâli yaşamıyoruz”… O güzel hallerimize tekrar dönmemiz öğrenmemiz ve yaşamamız duâsı ile...
Reklam
" KOMŞU KOMŞUYA SESLENİRKEN DAHİ ZİKİR EDERDİK BİZ... “Hu Hu” diye seslenirdik komşumuza... “eyvallah” dilimizin pelesengi idi… “Hay”dan gelip “hu”ya giderdik… “Hay ,Hay” Efendim ! diye kabul ederdik tekliferi… “Allah,Allah,Allah,Allah ” diyerek şehadete koşardık Tuna boylarında… “Allah Allah”, “Sübhanallah”, “Allahu ekber “ idi hayretlerimiz. Şimdilerdeki gibi “Vaaaauuv” diye yada “ohaa” diye gayri müslim kırması çığlıklar atmazdık. “Tövbe estağfurullah” “fesubhanallah” zikri anlatırdı kızgınlığımızı. “Aman Allahım” derdik “oh my god” girmeden dilimize … “Salavat” anlatırdı bazen yanlış bir iş yapıldığını… “Neûzubillah” çekmek idi istemediğimiz bir şey görünce zikrimiz… “Bismillah”ile başlarlardı her hayrın başı . “Hay Allah” iyiliğimizi vermeye devam edeydi … “Allah Allah İllallah , Muhammedun Resulullah” sonrası derdik alkışlarla yiğitlere “maşallah” “Ya sabır” öfkemizin ilacı idi …. “Hasbünallâhü ve ni’mel-vekîl!” diyerek Allah’ı “vekil” ederdik çaresiz kalınca… “Ya Şafi” dokunurdu yaramıza merhemden evvel … “İnna lillah” ayeti teselli ederdi geride kalanları… “Hak’ka yürürdük” eskiden ölmezdik biz … “Bu da geçer ya hû!”, “Vazgeç ya hû!”, “Hoş gör ya hû!” hatları süslerdi Tekke ve zâviyelerin iş yerlerimizin duvarlarını, psikiyatrik ilaçlarlar dünyamıza girmeden… -Velhasılı kelam Azizim !“eskiden yaşarken zikrederdik , şimdi zikrederken bile o hali yaşamıyoruz”… O güzel hallerimize tekrar dönmemiz ve yaşamamız dileği ile..."
KOMŞU KOMŞUYA SESLENİRKEN DAHİ ZİKİR EDERDİK BİZ... “Hu Hu” diye seslenirdik komşumuza... “eyvallah” dilimizin pelesengi idi… “Hay”dan gelip “hu”ya giderdik… “Hay ,Hay” Efendim ! diye kabul ederdik tekliferi… “Allah,Allah,Allah,Allah ” diyerek şehadete koşardık Tuna boylarında… “Allah Allah”, “Sübhanallah”, “Allahu ekber “ idi hayretlerimiz. Şimdilerdeki gibi “Vaaaauuv” diye yada “ohaa” diye gayri müslim kırması çığlıklar atmazdık. “Tövbe estağfurullah” “fesubhanallah” zikri anlatırdı kızgınlığımızı. “Aman Allahım” derdik “oh my god” girmeden dilimize … “Salavat” anlatırdı bazen yanlış bir iş yapıldığını… “Neûzubillah” çekmek idi istemediğimiz bir şey görünce zikrimiz… “Bismillah”ile başlarlardı her hayrın başı . “Hay Allah” iyiliğimizi vermeye devam edeydi … “Allah Allah İllallah , Muhammedun Resulullah” sonrası derdik alkışlarla yiğitlere “maşallah” “Ya sabır” öfkemizin ilacı idi …. “Hasbünallâhü ve ni’mel-vekîl!” diyerek Allah’ı “vekil” ederdik çaresiz kalınca… “Ya Şafi” dokunurdu yaramıza merhemden evvel … “İnna lillah” ayeti teselli ederdi geride kalanları… “Hak’ka yürürdük” eskiden ölmezdik biz … “Bu da geçer ya hû!”, “Vazgeç ya hû!”, “Hoş gör ya hû!” hatları süslerdi Tekke ve zâviyelerin iş yerlerimizin duvarlarını, psikiyatrik ilaçlarlar dünyamıza girmeden… -Velhasılı kelam Azizim !“eskiden yaşarken zikrederdik , şimdi zikrederken bile o hali yaşamıyoruz”… O güzel hallerimize tekrar dönmemiz ve yaşamamız dileği ile...
KOMŞU KOMŞUYA SESLENİRKEN DAHİ ZİKİR EDERDİK BİZ... “Hu Hu” diye seslenirdik komşumuza... “eyvallah” dilimizin pelesengi idi… “Hay”dan gelip “hu”ya giderdik… “Hay ,Hay” Efendim ! diye kabul ederdik tekliferi… “Allah,Allah,Allah,Allah ” diyerek şehadete koşardık Tuna boylarında… “Allah Allah”, “Sübhanallah”, “Allahu ekber “ idi hayretlerimiz. Şimdilerdeki gibi “Vaaaauuv” diye yada “ohaa” diye gayri müslim kırması çığlıklar atmazdık. “Tövbe estağfurullah” “fesubhanallah” zikri anlatırdı kızgınlığımızı. “Aman Allahım” derdik “oh my god” girmeden dilimize … “Salavat” anlatırdı bazen yanlış bir iş yapıldığını… “Neûzubillah” çekmek idi istemediğimiz bir şey görünce zikrimiz… “Bismillah”ile başlarlardı her hayrın başı . “Hay Allah” iyiliğimizi vermeye devam edeydi … “Allah Allah İllallah , Muhammedun Resulullah” sonrası derdik alkışlarla yiğitlere “maşallah” “Ya sabır” öfkemizin ilacı idi …. “Hasbünallâhü ve ni’mel-vekîl!” diyerek Allah’ı “vekil” ederdik çaresiz kalınca… “Ya Şafi” dokunurdu yaramıza merhemden evvel … “İnna lillah” ayeti teselli ederdi geride kalanları… “Hak’ka yürürdük” eskiden ölmezdik biz … “Bu da geçer ya hû!”, “Vazgeç ya hû!”, “Hoş gör ya hû!” hatları süslerdi Tekke ve zâviyelerin iş yerlerimizin duvarlarını, psikiyatrik ilaçlarlar dünyamıza girmeden… -Velhasılı kelam Azizim !“eskiden yaşarken zikrederdik , şimdi zikrederken bile o hali yaşamıyoruz”… O güzel hallerimize tekrar dönmemiz ve yaşamamız dileği ile...
ORUÇ MAKSATTIR,Din maksattır.
Çünkü Allah anlam ve amaç demektir. Allah asla anlamsız, amaçsız ve maksatsız bir öğütte bulunmaz (Kur’an öğüttür). İşte Rabbimizin öğüdü: “Siz ey iman edenler! Oruç tıpkı sizden öncekilere olduğu gibi size de yazıldı; belki sorumluluk bilincine varırsınız (Bakara 2:2183).” Ayette ifade edilen sorumluluk bilinci başlıca iki hususta
Reklam
Komşu komşuya seslenirken bile zikrederdik biz. "Hu Hu" diye seslenirdik komşumuza. "Eyvallah" dilimizin pelesengi idi. "Hay"dan gelip "Hu"ya giderdik. "Hay, Hay efendim!" diye kabul ederdik teklifleri. "Allah, Allah, Allah, Allah" diyerek şehadete koşardık Tuna
2020 1-) Gelibolu + 2-) Bozkurtlar(ölümü,diriliyor)++ 3-) Delikurt+ 4-) Simyacı+ 5-) 1984 6-) Hayvan çiftliği 7-) Yaşamak+
Bugün Burada Ölen Bir Çinli Var mı?
Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem rüyamda göründüler ve: “- Bugün burada bir çinli vefat edecek, onun cenazesi ile ilgilenin." buyurdular. Bundan altı, yedi ay önce Çin'in değişik bölgelerinden on kişi İstanbul'a gelir. Bu on kişi sıradan insanlar değildir. Bunların ortak özelikleri yeni Müslüman olmalarıdır. Umre için
112 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.