“Yaşamaktan o kadar iğreniyordum ki en tatlı hayaller bile kederden başka bir şeye mesken olmaya alışmayan kalbimi teselli etmezdi.”
.
Kitabın ismini arattığınızda karşınıza çıkan ilk bilgi Halit Ziya Uşaklıgilin yirmili yaşlarda kaleme aldığı ilk romanı oluşudur. Bu bilgiyi yinelediğimize göre @işbankasıkültüryayınlarından okuduğum bu eserin aslına uygun şekilde sadeleştirildiğini ve bu sayede akıcı bir okuma olduğunu da belirtmek isterim.
.
Konusuna gelirsek Mazlume, İkbal ve Mihriban. Hayatlarının üç farklı baharında zekalarıyla kendi ayakları üstünde durup ne başarılara imza atabilecekken yaşadıkları travmatik olaylar sebebiyle bağımlı kişilik geliştiren ve dünyalarını bir erkek etrafında dönmeye mecbur eden tek geçim kaynaklarının iki bacak arasında olduğuna inanan sefileler. Küçük yaşta kimsesiz kalan Mazlume nin yolunun İkbal ve Mihribanla kesişmesi sonucu yaşanan olaylara, geçmişe dönük hatıralara, yaşanacak olan trajedilere tanık oluyoruz. Annesi dahil dört kadının hayatının altını üstüne getiren İhsan Bey karakterine sinir olurken, Mazlumenin çırpınışlarına hem öfkelenip hem hüzünleniyoruz. Yeşilçam tadında akıp giden bir okumaydı kısacası.