Snelman, bu gençlerin sorunlarını ve sıkıntılarını bilen en iyi bir eğitimci olmuştu aynı zamanda ve onların her türlü ihtiyaçlarını karşılamadan geri kalmıyordu. Gerek konferanslarında, gerekse de yazılarında sürekli şu düşünceleri aşılamaya çalışıyordu:
_ Görünüşte en uygar milletler bile, henüz hayatlarını barış ve huzur içinde geçirmek için yüksek bir uygarlık düzeyine erişememişlerdir. İnsanlığın yaratılışında var olan kin, intikam ve vahşet; azgın deniz dalgalarının alçak yerlere saldırması gibi, insanlar arasında da başkalarının haklarına karşı saldırılar halinde sürüyor.
BEYAZ ZAMBAKLAR ÜLKESİNDE Grigory Petrov
TARİHTEN İBRET
Kitaba ilgiyi üstüne çeken bir başlıkla bir bölümle başlanmış Moskova’daki Devlet Tiyatro'sunun duvarlarında oluşan çatlakların bir süre sonra temellerden çatıya uzanarak artmasını zamanında en sağlam bina temeli ahşaptan yapılmasınin ardından gevşek olan zemine kazıklar çakılarak
Kışla bizim aile ocağımızdır. Orası bizim ibadet yerimizdir. Din adamı için mabedi, öğretmen için okulu neyse bizim için de kışla odur. Biz burada kadınlar arasında bulunduğumuz zamankinden daha fazla edepli ve terbiyeli davranmak zorundayız.
Küfür köpek havlamasından beterdir. Zihinsel ve manevi kültürsüzlüğün belirtisidir. Kahramanlığını göstermek istiyorsanız asil ve daha güzel yollar arayın.
Sayfa 28 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Snelman bu gençlerin tercümanı olmuştu. Gerek katıldığı toplantılarda, gerekse yazdığı yazılarda, her zaman şu düşünceleri dile getiriyordu:
"Görünüşte son derece medeni olan milletler bile hayatlarını henüz tam bir barış ve huzur içerisinde geçirebilmek için ileri bir medeniyet seviyesine ulaşamamışlardır. İnsanlığın cahiliye döneminin artıklarından kalan kin ve vahşilik, azgın deniz sularının alçak yerlere saldırışı gibi, insanlar arasında hâlâ yaşamakta ve sağa sola saldırmaktadır. Bu azgın dalgalara karşı duvar gibi göğüs geren insanlar, kendilerini savunurken, ister istemez bazı taşkınlıklar olabiliyor. Vatanın savunması için erlerinin göğüslerini canlı birer siper yapan her ordu, şüphesiz ki çok kıymetlidir.
Sınırlara yüzü dönük olan bu ordunun arkasında, milletin huzuru ve çalışma özgürlüğü temin edilmiş olur.
Sayfa 36 - Timaş Yayınları, 2005 Mart Baskısı, Çeviri: Ali Çankırılı
“Bizler kışladan halk okulu yapacağız. Hatta kışlayı halk üniversitesine dönüştüreceğiz. Öyle ki bir asker kışlada yaşadığı günleri sevgi ile arasın. Halk kışla hakkında gurur verici sözler söylemeli: “Onu kışla ıslah etti.”, “Kışla onu terbiye etti, geliştirdi, onu artık dürüst, çalışkan, temiz, kibar ve yardımsever yaptı.”
Görünüşte en uygar olan uluslar bile hayatlarını henüz barışçı ve sakin geçirmek için yüksek bir uygarlık seviyesine ulaşmamışlardır. İnsanlık tarihinde, ilk insanların yaşantılarından kalan kim, öfke ve vahşet, azgın deniz sularının alçak yerlere hücum ettiği gibi insanların arasında savaşlara neden oluyor. Duvar gibi yığınlar oluşturarak insanlar kendilerini savunurken ister istemez kanlı taşkınlıklar oluyor.