Selânik iskelesi, Osmanlı döneminde gizli-açık bütün siyasî faaliyetlerin merkeziydi. Özellikle Talat Paşa'nın sürgün olarak Selânik'e gönderilmesi, Kule Kahveleri semtini, başta Yonyo Birahanesi olmak üzere, İttihatçıların toplantı merkezi haline gelmişti. İttihatçı Manyasizâde Refik Bey'den, İttihatçı meşhur dönme maliyeci Cavit Bey'e, Diyarbakır'dan kalkıp buralara kadar gelen Ziya Gökalp'ten Ömer Seyfettin'e, meşhur mason Emmanuel Karasu'dan Türkçü (!) Yahudi Moiz Kohen (Tekin Alp)'e kadar Selânik yıllarca içinde değişik insanları barındırmış, yıllarca kaynamış durmuş, politik bir arena olmuştu. Selânik deyince İttihatçılık, Yahudilik, Masonluk, Dönmelik, kısaca bütün anti-Abdülhamid güçler akla gelirdi.
"İnsanlardan kaçışım, Sevmemekten değil, Biraz güvenmemekten. Güneşi, rüzgarı, denizi de severim Ama yakıyor, yıkıyor, boğuyorlar bazen..."
Reklam
"Beni dünyaya kapattılar Meltem! Ruhsuzlar ülkesine Ve sinir ustalıkları adresine..."
M.H.P’li bazı bakanlar (Enis Öksüz, A. Haluk Çay, H. Yusuf Gökalp) olmasaydı, daha doğrusu Ecevitlerin hazırladıkları hükümet kararnamesine imza atsalardı; nazım hikmet’in kemikleri ve ruhu “Kıyamete”'e kadar ızdırap çekecek, Kıyamet Günü kendini ve kemikleri rahatsız edenlerden hesap soracaktı mutlaka...
"Rüya Sığınağı"
"Masallar yazacaktık seninle! Kırıldı kalemim, döküldü kelimeler..." Son nefesini verdi Azrail... Yaşamağa mahkumuz artık ölümle...
Yalnızsan Kanadın kırılmışsa Yeryüzünde artık koşuşturmaktan bıkmışsan Sırtüstü uzanıp, göğe bak o an. Uçuyormuş gibi oluyor insan! Hele bi de rüzgarlıysa havalar Sarhoş bir kuş gibi olursun inan... "Haluk gökalp"
Reklam
53 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.