Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
'Hasret bir han, ben hancıyım. Hasret bir yol, ben yolcuyum. Hasret kalem, bense yazı. Hasret mizan, bense mahşer. Hasret bir saz, ben bin nağme. Hasret çile, bense derviş. Hasret çarmıh, ben bir mahlukum. Hasret kılıç, bense şehit. Hasret derya, ben bin dalga... Yüzer yüzer yüzücüyüm. Hasret sırat, ben bir yolcu. Geçer, geçer, geçiciyim. ' Sâmiha AYVERDİ/HANCI/ Syf:118
“Çocuktum, ufacıktım, ama yüreğimde koca bir dert, koca bir acı, koca bir ateş vardı. Hüzün müydü, melal miydi, istek miydi, hasret miydi, neydi ki? Ben büyüdüm, o büyüdü. Yel esti eyyam geçti... Günler günleri, geceler geceleri, aylar ayları, yıllar yılları kovaladı durdu. Artık onu içime sığdıramaz oldum. Bu, ne hüzündü, ne kederdi, ne sevinçti, ne istekti, ne de melal... Meğer bu, senden bir haberci, bir sözcü, bir müjdeciymiş, ne bilirdim ben? ” Sâmiha AYVERDİ/HANCI/ Syf:40
Reklam
'Handır bu gönlüm, ya misafirhane... Dert konuklar, derman konuklar, hayal konuklar, melal konuklar; mümkün konuklar, muhal konuklar. Hele hasret, hiç çıkmaz ordan, çıkmaz ordan. Handır bu gönlüm, yıkık, dökük... Fakir konuklar, zengin konuklar, alim konuklar, cahil konuklar; gelen konuklar, geçen konuklar. Hele bir hancı vardır, hiç çıkmaz ordan, çıkmaz ordan.' Sâmiha AYVERDİ/HANCI/ Syf:7
'Handır bu gönlüm, ya misafirhane... Dert konuklar, derman konuklar, hayal konuklar, melal konuklar; mümkün konuklar, muhal konuklar. Hele hasret, hiç çıkmaz ordan, çıkmaz ordan. Handır bu gönlüm, yıkık, dökük... Fakir konuklar, zengin konuklar, alim konuklar, cahil konuklar; gelen konuklar, geçen konuklar. Hele bir hancı vardır, hiç çıkmaz ordan, çıkmaz ordan.'
'Ey yalnızlığımın kapısını çalan! Acımın içinden sesin geliyor. Biraz memnun, biraz mahzun, sıcak, mahrem sesin geliyor. Ey yüreğimin eşiğini atlayan! Derdimin içinden devân geliyor. Biraz acı, biraz tatlı, hem şifalı, hem sefalı, kâh sitemkâr, kâhi şâdân, sesin geliyor, sesin geliyor.'
“Hüzün kapımı çaldı. Vuruşundan tanıdım. Kim o, demeye kalmadan itip içeri girdi. Kızdım. Nedir bu destursuz geliş? dedim. Kahkahalarla gülmeye başladı. Hakkı da var ya...Kendi çatısı altına izinle gireni de kim görmüş?”
Sayfa 111Kitabı okudu
Reklam
Yalvarış Ya Rab, bu hasrete can dayanmıyor; Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun... Her adımda bir engel var, salmıyor.. Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun... Mümkün mü bu yolda maksuda ermek? Mümkün mü sılada dost yüzü görmek? Âşıka ar gelir geriye dönmek; Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun... Çekilmez bir şelek vurdun arkama; Şaşırdım yollarda, kaldım akşama.. Umudum her zaman bakidir amma, Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun... Sevip sevilmemek varsa kaderde, Hangi doktor ilaç verir bu derde? Hastayım, susuzum gurbet illerde; Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun... Ey hanlar hanını halkeden Hancı! Bir yudum aşkınla doğdu bu sancı. Ey fakir ekmeği, Mü'min inancı! Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun...
320 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Meşhur yazardan son derece güzel bir roman. Doktor Dimitri Nicolef, Riga'da belediye başkanı adayıdır ve rakibi borçlu olduğu bir bankacıdır. Ülkede Slav ve Alman kesimi arasında ciddi bir rekabet ve gerginlik vardır. Doktorun kızı İlka, zamanında sürgün cezası yiyen ve kaçan Vladimir'in nişanlısıdır. Kaçak bir türlü bulunamaz. Bir gün doktor bir yolculuğa çıkar. Bu yolculukta bankadaki bir görevli olan Poch kaldığı Kırık Haç Meyhanesinde öldürülür. Şüpheli esrarengiz arkadaşıdır ve bunun doktor olduğu ortaya çıkar. Sürgün olan Vladimir de ortaya çıkar ve çar tarafından affedilir. Hancı Kroff katilin doktor olduğunu savunmaktadır. Acaba gerçek katil kimdir? Ve birbirini seven bu çift kavuşabilecek midir? Soluksuz okunan bir roman.
Livonya'da Bir Dram
Livonya'da Bir DramJules Verne · İthaki Yayınları · 200647 okunma
HANCI Bilir misin hancı, bu güne kadar Hanından kaç yolcu çıktı bu yola? Sıladan gurbete giden yolcular Kaç damla göz yaşı döktü bu yola? Getirmeden bu yolların sonunu,
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.