Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

rea

"Kanca artık ümitsizce dövüşüyordu. O tutkulu kalbi artık içinde bir hayat olmasını istemiyordu.."
Sayfa 158Kitabı okudu
Reklam
Hayati organları bu sorun karşısında işkence çekiyordu. İçindeki pençe, demir olandan daha keskindi ve bu pençe içini yırttıkça, terleri donuk suratından sicim gibi akıyordu. Ara sıra koluyla yüzünü siliyor, ama bu hiçbir şekilde işe yaramıyordu.
Sayfa 141Kitabı okudu
Güya kalplerinin ta derinlerinde insanın annesiz de yapabileceğini biliyorlardı, yapamayacağınızı düşünenler sadece annelerdi.
Sayfa 117Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Evet, sıkıcı bir başlangıç. O halde son cümlesiymiş gibi yapalım."
Sayfa 112Kitabı okudu
Bir an sonra kendini yine kayanın üzerinde ayakta buldu, yüzünde o aynı gülümseyiş, içinde gümbürdeyen bir davul. "Ölmek fena halde büyük bir macera olurdu," diyordu davul sesleri.
Sayfa 100Kitabı okudu
Reklam
Darbenin verdiği acıdan ziyade bu haksızlık sarstı Peter'ı. Kendini epey çaresiz hissetti. Dehşet içinde bakakaldı sadece. İlk defa haksızlığa maruz kalan bütün çocuklar böyle etkilenir işte. Çocukların tek düşündüğü, kimsenin onlara haksızlık etme hakkının olmayışıdır. Siz ona haksızlık etseniz de sizi yine sever, ama bir daha asla aynı çocuk olmayacaktır. Hiç kimse uğradığı ilk haksızlığı hazmedemez.
"Kırlangıçların neden evlerin saçaklarına yuva yaptığını biliyor musun?" diye sordu Peter. "Evlerde anlatılan masalları dinlemek için."
"Bak şimdi Wendy, dünyaya gelen ilk bebek hayatında ilk defa güldüğünde, gülüşü binlerce parçaya ayrılmış ve her parça sağa sola dağılmış, işte periler de böyle çıkmış ortaya."
Yıldızlar çok güzeldir, fakat herhangi bir olayda fiili bir rol üstlenemezler, sonsuza kadar seyirci kalmak zorundadırlar. Bu onlara, çok çok uzun zaman önce yaptıkları bir şey yüzünden verilmiş bir cezaydı, öyle eski bir zamana aitti ki şu an hiçbir yıldız hatırlamaz.
Çünkü belki de sandığımız kadar geride bırakmamıştık birçok şeyi. İçimizde bir şey, bir parçamız olduğu gibi kalmıştı; etrafımızdaki dünyadan korkuyorduk ve -kendimize bundan dolayı ne kadar kızarsak kızalım birbirimizi bırakamıyorduk.
Sayfa 117Kitabı okudu
Reklam
Sanırım kasetin bir sır olmasıyla ilgisi var; bana ne çok şey ifade ettiğiyle. Belki de Hailsham'da hepimizin böyle küçük sırları vardı; her birimizin korkuları ve istekleriyle yüzleşmeye kaçtığı, hiç yoktan yaratılmış küçük özel köşeler. Ama bu tür duygulara sahip olmak o dönemde bize yanlış geliyordu; kendimizi hayal kırıklığına uğratabileceğimizi hissediyorduk.
Madam gibi başka insanların, sizden nefret etmeseler, kötülüğünüzü istemeseler bile sizi gördükleri, sizin bu dünyaya nasıl ve neden getirildiğinizi düşündükleri an ürperdiklerini, ellerini sizin elinize değdirmekten çekindiklerini, bunu hiç istemediklerini öğrenirsiniz. Böyle birinin gözlerinden kendinize ilk kez baktığınızda, buz kesersiniz. Her gün önünden geçtiğiniz ayna bir gün aniden size bambaşka bir şey, rahatsız edici ve tuhaf bir şey göstermiştir.
İlk ödevin, kendine şunu sormaktır: Omuzlarında neyi taşıyıp neyi taşıyamıyorsun?
Sed fugit interea, fugit irreparabile tempus, Singula d um capti circumvectamur amore. Zaman geçip giderken, bizler söylediğimiz şeylerdeki sevgiyle büyülenmiş, her ayrıntının etrafında dönüyoruz.
Dünya, Baylar, genel olarak son derece kan düşkünüdür; insanların bir cinayet olayından bütün istedikleri, bol bol kan dökülmesidir; bu açıdan çarpıcı ve göz alıcı bir gösteri onlar için yeterlidir.
2.946 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.