“Eğer babalar dinlerini ihmal ederlerse, torunlar o dini tekrar nasıl yükseltebilirler? Eğer fetihler sultanı imanını muhafaza etmezse, onun hedeflerinden ne beklenir?”
“Her medeniyetin birtakım sabiteleri, yani değişmeyen ilkeleri vardır. Ama bu ilkeler zamana ve mekâna farklı biçimlerde yansır. İslâm kültür ve medeniyetinin Arap yarımadasında aldığı şekille, Anadolu’da ve Hint alt kıtasında aldığı şekiller birbirinden farklıdır. Bu coğrafyalarda ortaya çıkan kültür ve sanat formları, üretim ve tüketim biçimleri, mimari tarzları, lengüistik gelenekleri, önemli farklılıklar arzeder. Bu, kaosun değil, İslâm medeniyetinin iç zenginliğinin bir göstergesidir.”
“Adil, katılımcı ve eşitlikçi bir dünya düzeninin anlamı, herkesin aynı şekilde düşünüp yaşaması değil, farklı görüşlerin bir arada varolma kararlılığını göstermesidir.”
“İslam toplumları kendilerini hiçbir zaman “doğuda” ya da “doğulu” addetmediler. “Doğu”, ancak Aysa’nın küçük bir uzantısı olan Avrupa’nın kendisini “Batı” olarak tanımlamasından sonra ortaya çıkan bir tanımdır. Sizce, insanlık tarihinin merkezinde yer alan coğrafyaya bugün neden “Ortadoğu” diyoruz? Japonya, hangi coğrafi tasnife göre “Uzakdoğu” kabul ediliyor? Tersinden düşünecek olursak meselâ Amerika’ya niçin “Uzakbatı” demiyoruz?”
“Kültürel ön yargıların, kategorik ret ve kabullerin tahayyül dünyamızı ve yaşam alanımızı alabildiğine daralttığı şu günlerde, kendimiz kalarak ötekine açılmayı öğrenmek zorundayız.”
“Eğer Galen araştırmada, ifade ve nakletmedeki dikkatte yüksek bir aşamaya ulaşmış bulunuyorsa da, insanın kendisinin saptadığı daha çok doğrudur. (Abdüllatif el-Bağdadî, öl. 1231)”
“BEN herkesin kendi çalışmasında yapması gerekeni yaptım: Öncüllerinin başarılarını minnettarlıkla karşılamak, onların yanlışlarını ürkmeden doğrultmak, kendisine gerçek olarak görüneni gelecek kuşağa ve sonrakilere emanet etmek. (Bîrûnî, öl. 1048)”
“ÖYLE görünüyor ki, bizler henüz aydınlatılmasını istediğimiz bir çok soruda gerçeği bulmak imkânına sahip değiliz. Bununla beraber biz bugün ulaşabildiğimizi ortaya koymaktan kaçınamayız. Ama şu da gözden kaçırılmamalıdır ki, gelecekte ortaya çıkacak yeni koşullar bugün bize nasip olmayan çözümlere ulaşmayı sağlayabilir. (İbni Rüşd)”