"Eski İran, Selçuklu, Osmanlı sanatı bol şaraplı, bol dilber ve civanlı eğlence âlemlerinin tasviriyle doludur. Hatta bu eğlenceler bütün saraylarda “saltanat gereği” sayılmıştır. --Daha ayrıntılı bilgi isterseniz, Halil İnalcık hocanın Has-Bağçede ‘Ayş u Tarab (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları) kitabını okumanızı tavsiye ederim. --Bakın, bu değerli kitabın arka kapağında neler yazıyor: Çiçek bahçeleri, havuzlar, fıskiyeler, su kanalları, nahîller, buhurdanlar arasında genç sakilerin içki sunduğu bir mecliste şiir okuyan, saz çalan, şarkı söyleyen usta sanatkârlar eşliğinde sürülen zevk u sefa, tüm Ortadoğu saraylarında vazgeçilmez bir gelenekti. Emevi ve Abbasi dönemlerinden beri bu meclisler levazim-i saltanat yani hükümdarlığın vazgeçilmez bir âdeti olarak kabul edilirdi.  --Kısacası “muhafazakâr sanat”, Osmanlı, Padişah vs. denilince, başını secdeden kaldırmayan insanlar ve onların eserleri akla gelmemeli. --Bugünkü insanlara göre çok daha fazla eğlence düşkünü oldukları belli. Hem de içkili eğlence."
"Gördük ki, İslâm dini ve medrese yanında kadîm İran, Hind ve eski Yunan kültür gelenekleri, İslâm uygarlığında güçlü bir süreklilik göstermiştir. Bu gelenek, yüksek kültür çevrelerinde, özellikle saray etrafındakiler arasında, ayrı yüksek bir kültür geleneği olarak benimsenmekte idi. Bu lâ-dînî(profane) kültür geleneği, âdâb(edeb) terimiyle ifade edilmekte idi. "
Sayfa 11 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2.Basım,İstanbul 2016Kitabı okudu
Reklam
"Hindistan'da Timur'un torunu Sultan Baburşah (1526-1530), sık sık işret meclisleri tertip ediyordu. 1527 Eylül'ünde bir gün 'meşrû olmayan işi yapmakta devam ettiğini... vicdan azabı çektiğini ve tövbe etme gerektiği' hatırına geldi. Şarap sürahi ve takımlarını dervişlere dağıttı. Bir gece onunla beraber, enderún halkı, sipahiler ve başkaları üç yüze yakın maiyeti tövbe etti. Küplerdeki şarapları döktürdü. Bundan sonra Baburşah memlekette hiçbir ferdin şarap içmemesi, şarap yapıp satmaması ve satın almaması, hatta evinde bile bulundurmamasını bildiren bir ferman çıkardı."
Sayfa 301 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"Kıtlık ve salgın çıktığında veya sınırlarda düşman tehlikesi baş gösterdiği zamanlarda halk arasında dedikodu artar; sarayın, beylerin Tanrı emirlerine karşı hareketleri, özellikle şarap içmeleri felâketlerin nedeni sayılır; vâizler her vakitten ziyade onlar aleyhinde halkı tahrik eden vaazlar verir. Sultân ister istemez içki yasağı kor, meyhânelerin kapatılmasını emreder."
Sayfa 298 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"Esterâbâdî, bu konuda kitabın başında Irak sultânı Ahmed Celâyirî (1382-1410) misâlini zikreder: O, 'sabahdan akşama ' şarap içmekle meşgûl olduğundan, karşıtlarından habersiz kalmış ve tahtını bırakıp firar etmek zorunda kalmıştır."
Sayfa 295 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"İşret meclisinin, pâdişahın özel hayatına ait içkili bir toplantı olduğu kaynaklarda daima belirtilir. Bu meclise hükûmet ricâli çağrılmaz; sultân yalnız yanında nedîm-musâhibleriyle (nüdemâsiyle zevk u sohbette) baş başa içer eğlenirdi. İşret meclislerinde yeme içme yanında şâirlerin şiirlerini okuması, yüksek sanat musikîsi, raks, Karagöz, ortaoyunu temâşası, mutâyebât (karşılıklı latîfe, fıkra anlatma), satranç başlıca oyun ve eğlenceler arasındadır."
Sayfa 287 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
448 öğeden 471 ile 448 arasındakiler gösteriliyor.