Hanümanı harap bir şair: Mehmed Akif
Akif'in — on dört, on beş yaşlarında ve İdâdî mektebinde bulunduğu esnâda— babası gırtlak vereminden vefat etti. Akif’le anası ve kız kardeşi her türlü ma’nâsı ile bîkes ve bîçâre kaldılar. Aradan yıllar geçtikten sonra söylediği bir manzumede — ki oldukça müteessir olurdu — çektiği çileleri nakleder. O manzumenin bir parçası: "Geldi seâdetle, fakat, nevbahar, Bende ne ol neşve, ne ol şevk var! Annemin ıssızca kalan lânesi, Kardeşimin eski yetimânesi, Mevceger oldukça hayâlimde ah. Görmez olur âlemi artık nigâh. Güç ise de ben nasıl olsam olur. Validem amma ne teselli bulur? Hem o kadın hayli belâ dîdedir. Gördüğü âlâm ise nâdîdedir. Ailesi münkariz olmuş bütün, Kimsesi yoktur, yalınızdır bugün. Lânesi birkaç sefer olmuş harab, Canına yetmiş doğalı iğtirab. Hisseme düşmüş olanı hiç iken, Ben kocadım çektiğimiz çileden! Yirmi beşe gelmedi sinnim, tuhaf. Saçlarımın bir çoğu olmuş telef! Kalmış olanlar da ağarmaktadır Kıhfımı tırtıl gibi sarmaktadır
Sebe' Sûresi
﴾6﴿ Kendilerine bilgi verilenler, rabbinden sana indirilenin, gerçeğin ta kendisi olduğunu ve çok güçlü, her türlü övgüye lâyık olan Allah’ın yolunu gösterdiğini çok iyi bilirler. ﴾23﴿ Allah katında, O’nun izin verdiği kimselerden başkasının şefaati yarar sağlamaz. Sonunda kalplerinden korku giderilince, “Rabbiniz ne buyurdu?” derler. Onlar da şu cevabı verirler: “Hak olanı buyurdu. O yücedir, uludur.” ﴾28﴿ Biz seni sadece müjdeleyici ve uyarıcı olarak bütün insanlara gönderdik; fakat insanların çoğu bunu anlamıyorlar.
Reklam
Şeyh Galip’in çok sanatlı üslûbunu, tefekkür ve sanat mekanizmasını oldukça şümûllü bir şekilde aksettiren bu iki beytini Divan Edebiyatı’nın çok geniş bir sâhasını aydınlatacağı için seçmiş bulunuyoruz. “Var” redifli bu gazelin matla’ı şudur: Kandîl-i dil ki şu’le-i meyden ferâğı var Yâkutdur ki cism-i terinden çerâğı var Yanıp tutuşması
≪... Şiddetli fikirlere, ateşli hislere tercüman olan şiirler yüksek sesle, müheyyiç tavır ile okunmalı, rakik [ince, narin], nazik meani de kendisine münasip bir lahn ile tebliğ edilmelidir. Sesi kaldırmak icap eden yerde indirmek, alçaltmak lazım gelen yerde yukseltmek pek münasebetsiz olur. Bununla beraber, bir takım züppelerin yaptığı gibi şiire ruh vereceğim diye acemi oyuncu tavrı takınarak, soğuk soğuk caliyyetler göstermenin yine lüzumu yoktur. Bu, bir tasannu’dur.≫
≪Naci merhum tercümanı hakikatte gazeller yazarak heveslileri tanzire davet eder, sonra da o nazireleri birer birer didiklerdi. Talebei ulumdan biri: Dün gece ateşi sevda düşüp ah medreseme Yandı mantıkla meani ve beyan u maksut tarzında, yahut bundan daha hallice bir yave göndermiş, Naci bu zavallı mollanın gazeline ait sözlerini şu mütalaa ile bitirmiş: — Biz ahların memdud olmasına taraftarız. Hususiyle ateşi sevda ile bütün mameliki yanıp kül olan senin gibi bir molla böyle kısacık ah demez, yürekten olmak şartıyla gayet uzun bir ah çeker.
İlk 7ye kalan eserler...
İSTİKLAL TÜRKÜSÜ Millet aşkı, din aşkı, vatan aşkı uyansın Yurduma göz dikenler alkanlara boyansın Ya ben ya onlar diyen silahına dayansın Türk oğludur bu Millet Türkündür bu memleket Türk oğludur bu Millet Türkündür bu memleket Düşman gözü tutamaz yanar dağlar başını Bağrımızda saklarız Vatanın her taşını Yurdumuza yan bakan döker gözün yaşını Türk oğludur bu Millet Türkündür bu memleket Türk oğludur bu Millet Türkündür bu memleket Can veririz her zaman hürriyetin yoluna ≪Ya gazi, ya şehit≫lik ne devlettir kuluna Ata emanet etmiş namusunu oğluna Bize Türk oğlu derler Hep bizimdir bu yerler. Ankara, A.
Reklam
975 öğeden 911 ile 920 arasındakiler gösteriliyor.