Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hatice Mumcu

Hatice Mumcu
@haticem17
Yalnızken insanın içinden gülmek gelmiyor pek.
Reklam
İnsan yalnız yaşayınca bir şey anlatmanın bile ne olduğunu unutuyor; dostlarla birlikte, inanılabilir şeyler de ortadan kayboluyor. Olaylar da öyle. İnsan onlara da aldırmaz oluyor.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsanın yüreği, kesinlikle içi kanla dolu, üstü kapalı bir çukurdur ve açıldığı zaman hep, çevremizde toplanıp havayı karartan, avutulması olanaksız bütün susamış gölgeler, içip canlanmak için ona koşarlar. Yüreğimizin kanını içmek için koşarlar, çünkü başka bir canlanma yolu olmadığını bilirler.
Güzelliğe lanet olsun, dedim, çünkü güzellikler kalpsizdir ve insanın acısıyla ilgilenmez.
Reklam
Seyahat et, ayrıldığın kimselerin yerine başkasını bul Nasibini ara çünkü yaşamanın hazzı aramadadır Akıl ve edep sahibi için durmada bir izzet yoktur Vatanından ayrıl gurbete git Çünkü gördüm ki su durunca bozulur Akarsa temiz, akmazsa pis olur Dolunaya ne zaman baksa gözlemci onu gitmiş bulur yerinden Aslan ormanda yerinden ayrılmazsa avlanamaz Ok yaydan çıkmazsa hedefine varamaz Altıj yerinden ayrılmasayfı toprak gibi kalırdı Ud yerinde kalsa bir odun parçası olurdu Amacına ulaşmak için yerini yurdunu terk etmeyen Yükseklere çıkamaz kalır kaldığı yerde
Öyle nefret ettim ki kendimden ölmeyi istedim.
Sırrın yalan söylediğinde sırrım hakkında Sırrımın sırları gönlümün tercümanı olur
Ancak bir zaman sonra kaderin kimseye ait olmadığını anladım ve dağdan aşağı indim.
Öyle ki iğnelerle, gözlerin görebildiği ufuklara yazsam, bakanlara ibret olurdu.
Reklam
Kederi yüklenmiş olana söyle Kalıcı değildir keder Sevinçler nasıl yok olup giderse O da öyle yok olup gider
Sayfa 10
Her şeyi bilen üstadın, gündüz yaşamının ölümüne Uyku adını verdiği zaman, gündüz saatlerindeki akıl sağlığının deliliğine de Rüyalar adını vermemesine şaşırıyorum.
Sayfa 13
Akıllı yatmış rüya görürken, akıllıyla deli geceleyin eşit değil midir? Bu hastanenin dışında rüya gören hepimiz, yaşamlarımızın her gecesi, hastanenin içindekilerle az çok aynı durumda değil miyiz? Onlara gündüzün olduğu gibi, biz de geceleyin krallar ve kraliçelerle, imparatorlar ve imparatoriçelerle ve her türden ekabirle mantıksızca bir ilişki içinde bulunduğumuza inandırılmıyor muyuz? Onların gündüzün yaptığı gibi biz de geceleyin olaylarla kişileri, zamanlarla mekanları birbirine karıştırmıyor muyuz? Zaman zaman uyku bozukluklarından mustarip olmuyor, onların da tıpkı uyanıklık hallerindeki heyecanları konusunda kimi zaman yaptıkları gibi, canımız sıkkın halde bunları açıklama getirmeye ya da bunları maruz göstermeye çalışmıyor muyuz?
Sayfa 14
96 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.