Ne güzel cahildik,
Televizyon yoktu.
Gazete de her zaman olmazdı. Öyle güzel
cahildik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç!
Dışarıda kar... Ama kuzine içten içe öyle
yanıyor ki. Kuzinenin üzerinde demir maşa...
Maşanın üzerinde de ekmek dilimleri. Aydınlık
bir kış sabahı ve kızarmış ekmek kokusu...
Sucuk lükstü. Yumurta lezzetli. Ekmek her
zaman ekmek
kapak kapanır
sayfalar içinde kalır
üzerinde biriken yıllar
üzerinde biriken toz adedince
anı hatırlanır
insan,nisyana galebe çalmıştır bu kez
canlanan hatıralar çıkmıştır sahneye
rejisör,hadi dağıt
dağıtta oynayalım son kez
perde kapanıncaya,prens prensesi öpünceye dek
Hep yaşadığımı hatırlatıyorum kendime
Diyorum ki işin acele
Bir gün ne el kalacak tutmak için
Ne yürümek için bacak
Ne bulutların seyri
Ne de bir hatıra dünyamızdan
Çünkü hatıralar kuşlar gibi
Dal ister konacak
Bir gün yaslanmak istesen pencereye
Diz çökmek istesen nafile
İş işten geçmiş olacak
Benzemez insan dostlarıma/ Ağaçlar gölgesini esirgemez/ Güneş köpeğimden daha sadık/ Dizlerime sıçrar ellerimi ısıtır/ Karşılık beklemeden/ Hele kuşlar/ Avcılara bile kin beslemezler.”
Oktay Rıfat'ın “Gün Sonu Konuşması” şiiri böyle biter. Mahsusmahal için aklımda harfler, kâğıda, dünyaya, insana her baktığımda, bu dizeler sözden önce halkalandı
Bir şehrin kapısı her zaman hatıralara açılır, hatıralara kapanır.
Şehirler; hatıralar dükkanıdır ya. Hatıralar uzun zaman o kapının ardında
unutulur, şehirler gibi. Bir dükkanın kapısına kilit vurup açmamak gibi.
Üstümüze kapanan ne varsa biraz da yokluğumuzdur. Yokluğu çoğalta çoğalta
yaşadığınız bir yeni şehir ise, sizin eskiliğinizi gün be gün yüzünüze vurur.
Gün gelir, o yokluğun kapısını bir kez daha açmayı göze alırsınız. Gözünüzün
açtığı kapı, yokluğun kapısıdır, unutma kapısıdır, açılır bakarsınız dükkan
yeni mallarla tepeleme doludur. Kendinize ordan bula bula belki bir mendil
bulursunuz, hani olur a, gözyaşlarınız içinize akmasın diye, aksa ne olur
akmasa ne, bulduğunuz bir kağıt mendildir. Buradan açınız.
Haydar Ergülen
''Bugün pazartesi
Dün pazardı
Belki evde kalıp balerin resimleri yaptın
Kulağında uzak bir piyano sesi
Belki neşeliydin
Belki düşüncen vardı
Belki de yağmur gibi inerken hatıralar
Herhangi bir köşe başında
Bana rastladın
Ben senin hayatına muhalif bir rüzgar gibi girdim...''