Bir zamanlar fakir ama gururlu bir genç vardı hatırlıyor musun Ruth?
Eğitimsiz, işsiz, sefil bir hayatın içinden geliyor diye ne aşka, ne aileye, ne de burjuva sınıfınıza layık görülmeyen genç Martin hani?
Sonra ne oldu o genç hayal ettiği gibi dünyanın en ünlü yazarı Martin Eden oldu. Gün oldu devran döndü. Martin çılgınca çalışmalarının karşılığına ulaştı. Ulaştı ama...
Ama tüm inançlarını, yaşam tutkusunu kaybederek
Türk filmi gibi desem yanlış olmaz sanırım.
Yazar olma tutkusuyla tüm zorluklara, yoksulluklara göğüs geren, içine girdiği ortamların kültür seviyesine yetişmek için durmadan okuyan, sonra da aslında o çevrelerin sahtekârlıklarına tanık olan Martin, Jack London’un ta kendisidir aslında.Hayat hikayesine baktığınızda çok benzerlikler var.
Yarı otobiyografik bir eser bu yönüyle.
Jack London kalemine hayran biri olarak bu kitabını da çok beğendim.
Jack London, Martin Eden ile ölmeyen bir eser meydana getirmiş