Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Dilek

"Ey kör! Aç gözünü de düşlerden uyan. Simurg'u göremesen de bari küçük bir serçeyi gör.Kaf Dağına varamasan bile hiç olmazsa evinden çıkıp kırlara açıl; böcekleri, kuşları, çiçekleri ve tepeleri seyret.Bırak dünyanın haritasını yapmayı! Daha hayattayken bir taşı bir taşın üstüne koy.Gülleri ve bülbülleri göremeyip gün boyu evinde oturan adam dünyanın kendisini hiç görebilir mi? " Puslu Kıtalar Atlası syf:21
Reklam
"Bu dünyada insanların korktuğu tek şey öğrenmekti. Acıyı, susuzluğu,açlığı ve üzüntüyü öğrenmek onların uykularını kaçırıyor,bu yüzden daha rahat9 döşeklere,daha leziz yemeklere ve daha neşeli dostlara sığınıyorlardı. Dünyaya olan kayıtsızlıkları bazen o kerteye varıyordu ki, kendilerini altın ve gümüşten, zevk ve safadan, lezzet ve şehvetten bir âlem kurup, keder ve ızdırap fikirlerinin kafalarına girmesine izin vermiyorlardı." Puslu Kıtalar Atlası syf:90
238 syf.
·
Puan vermedi
Kostantiniyye kitaplarından devam.Uzun zamandır okumak istediğim, bir kenarda beni bekleyen Puslu Kıtalar Atlası'nı sonunda okuyabildim.Kitap İlber Ortaylı tavsiyesi olunca kesin zor bir kitaptır diye düşünmüstüm ki, yanılmadım biraz karmaşık ilerleyen bir kitap.Başlangıç kısmında sık sık sözlüğe bakmak gerekiyor.Pek çok eski Türkçe kelime öğrendim.Bu anlamda kelime dağarcığınıza katkısı olan bir eser. Yazar bir felsefeci olunca içerikte çok zengin.Felsefe var, tarih var, coğrafya var, din var... Birbirinden bağımsız çok ilginç ilerleyen ama birbirine kusursuz bağlanmış hikâyeler var. Hikâye kitabı mı ?Evet.Masal kitabı mı? Evet.Roman mı? Kesinlikle.Efsane kitabı da diyebiliriz hatta. Son dönemler de okuduğum en ilginç,en fantastik kitap oldu kendileri. Öyle ki neresi gerçek, neresi hayal ayırmakta zorlandım bazı bölümleri. Konusuna gelince ; uyku esnasında ruhun bedenden ayrılıp diyar diyar gezdiğine inanan, ruhun zaten gezebildiği bu yerlere bir de bedenin kalkıp binbir zahmetle gitmesini abes bulan Uzun İhsan Efendi, içer uyku surubunu dalar düşlere... Zaten onun tek yaptığı hep uyuyup düş görmektir. Düşünde akıllara gelmeyen olaylara maceralara karışır. Hepsini yazar kitap haline getirir ve verir oğluna. Oğul Bünyamin kitapla yolculuğa çıkar ve yazılanları da bir bir yaşamaya baslar. Evet rüya icinde rüya, hikâye içinde hikâye, anlam içinde anlam oldukça farklı bir kitap. "Ne okudum ben " demek isterseniz tavsiye efendim.
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048,2bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
238 syf.
·
Puan vermedi
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar
8.6/10 · 48,2bin okunma
Reklam
“Evet, ruhun yarası hiçbir zaman tam olarak kapanmıyor. Beden daha çabuk onarıyor kendini. Kalbin attığı sürece vücut iyileşebilir. Oysa ruhun bir kez darbe aldı mı, o yara dikiş tutmuyor. Sonuna kadar kendi kendine kanamayı sürdürüyor."
"Bir gün gençlik uçup gittiğinde, sadece bedenin dinçliği değil, gönlünün isteği de söndüğünde çok yanacaklardı ama iş işten geçmiş olacaktı."
"Semtlerin eski isimleri unutuluyor, şehir hızla geçmişinden koparılıyor. Oysa şehirlerde insanlar gibidir, geçmişlerini unutulursa, tarihlerinden koparılırlarsa kişiliklerinden de koparılırlar. Hiçbir özellikleri kalmaz. Birbirine benzeyen, sıradan insanlar gibi olurlar. Oysa İstanbul sıradan bir şehir değil."
590 syf.
·
Puan vermedi
İstanbul'u okudum pür dikkat.Tarihini iliklerime kadar hissederek... Arkeologlar, tarihçiler, mimarlar, şehir planlamacıları hepsi birleşmiş Ahmet Ümit rehberliginde şehri gezdirdiler bana.Turist oldum defalarca gezdiğim mekanları bambaşka bir gözle gezdim.Bir polisiye romanından ziyade keyifli bir tarihi geziydi sanki. Istanbul'u, tarihini seven biri olarak tam da özlemişken Byzsntion'dan Istanbul'a uzanan bu yolculuğa eşlik etmek müthişti. Ben ki cinayet romanı, polisiye sevmem, mekan tasvirleri, tarihi kitaba harmanlayışı, mitolojik tasvirlere varana kadar anlatışı yani Ahmet Ümit tarzı sevdirdi bana. Diğer kitaplarına göre eleştirilecek noktaları olsa da damağımda bıraktığı İstanbul tadı sebebiyle birsey söylemek istemiyorum. Yedi tepeli şehrin, yedi tarihi mekanına bırakılan yedi ceset.Her birinin birbiriyle olan bağlantısı ve bu bağlantıyı çözebilmek adına yaşananlar. Hadi bakalım siz katilleri bulabilecek misiniz? Unutmayın Ahmet Ümit kitabın sonunda hep ters köşe yapar. #okudumbitti #ahmetümit #istanbulhatırası #okumakayricaliktir #okumakiyileştirir #okumakguzeldir #okumadigingunkaranliktasin
İstanbul Hatırası
İstanbul HatırasıAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201935,2bin okunma
404 syf.
·
Puan vermedi
Kitap kulübümüzle birlikte geçen ay ki kitabımızda 99 teselli aramıştık.Derviş olmadığımdan olsa gerek kitapta kendime pek bir teselli bulamamıştım Bu ay da Yaratıcı' nın yüzüncü adı var mıdır, onu aramaya karar verdik.Böyle bir tevafuk Kuran'da Allah'ın doksan dokuz adının olduğu geçer. Pekala bu sayıyı yüze tamamlayan gizemli bir ad var mıdır? Yüzüncü Ad ile ilgili olarak; bu adın Hz. Süleyman'ın yüzüğünün üstünde yazılı olduğu, Nuh'un bu adı söylerek Tufan'dan kurtulduğu, bu adı söyleyenlerin cennete gideceği, dahası bu adın dünyayı kurtaracağı, insanligi kurtaracagi rivayet edilir. Böyle bir ad var mıdır? Yoksa bu bir kör inanç mıdır? Tüm bu soruların cevabı o gizemli kitapta. Karakterimiz yüzüncü adın yazılı olduğuna inanılan kitabın peşinde kıtalar, ülkeler, şehirler değiştirse de daha çok kendi içsel yolculuğunun peşinden koşuyor aslında. Yazarımızın Türk ve Osmanlı'yı sık sık olumsuz olarak betimlemesi rahatsız etse de genel anlamda beğendiğim bir kitaptı.( 1666 yılını yazmış olduğunu ve dönemin durumunu düşünürsek hak verilebilir)
Yüzüncü Ad
Yüzüncü AdAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20186,8bin okunma
Reklam
"Dünyaya bu çağda gelmiş olmak, teselli kabul etmeyen bir acı benim için. Ne kadar geç, Tanrım!Nasıl da solup buruşmuş dünya! Zamanın alacakaranlığında doğmuşum gibi geliyor bana ve öğlen güneşinin nasıl olduğunu hayal bile edemiyorum "
" Tanrı'nın bildigimiz doksan dokuz adına eklenecek yüzüncü bir adı var mı? Varsa nedir bu? İbranice bir ad mi? Süryanice mi? Arapça mi? Bir kitapta görür yada bir yerde duyarsak, nasıl tanırız onu? Geçmişte kim bildi bu adı? Ve hangi güçleri verir bu ad, onu elinden tutanlara? " syf: 285
" Her şeyi yok edecek ateş, yaklaşıyor git gide ve ben,bu ahşap odada,bu ahşap masaya oturmuşum, son düşüncelerini emanet ediyorum,kolayca alev alacak bir kağıt tomarına!Delilik! Delilik!Ama bu delilik, ölümlü olma durumunun bir özeti değil mi zaten?"
325 syf.
·
Puan vermedi
Günlük okumayı sever misiniz? Cevabınız evetse o zaman buyrun sizi farklı bir günlük olan Charlie'nin imlâ ve kelime hataları ile dolu günlüklerini (gelişim raporu da diyebiliriz) okumaya davet ediyorum.Bunun bir sebebi var elbette.Charlie düşük IQ seviyesine sahip özel gereksinimli bir birey. Zeka seviyesini artırmak için fare Algernon ile birlikte bilimsel bir çalışmaya denek oluyor. Tek istediği diğer insanlar gibi "akıllı" olmak ve onlar tarafından kabul görmek. Charlie'nin IQ seviyesi yükseldikçe, eskiden yaşadıgı aşağılanmaları farketmesi ve akıllandıkça giderek yalnızlaşması çok etkileyici. Zekâ ve sosyal ilişkiler, ahlak ve cinsellik, birey ve toplum ilişkileri olağanüstü bir doğallıkla kaleme alınmış. Hangisi daha kötü? Aptal ama mutlu olmak mı? Dâhi olup, yalnız ve mutsuz olmak mı? Okurken hep bu soruyu sordum kendime. Son dönemlerde okuduğum en akıcı bilim kurgu kitaplarından biriydi.Özel gereksinimli bireyleri anlayabilmek adına müthiş bir farkındalık katıyor. Kesinlikle tavsiye Meraklısı için filmi de mevcut.
Algernon'a Çiçekler
Algernon'a ÇiçeklerDaniel Keyes · Koridor Yayıncılık · 201514,8bin okunma
127 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.