Hiçbir çocuk kötü olarak dünyaya gelmez. Yetiştirilme biçimi, yaşadıkları, çevresi ve travmaları şekillendirir davranış ve yaşam biçimini. Dolayısıyla, kötü veya suçlu olarak adlandırabileceğimiz insanların büyük bir bölümü bu şekilde gelmez dünyaya. Daha bebekliklerinde bile gelişmeye başlar, ilerleyen süreçte nasıl biri olacağı. Aile veya kardeşler arasında konumlandırıldığı yer, okul çevresi, sosyal çevresi gibi ikili ve çoklu ilişkileri, kişinin hayatta kalma ve varlığını gösterme biçimini belirler. Kiminin karakteri eksik kalmıştır, kiminin eğitimi. Kiminin doğruları yanlıştır, kimi de yetiştiği karanlıkta kendi karartmıştır doğrularını; hayatta kalmak için. "İnsan 7 yaşında
ne ise, 70 yaşında da odur" Tembelliğini bir kenara bırakırsak, bu kadar çeşitli psikiyatrik ve karakteristik vakayı tek tip bir uygulama ile, yani sadece dört duvar arasında bir süre hapsedip sonra serbest bırakarak düzeltmeye çalışmak ne kadar faydalı? Bence saf kötülüğü temsil ederek müebbet cezayı hak edenler dışındaki suçlular, ceza almanın yanı sıra rehabilite edilmeli. Edilmeli ki tekrar topluma karıştığında ne tehdit olsun, ne de tehdit olarak görülsün.
Kitap, bir gemide yolculuk eden iki satranç ustası arasındaki mücadeleyi anlatır. Ancak bu mücadele sadece bir oyun değil, aynı zamanda bir insanın zihinsel sağlığı ve hayatta kalma mücadelesidir. Nazi rejimi altında psikolojik işkence gören Dr. B., satranç oyunu sayesinde akıl sağlığını korumaya çalışan bir kurbandır. Diğer yandan, Czentovic ise dünya satranç şampiyonu olmuş, ancak duygusal ve entelektüel açıdan yoksun bir karakterdir. Bu iki zıt kişilik arasındaki karşılaşma, okuru hem heyecanlandıran hem de düşündüren bir hikaye sunar.
Kitabın yorumlarına bakıldığında, çoğu okurun kitabı beğendiği ve etkilendiği görülüyor. Kitabın kısa olmasına rağmen çok derin anlamlar içerdiğini, satrancın sadece bir oyun değil, bir sanat ve bir yaşam biçimi olduğunu, insan psikolojisini çok iyi yansıttığını düşündürüyor. Kitabın yazarının hayat hikayesi de kitabın anlamını arttırıyor.
SatrançStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020239,3bin okunma
Albert Camus'ye göre bu dünyada anlam ararsanız hiçbir şey bulamazsınız. Belki bir yakınınız vefat eder, sevgiliniz bir başka birini sever ya da beklenmedik bir şekilde bir araba kazasında bir kolunuzu kaybedersiniz ve kendinizi "neden ben, neden şimdi ve neden bu şekilde?" diye sorarken bulabilirsiniz. Ve karşılığında, dünya size
Muazzam bir kitap. Kalbinizi paramparça edip elinize verecek türden bir kurgu. İnceleme yazmayalı neredeyse 1 yıl olacak ve bu kitaba öylece okudum, geçtim demek yazık olacaktı. Ben de tamamen bana hissettirdiklerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Kitabın özetinden ya da olaylardan bahsetmeyeceğim sadece duygular ve hisler olacak bu incelemede.
Masonik Hiyerarşi
_LUCİFER(İblis) : Mason İlahı
_RT : 3 Kabbalistten oluşan En Üst Komuta Kademesi. (Tüm ezoterik bilgilere sahip Baş Hamam ve iki yardımcısı)
___
_13’ler Kraliyet Konseyi (Varlıklı Aileler)
_33’ler Konseyi (Kıdemliler)
_300’ler Konseyi - SANHEDRİN En Üst Yönetim Meclisi(Olimposlular)
___
_B’NAI B’RITH & BILDERBERG