Başına gelen traji komik olaylar sebebiyle,fakirliğin en dip noktasında bulunan Hayri İrdal'ın hayatı Halit Ayarcı ile karşılaşmasından sonra tamamıyla değişir.
Şöyle der Hayri İrdal kitabın başında:"Eski şapkalarımız,ayakkabılarımız,elbiselerimiz gün geçtikçe bizden bir parça olmazlar mı?" Ve ekler:" Bizi hiç tanımayan bir insan birdenbire bizim elbiselerimizin içine girdiği,kunduralarımızda yürüdüğü için farkında olmadan bizim itiyat ve düşüncelerimizi benimser.Bunu ben kendi nefsimde iki defa tecrübe ettim."
Halit Ayarcı'nın eski bir kıyafetini giydikten,onunla zaman geçirmeye başladıktan sonra kendisini onun gibi olmak zorunda hisseder.Biraz da buna zorlanır.Çünkü kurdukları Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nün niçin açıldığını,neye hizmet ettiğini sürekli sorgular.Yapılan kongrelerin,toplantıların manasızlığının farkındadır.Fakat karşısında iyi bir strateji ve pazarlama uzmanı olan Halit Ayarcı vardır.Ve ona hayır diyebilmek mümkün değildir.
Ailesinin hayat standartlarını yükseltmeyi başarmıştır.Hem bu durumun sürmesini ister.Hem de içi sürekli yaptığı işin özünü anlayamadığından rahatsızdır.Bocalamalar,arada kalmışlıklar yaşar.
Okurken,arkadaş seçiminin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördüm.Yapılan işin basitliğine,manasızlığına ehemmiyet vermeyip,pazarlama,ambalaj kısmına ne kadar takıldığımızın,doğru söyleyenlerin dinlenmeyip,salt ağzı iyi laf yapıyor diye bazı insanlara önder sıfatı verildiğinin,dediklerinin doğru yanlış ayırt edilmeksizin kabul gördüğünün örnekleriyle karşılaştım.
Her okurun zihnini,bakış açısına,değer yargılarına göre açacak bir kitap.