Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Heget

Heget
@heget
*** Sapere Aude! “Yalnızca bizi ısıran ve bizi sokan kitapları okumalıyız, içimizdeki donmuş denizi kıran balta olmalı onlar.” Franz Kafka "Çoğunlukla bir kitaptan kurtulmak ona sahip olmaktan daha zordur." Kağıt Ev ***
264 syf.
6/10 puan verdi
·
54 günde okudu
"Var Olan Annenin Yokluğu"nu hatırlatan bir kitap... Var olan ama aynı zamanda yok olan anne-baba ve onların kendi kendine büyüyen iki çocuğunu anlatıyor. Küçük kardeşine hem annelik hem babalık yapan bir abi Jojo. Jojo ve Kayla aile olamamış, işlevini yerine getiremeyen bir ailenin mutsuz çocukları. Kitabın adından ve arka kapak yazısından dolayı bambaşka bir konu bekliyordum. Pek beklediğim gibi değildi. Arka kapakta ırkçılık, aşk, hayat, dostluk ve ergenlik üzerine olağanüstü bir roman olduğu belirtilmiş. Sanırım romanı okumadan üstünkörü sayfalara göz atarak yazdılar bu yazıyı. Hadi diğerlerine ucundan kıyısından biraz değinilmiş diyelim de "dostluk" üzerine olduğu kanaatine nasıl vardılar merak ettim. Gris-gris kesesini bu romanla öğrendim. Bir süre önce okuduğum "Şamanın Şifa Çantası" kitabında anlatılan şifa çantasının Afrika kültüründeki adı imiş. Bir tür muska ya da tılsımlı ve koruyucu olduğu düşünülen nesnelerin konduğu bir kese. Çeviride hiç olmayacak, bir lise öğrencisinin bile yapmaması gereken hatalar vardı. Örneğin "dayı" yerine hep "amca" yazılmıştı. Anne ile büyükanne, baba ile büyükbaba da karışmıştı bazı yerlerde. Çeviri işi zordur ama bu kadar basit şeylerde de hata yapılmaz.
Söyle Hayalet Şarkını Söyle
Söyle Hayalet Şarkını SöyleJesmyn Ward · Doğan Kitap · 201829 okunma
Reklam
304 syf.
·
Puan vermedi
·
37 günde okudu
Castaneda'yı okumak çok zorluyor. Cümleleri ve o cümlenin arkasında anlatılmak isteneni anlamaya çalışırken kitapla oldukça cebelleşmek gerekiyor. Bitirmek için azimle uğraştım ama artık son 15 sayfayı okumaya tahammül edemedim. Bu kısım zaten daha önce Don Juan'la yaptıkları sohbetlerin ve uygulamaların Castaneda tarafından yapılmış bir özeti. O yüzden kendime daha fazla işkence yapmak istemediğinden son 15 sayfayı bıraktım. Kitapta anlatılan çoğu şeyi şehir hayatımızda uygulamak neredeyse imkansız: Kertenkele ile yapılan kehanet, uçmayı mümkün kılan bitkiler vs. Ama kitap, bilgi insanı olmakla ilgili güzel bir yol haritası içeriyor aynı zamanda. Doğan Cüceloğlu'nu cezbeden kısım da bu olmuş. Castaneda hakkında yazılmış "Nagual ile Karşılaşma" kitabına Cüceloğlu'nun yazdığı önsözü okuduğumda Castaneda'nın bütün serisini okumuş olduğunu, Savaşçı kitabının ortaya çıkmasında Don Juan'ın öğretilerinin ve Castaneda'nın büyük bir etkisi olduğunu öğrendim. Zorlu bir okuma deneyimi olsa da Castaneda'nın diğer kitaplarını da okuyacağım.
Don Juan'ın Öğretileri
Don Juan'ın ÖğretileriCarlos Castaneda · Butik Yayınları · 2015302 okunma
48 syf.
·
Puan vermedi
·
2 saatte okudu
Kitaplardan Korkan Çocuk, sürekli bir yerlerde gözüme takılan bir kitaptı. Okudum rahatladım, ama konusu çocuklara değil daha çok anne babalara ders niteliğindeymiş.
Kitaplardan Korkan Çocuk
Kitaplardan Korkan ÇocukSusanna Tamaro · Can Yayınları · 20192,296 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
416 syf.
·
Puan vermedi
·
25 saatte okudu
Son 50 sayfa... Okuduklarım ağır gelince bir durup soluklanmak istedim. Bir taraftan da ben ne okuyorum böyle diye düşünüyorum. Başlarda çıplak yapılan ayinler gibi aykırı olsa da nispeten daha zararsız eylemler anlatılırken sonlara doğru korku filmi sahnelerine benzer bir hal aldı. Aslında cadılık yüzyıllar öncesinde kalmamış meğer. Geceleri mezarlıklarda dolaşan, öldüğünde gözlerini kargaların yemesini isteyen, orta çağ savaşlarını canlandırmak için birbirine saldıran tuhaf insanlarla aynı dünyada yaşıyoruz. Bir gazetecinin modern cadıların içinde yaşayarak hatta eğitim ve ayinlere katılarak elde ettiği bilgilerle yazılmış kitap. Acaba tamamen doğru mu, yoksa ilgi çekmesi için kurgulanmış ve uydurulmuş bilgiler de içeriyor mu? *** Kitap yarım kalmış hissi veriyor. Arka kapakta yazarın sonunda ağaç kabuğundan enerji çekecek seviyeye geldiği belirtilmiş ama üyeliğe kabul edilmesiyle kitap bitiyor. Sonraki aşamalar ne oldu; yazar eğitime devam etti mi, ettiyse bu eğitimler nasıldı? Amerikalılar her şeyi kirletmeyi nasıl beceriyorlar, diye düşündüm. Neden zihinleri hep yıkım ve olumsuzluk üzerine çalışıyor? Şamanizm'in ulvi bir yanı var ve Şamanlar da saygın insanlar olarak görülüyor. Kitapta anlatılan cadılık ve yapılan ayinler Şamanik ayinlerle benzerlik gösteriyor aslında. Ama Şamanizm'in ulviliği, saygınlığı yok.
Amerika'nın Cadıları
Amerika'nın CadılarıAlex Mar · Mona Yayınevi · 201617 okunma
400 syf.
2/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Okuduğum en kalitesiz, en "ucuz" romanlardan biriydi. Bu ucuz kelimesi yazara bir gönderme, çünkü İnci Aral, kendisine sorulan bir soruya cevap olarak kendi kuşağından sonraki yazarları kastederek gençler ucuz şeyler yazıyorlar artık diyor. Başkalarının yazdığını "ucuz" bulurken bu kadar ucuz bir kitap yazmak... Üstelik de bunu 60'lı yaşlarında yazdığını düşününce daha da ucuzlaşıyor. Kime ne katabilir böyle bir konu? Bir kitap grubundaki röportajda da bu kitaptaki Hayali karakterinin çevresindekiler tarafından çok sevildiğini, birçok kişiden onunla ilgili olumlu yorumlar aldığını söylüyor. Yazarın nasıl bir çevresi var ki böyle bir karakteri sevebilmişler acaba? Gelecek kaygısı ve gençlerin gelecek umudunun olmaması denince de İnci Aral'ın aklına eski eser kaçakçısı, telekız, gay, eşcinsel vs. uç hayatlar yaşayan insanların gelmesi de ayrıca ilginç. Halbuki bu konuda malzeme uç örneklere sıra gelmeyecek kadar bol. Bu kitap nasıl bir katkı sunacak gelecek kaygısı yaşayan gençlere? Ne öğretecek? Koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi denir diye bir tabir var ya. Tam da o hesap kendilerini yazar zanneden insanlarla dolu ülkemiz. İnci Aral da vasat altında kalan yazarımsılardan biri.
Safran Sarı
Safran Sarıİnci Aral · Turkuvaz Kitap · 2009796 okunma
Reklam
112 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Bir içeçeğin dini bir ritüel aracına dönüşümü... Her gün içtiğimiz çayın kaderi oldukça ilginç. Başlangıçta ilaç olarak kullanılmış, sonra pahalı oluşu nedeniyle yalnızca zenginlerin ulaşabildiği bir lükse dönüşmüş. Sarayların kıymetlisi iken yaygınlaştıkça ve ulaşılabilir oldukça artık fakirlik sembolü haline gelmiş. Bu bizim için böyle, Japonlar içinse çay hala kutsal ve değerli bir içecek. Aslında çay sadece bir araç. Değerli olan meditasyon (tefekkür), doğanın, çiçeklerin, hayatın kıymetini bilmek. Misafirlere çay ikram etmek, sadece bir ikram değil bu yüzden. Japonların yaşam felsefesinin bütününü içeren daha derin anlamları var. Çay ve şiir birlikteliği şiirlere, şarkılara konu olmuşken başlangıçta çayın tuz ve çeşitli baharatlarla hazırlandığını öğrenmek de şaşırtıcı. Kitapta çay odası ve onun dekorasyonu, çay seremonisi, çayı farklı şekillerde hazırlayan ekoller, çiçekler ve çay seremonisindeki yerleri, konuyla ilgili bazı küçük Zen öyküleri gibi farklı konularda bilgiler bulunuyor. Çay felsefesi hakkında bilgi sahibi olmak için güzel bir kitaptı.
Çayname
ÇaynameOkakura Kakuzo · Arion Basım Yayın · 2006248 okunma
240 syf.
7/10 puan verdi
·
50 günde okudu
Sabahları elini yüzünü yıkamak gibi bir iki basit şey dışında hiçbir günlük ritüelim, rutinim olmadığını anlamamı sağlayan kitap. Hayatım rutinsizlik üzerine kurulu. Her şeyin saati, günü, tekrarlanma sıklığı sürekli değişebiliyor. Her sabah kahve içmeye kalksam üçüncü gün canım istemez. Kitaba göre yaratıcılığını kullanan yazar, ressam, müzisyen, mimar vs. olan ünlü kişiler çoğunlukla hayatlarını ritüeller bütünü olarak yaşıyorlar. Her gün hangi saatlerde çalışacakları, hatta ne yiyip içecekleri bile belli rutinlere bağlı. Bu şekilde yaşamak nasıl olurdu diye düşünüyor insan.
Günlük Ritüeller
Günlük RitüellerMason Currey · Kolektif Kitap · 2022867 okunma
263 syf.
9/10 puan verdi
Bazı kitapların farklı bir büyüsü, su gibi akıp giden bir enerjisi var. Eskimiş ve sararmış yapraklarına, göz yoran yazısına rağmen bu kitabın enerjisi de öyle akıp gidiyor. Aslında daha önce okumuştum ama tekrar okumak istedim. Elime aldığımda yazıları ne kadar küçük, yaprakları da sararmış diye düşünüp ilk okumada nasıl bitirdiğime şaşırarak isteksizce başlamıştım ikinci okumaya. Okurken birçok şeyi unuttuğumu farkettim. Akıcı bir roman gibi olayların nasıl gelişeceğinin merakıyla hızlıca bitiverdi.
Işık Elçileri
Işık ElçileriJames F. Twyman · Ötesi Yayıncılık · 19994 okunma
195 syf.
5/10 puan verdi
Noktalama hatalarıyla dolu kötü bir kitap! Herkesin yazar olduğu bir zamandayız. Bu da kaliteyi gittikçe daha da aşağıya indiriyor. Yazar kadar yayınevi de sorumlu ama kitaba sadece ticari açıdan bakıldığı için kalite umursanmıyor maalesef. Daha ilk bakışta kapaktaki "1. Baskı 50.000 adet" notundan bakış açısı anlaşılıyor aslında. Roman tekniği açısından da başarısız. Anlatıcı her bölümde değişiyor ama belirli bir sistem kurulmamış. Olayları roman kahramanlarının ağzından anlatırken birden anlatıcı üçüncü kişi oluyor ve okuyucuya aptal muamelesi yapıp "şimdi size şunu da açıklamam lazım" şeklinde araya giriyor. Bu üslup Türk edebiyatının ilk romanlarında görülür; anlatıcı araya girip kendi yorumlarını yapar. Roman Türk edebiyatında yeni bir tür olduğu, Batı'daki kadar köklü bir geçmişi olmadığı için de bu üslup acemilik kabul edilir. Anlatıcının okuyucu ile diyaloğa girmesi hem rahatsız edici oluyor hem de kurgu dünyanın büyüsünü bozuyor. Başlangıçta yazarın kafası karışmış. Olayları nasıl aktaracağını bilememiş. Bu yüzden konu olarak da anlaşılmıyor. Sonlara doğru biraz toparlandığı için daha akıcı ilerliyor. Belki biraz daha fikirlerin ve yazılanların demlenmesi için üzerinde çalışılsa daha iyi olabilirdi.
Nazar
NazarReha Çamuroğlu · Everest Yayınları · 2012161 okunma
160 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
"Tanrı ile Sohbet" serisinin tarzında bir kitap. Hasan Çeliktaş da Tanrı ile ya da üstbenliği ile yaptığı konuşmayı ve meditasyonlarını yazmış. Çok heyecanlanarak okuduğum bir kitap olmasa da daha önce okuduklarımda rastlamadığım birkaç fikir vardı. Bu yüzden severek okudum. Richard Bach ile tanışmama da vesile oldu. "Martı"yı okumak bir süredir aklımdaydı ama sıra gelememişti. Bu kitapta karşıma çıkınca arkasından onu okudum. "Ya Her Şeyim Ya Hiçim" şarkısı dualiteyle ilgili bilgileri hatırlatacak bundan sonra: "Ne güzel bir dualite şarkısı bu... Her ikisinin de varlığını keşfetmek üzere olan bir ruhun şarkısı. Şu anda ikisinden sadece biri olduğunu zannetme seçimini yapmış, ama az sonra anlayacak ki hem her şey hem de hiç..." (s. 120) Kişinin bilinç seviyesi yükseldiğinde üstbenliği ile birleşip bütünleşeceği ve daha yüksek bir titreşimin yeni üst benlik olacağı, frekans yükseldikçe de bu şekilde devam edeceği fikri kitabın kattığı bir bilgi oldu. Kendi yapbozunu yapan Tanrı da öyle... Buradaki yapboz fikrinden sonra Zweig'ın "Satranç"ını okumak doğru bir karar oldu. Kendi kendine satranç oynamak zorunda kalırsan "unutmak" bir nimet ve ihtiyaç olur.
Ben Senin Sonsuzluk Rehberinim
Ben Senin Sonsuzluk RehberinimHasan Sonsuz Çeliktaş · Doğan Novus · 20166 okunma
Reklam
114 syf.
1/10 puan verdi
Didem Madak'ın kendisinin söylediği gibi "şiir şiir olalı böyle şiirsizlik görmedi"... Hastalığı, vefatı üzücü ama bu yazdıklarına şiir denemez. Hakkındaki övgüleri okuyunca belki de yanlış kitaptan başladım diye düşündüm. Yine de diğer kitapların da çok farklı olduğunu sanmıyorum. 114 sayfalık kitapta hiç mi ışıltı, şiir duygusu olmaz?! Şiirin başka dile tercüme edildiğinde şiirlikten çıktığını düşünürüm ama son okuduğum Wolfgang Borchert'ten çeviri olan şiirlerde bile güzel dizeler vardı. Pulbiber Mahallesi, şiire benzemeyen kelimeler yığınından ibaret.
Pulbiber Mahallesi
Pulbiber MahallesiDidem Madak · Metis Yayıncılık · 20079,1bin okunma
37 syf.
5/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Önce Almanca aslı, sonra tercümesi verilmiş şiirlerin. Küçücük bir kitap ve onun da yarısı Almanca. Şiir sanatının kaynağı Doğu'dur. Binlerce beyitten oluşan eserlerle hikayeler anlatılmıştır Doğu'da. Avrupalılar bu konuda zaten fazlasıyla yetersiz ve yeteneksizler. Bir de çeviri olunca şiir şiirlikten çıkıyor. Bu yüzden öyle zevk alarak okunacak şiirler değiller. Yine de Behçet Necatigil çevirisi olması az da olsa şiir tadı oluşturmuş. Wolfgang Borchert'in "Kapıların Dışında" eserini okuduktan sonra fikir sahibi olmak için okudum. Genel olarak karamsar bir yapısı olduğu anlaşılıyor. Gerçi kısacık ömrünün kısacık bir döneminde yazmış bütün eserlerini. O dönem de savaş ve hastalıkla geçtiği için yazarın/şairin karamsarlığı doğal. Belki daha uzun yaşayabilseydi daha iyi ve iyimser eserlerini de okuyabilecektik. Şiir zevki vermese de Wolfgang Borchert'in iç dünyasını biraz daha anlamak için okunabilir.
Fener, Gece ve Yıldızlar
Fener, Gece ve YıldızlarWolfgang Borchert · De Yayınevi · 1963182 okunma
299 syf.
1/10 puan verdi
·
28 günde okudu
Yazar Findhorn'u değil kendi kafa karışıklığını anlatmış. Bazı sayfalar hoşuma gitmişti ama tekrarlar arttıkça bunaltmaya başladı ve kitabın yarısına geldiğimde dahi Findhorn'la ilgili bir şey öğrenmediğimi fark ettim. Halbuki başka kitaplardan ilginç bilgiler okumuştum. Bu kitapta cümle Findhorn diye başlayıp başlayıp konu yazara dönmüş. Kişisel deneyimleri okumayı seviyorum ama bu kadar da değil. Sakız çiğner gibi aynı şeylerin sündürülmesi rahatsız edici ve vakit kaybından başka bir şey değil. Başlıklar konulmuş ama içi boş. Sayfa 147'de "Bilgisayarın Sesi" başlığı konmuş örneğin ama başlarda zaten anlatılmıştı. Orada bitir sözünü bir daha dönme işte. Girişte kitabın bitmiş olan basılacak kopyası kaybolduğu için konuyu kaderciliğe bağlayıp düzeltmelerden önceki halini yayımlamaya karar verdiğini söylemiş yazar, üstelik yayıncının tekrarlar var uyarısına rağmen. Bunu evrenin işareti diye yorumlamış kendisi, ama bence bu kendisinin sınavıydı. Enerji çalışmaları ve kişisel gelişim konularıyla ilgilenenlerin düştükleri bir yanılgı: Kendi egolarının isteğini, tembelliklerini, hırslarını evrenin işareti sanıyorlar bazen. Dünyanın kaynaklarını hor kullanıp tükettiğimizi söyleyip duran yazar, bizzat kendisi bu kitabı bu haliyle yayımlayarak gereksiz kaynak tüketimi yapmış. Kağıt israfına hakkı yok, okuyucunun parasını ve vaktini çalmaya hakkı yok.
Doğru Yanlış Güzel Çirkin
Doğru Yanlış Güzel ÇirkinZeynep Kocasinan · Cinius , Kişisel Gelişim Dizisi · 20122 okunma
464 syf.
3/10 puan verdi
·
7 günde okudu
"Bu bölüm bunu gerçekleştirmenizi sağlayacak; bu kitap sağlığınızı nasıl geri kazanacağınızı öğretecek; ilerideki bölümde bunu anlayacaksınız..." O kadar çok tekrar var ki özetlense 100 sayfayı geçmeyecek olmasına rağmen laf kalabalığı ile 463 sayfa haline getirilmiş. Özeti meyve ve sebze yiyin; işlenmiş gıdalardan, hayvansal gıdalardan, yağ ve şekerden uzak durun. Okumayan bir şey kaybetmez diye düşünüyorum.
Medikal Medyum
Medikal MedyumAnthony William · Nemesis Kitap · 201631 okunma
112 syf.
4/10 puan verdi
·
8 saatte okudu
Her sayfada iki üç cümle veya bir paragraf olduğu için çabucak bitiyor. Okumasam da olurmuş dediğim bir kitap oldu. Deepak Chopra'nın ünü nedeniyle yeni bir şeyler öğrenebileceğimi düşünmüştüm. Birleşik alanın 25 özelliği bölümünde yaratıcının nitelikleri sıralanmış. Oysa İslam inancında ve tasavvufta yaratıcının 99 niteliği (ismi) vardır. Neil Dauglas Klotz'un "Sufinin Hayat Rehberi: 99 Derste Sufilik" kitabı çok güzel açıklamıştı. Yazar, amacım bilgimi paylaşmak dese de ticareri amaçla yazılmış görünüyor. Gereksiz bir kitap olmuş.
Yaşamsal Zenginlik Yaratmak
Yaşamsal Zenginlik YaratmakDeepak Chopra · POZİTİF YAYINLARI · 2018136 okunma
77 syf.
3/10 puan verdi
·
29 saatte okudu
Yayınevi çok kötüymüş. Özensiz ve yanlışlarla dolu bir basım. Şinasi'nin hayatını dahi Wikipedia'dan kopyalamışlar. Ancak bu kadar baştan savma olabilirdi. Kağıda yazık...
Şair Evlenmesi
Şair Evlenmesiİbrahim Şinasi · Alter Yayınları · 201116,1bin okunma
Reklam
168 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
"Sırlarımı söyledim dağlara dumanlara Ben yazarken ağladım, okurken de sen ağla." Memleketimizden insan manzaraları diyebileceğimiz hikayelerden oluşan bir kitap. Hikayenin başlığını sondaki cümleyle bağlama tekniği kitabın sonuna doğru sıkmaya başladı ama yine de güzeldi hikayeler. Kitabın ithaf sayfasında "Ben yazarken ağladım, okurken de sen ağla" demiş Şermin Yaşar. Vefat eden eşi için yazdığı son bölüm, bir nevi veda mektubu ile okurken de bizi ağlattı gerçekten. "Göçüp Gidenler Koleksiyoncusu" hikayesinin de eşiyle aralarında geçen bir diyalogdan çıktığını belirtmişti bir yazısında. Hikayelerden bazılarının daha iyi olabileceğini düşünsem de kitap biterken yazarın çok sevdiği eşinin de beklenmedik bir zamanda "göçüp gidenler"den biri olmasıyla buruk ve özel bir kitap...
Göçüp Gidenler Koleksiyoncusu
Göçüp Gidenler KoleksiyoncusuŞermin Yaşar · Doğan Kitap · 20189bin okunma