Bir psikiyatriste içini döken insanlar, bir papazla günah çıkarırken olduğundan daha rahat konuşuyorlardı, çünkü hekimler onlara cehennem ateşinden söz etmiyorlardı.
Roma imparatorluğunda hekimler usta çırak ilişkisiyle yetiştiriliyordu. İmparatorluğun çöküşünden sonra, Batı Avrupa’da tıp eğitimi, manastır ve kilise yakınlarındaki hastane veya revir niteliğindeki yerlerde hastaların gözlemlenmesiyle yapılmaya başlandı. Gelişen ticaretle zenginleşen Batı Avrupa’daki nüfus artışı ve kentleşme, nitelikli sağlık hizmetlerine olan talebi artırdı. Saray tabiplerinin yanında, kent yönetimleri de sağlık hizmetleri için uzmanlar istihdam etmeye başladı. Tababet, o döneme kadar, şifa dağıtıcıları (healers) ve bitkisel eczacılar (herbalist) tarafından icra ediliyordu. Berberler, aynı zamanda, cerrah ve dişciydi.
İnsan, iyileşmeyecek hastaların hekimliğine kalkışmamalı: o nedenle şöyle öğretmekte Zerdüşt: – o zaman geçip gitmelisiniz!
Ama bir son vermek, yeni bir dize yazmaktan daha çok cesaret ister: bütün hekimler ve şairler bilirler bunu.