Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir psikiyatriste içine döken insanlar, bir papazla günah çıkarırken olduğundan daha rahat konuşuyorlardı, çünkü hekimler onlara cehennem ateşinden söz etmiyorlardı.
Sayfa 150Kitabı okudu
Sağlık Bakanı Koca: Hekimler artık kamuyu tercih ediyor, yurt dışına gidenler de geri dönmek istiyor 🗣️Sağlık Bakanı Koca: "Hiç algı yapmaya gerek yok. Yurt dışına giden arkadaşlarımız da geri dönmek istiyor."
Reklam
Dermanına muhtâcım ey Hekimler Hekimi Yıldızları hap gibi düşür avuçlarıma Güneşi yudum yudum içeyim şurup gibi Öteler çekiversin filmini yüreğimin Benden uzak olanı bana getir yeniden Bana yakın olanı götür benden uzağa Dermanına muhtâcım ey Hekimler Hekimi Acı bu fukaraya, bu vefâsız çeriye Hastayım Efendim, al beni içeriye
124 syf.
9/10 puan verdi
Yavuz Sultan Selim Han, kısacık iktidarı döneminde ülkesini başarıdan başarıya taşımış, sahip olunan toprak miktarını üç katına çıkarmış ve ittihad-ı İslam adına ömrünü feda etmiş bir Osmanlı sultanıdır. Şehzadeliğinden itibaren kafasında planladığı büyük İslam birliği hayali, onu, hayatının son anlarına kadar gayret ve mücadele içinde olmaya
Yavuz Sultan Selim
Yavuz Sultan SelimYavuz Bahadıroğlu · Nesil Yayınları · 20111,159 okunma
"Hastayken beni üzen şey canımın istediğini yapmamak degil, canımın bir şey istemez oluşudur. Keşke bir şey istese de yapsam. Hekimler zor durdurur beni. Sağken bütün kaygım da umutlu, istekli olmaktır. Uyuşuk isteksiz olmak ne acıklı bir şeydir."
Sayfa 180
Tıp bilimine bu açıyla hiç bakmamıştım daha önce
Gerçek cesaret sahibi insanlar mı istiyorsunuz, o zaman onları hekimlerin hiç bulunmadığı, hastalıkların sonuçlarının bilinmediği ve ölümün hiç düşünülmediği yerlerde arayın. Elbette insan sürekli acı çekmesini bilir ve huzur içinde ölür. İnsanın yüreğini alçaltan ve ona ölmeyi unutturanlar, reçeteleriyle hekimler, ilkeleriyle filozoflar, yüreklendirici konuşmalarıyla papazlardır.
Sayfa 31 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
O güne kadar kana bulamaktan koruduğu kılıcını çekerek haykırdı : “ Ey kader , onca çabalarıma karşı direndin ve eline hiçbir şey geçmedi.Şimdiye dek kendi özgürlüğüm için değil , yurdumun özgürlüğü için çarpıştım. Böylesine inatla çırpınmam özgür olmak için değil, özgür insanlar arasında yaşamak içindi ; ama madem şu anda insanlığın durumu yürekler acısıdır, Cato selamete erişsin artık!” Sonra bedenine öldürücü yarayı açmak için kılıcını sapladı karnına . Hekimler sardılar yarasını ; damarlarında pek az kan kalıp güçsüz düşünce , her zamanki cesaretini takınarak , yalnız Caesar ‘ a değil , kendine de öfke içinde silahsız ellerini yarasına götürdü ; bu soylu , her zorbalığı hor gören ruhunu sanki teslim etmedi de , söküp attı bedeninden
Kimse bir kimsenin suçluluğu hakkında karar vermeye muktedir değildir
Hekimler değildir, çünkü suç, cezai ehliyet vesaire tıbbi kavramlar değildir, hâkimler de değildir, çünkü ruh ve beden arasındaki önemli ilişkileri bilmeksizin böyle meseleler hakkında gene kimse hüküm veremez.
Sayfa 449
şu yalan dünyada ..
Nice şifa dağıtıp kendine derman olamayan hekimler, içi dışı ayrı hilebazlar, ateşbazlar var. Kendini sarraf sanan kalpbazlar, elifi görse mertek sanır allâmeler var.
Sayfa 43 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Wow
Ve fakat bir şey çengellendi çok çengelengiz usu­ma; kitabı herkes internette bedava okuyacak ! - Yazarın telif hakkı n'olucak? sorusunu bezedim masanın nakışları hüzünlü örtüsü­ne. Her yanıtından sonra sanki gol atmış bir ayaktopçu gibi gerinerek arkasına yaslanan elleri dijital, bakışları alaycı adam: - Olmayacak. diye pervasızca bir kahkaha attı. Kahkahası yayıldı masa örtüsünün hüzünlü nakışları üstüne. Masa örtüsü tedirgin oldu. Boynunu büktü örtüye bir narin elin nak­şettiği kırmızı gül. - O zaman niye yazsın yazar? Yazarak nasıl ge­çinecek? Yazarın başka bir işi olup yazarlığı hafta sonu şiir yazan hekimler gibi, hobi olarak mı yapacak? deyince duraladı dijital adamın masa örtüsünün nakış­ları üstünde trampet çalan elleri. - Ona bir çare bulunacak herhalde... diyerek dudak büktü. - Ne çare bulunacak, sen çareyi bulur bulmaz, karşı çare üretecek internet korsanı. dedim. Sustu. Sağ kaşı iner gibi oldu, bunu kendine ya­kıştıramayarak yeniden kalktı. Sol kaş sağ kaşa fırça çekti: - Ne iniyorsun? İnecek kaş m ıyız lan biz? Kaşların muhabbeti sırasında; - Matbaacı ne iş yapacak? sorusunu sıvı olarak boca ettim masaya, masa örtüsü ıslandı, yapıştı masaya. - Hiç de yağmur havası değil! düşüncesini yaprakları nda gezdirdi boynu bükük, nak­şı güzel kırmızı gül. Elleri dijital, ruhu elektronik adamı şapa oturttu­ğum duygusunun huzuruyla arkama yaslanıyordum ki ; - Ne matbaası yahu, ilerde kağıt olmayacak! Mat­baacı kendine başka bir iş bulacak. alaycı yanıtıyla kalakaldım.
Sayfa 6 - Ortaoyuncular YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“Bir çocuk için otoriteyi temsil eden ilk kişiler annebabadır. Daha sonrakilerin, tanrı, öğretmenler, müdürler, hekimler, çocukla meşgul olanlar, liderler gibi hepsi bizim için annebabanın temsil ettiği otoritenin yeni biçimleridir. Yaşamımızda onlara karşı tavrımız annebaba otoritesine karşı tavrımızın bir yinelemesidir."
Sayfa 66 - YKYKitabı okuyor
Çocuklarda görülen travmalar part 2 ve son :)
Çocukların ilk okula başladıkları sürece kadar yaşadığı gördüğü her şeyi bilinç altına alır ve neyin doğru ve yanlış olduğunu bilmeden her ortamda konuşabilir. anne ve babanın odada yaşadığı birlikteliğe şahit olan bir çocuk uzman hekimler tarafından kontrol altına alınmalıdır. tuhaf fakat ciddi sorunlardır. Ergenlik:) Artık çocuklar karşı cinse ilgi duyarlar. Regl dönemler başlar , aşklar araya girer. Neyin doğru ve yanlış olduğu anlaşılır. fakat aşk aynı zaman da insana korku da getirir. Ben onu istiyorum ama ailem duyarsa biterim. Bu çocuklarda özgüven eksikliği meydana getirir. bir sorumluluk sahibi olurlar artık. En basit sabah yataklarını toplamak. Ebeveynler bunu zorunlu kılarsa yani onu yapmak için mecbursun şeklinde yaklaşırlar ise o çocuk mecburi bir şekilde yatağını toplamadığı zaman " annem/babam/ kesin bana kızacak" direk kendilerini karanlığa gömerler. O yüzden ne yapıyor bu bilinçsiz hatta daha kibar bir şekilde söyleyeyim Bu salak ebeveynler çocuklarını kısıtlayarak , onlara bir işi mecburi kılarak üstlerine giderlerse bu onlara karşı yapılan bir iyilik değil kötülüktür
208 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Varoluş, Varolamama Tehlikesi Barındırır
Engin Geçtan, her kitabında olduğu gibi hayat hakkında biriktirdiği "koleksiyonluk an"ları, mesleki deneyimi ve bilgisiyle harmanlayarak okuyucuya sunmuş. Aslında salt mesleki deneyimin de ötesinde bir hayat deneyimiyle, New York'tan Çek Cumhuriyeti'ne, Heidegger'den Jung'a hayatın anlamını, anlamsızlığını, varoluşlarımızı ve olamayışlarımızı ele alıyor. Benim şimdiye kadar okuduğum Engin Geçtan eserlerinden en sevdiğim kitabı oldu. ✓ Kimler Okumalı? ✓ Özellikle Psikiyatri alanında çalışan ve eğitim gören hekimler okumalı ama mesleki terim yükü olmadığı için bu alanda okumak yapmak isteyen herkese açık bir kitap şeklinde yazılmış. × Bazı Güçlükler × Bence kitabın tek güç yanı son'lu olmasıydı :')
Varoluş ve Psikiyatri
Varoluş ve PsikiyatriEngin Geçtan · Metis Yayınları · 2007621 okunma
Tembellik ve cinsel haz hayatına karşı da içimizde tiksinme ve utanç uyandırmak için mecazi anlamda aynı şekilde yaklaşmak gerekir. Bu tik­sinti sadece kötülüğün kendisine değil, "onun bağlı olduğu ve ona bağlı olan her şeye" yönelmelidir. Her yediğinde has­talığını ağır bir şekilde depreştiren kavunun hekimler tara­fından yasaklandığı obur adam gibi davranmamalıyız.
dünya karışacaktır
Ekim’de karnı yeniden şişmişti. Hekimler su almaktan bile çekinirler. Ama, o kadar rahatsızdır ki haykırır: “— Emrediyorum, bu suyu bugün çekin!...” Bu onun son emridir. Uyulur ve su alınır. Artık elindeki sigarasını tutacak halde bile değildir. Hem o kadar zayıflamış, küçülmüştür ki... Fakat kafası durmadan işler. Yakında dünyanın karışacağına, İkinci Dünya Harbi çıkacağına emindir. Kendisini birinci komadan önce ve son defa gören en eski arkadaşı Ali Fuat Paşaya Alemdağ hayallerinden de bahseder. Sonra da şöyle konuşur: "— Bu harp neticesinde dünyanın vaziyeti ve muvazenesi baştanbaşa değişecektir. İşte bu devre esnasında doğru hareket etmesini bilmeyip en küçük bir hata yapmamız halinde, başımıza mütareke senelerinden daha çok felâketler gelmesi mümkündür..." "Bu ikinci umumî harp, beni yataktan kımıldanamayacak halde yakalayacak olursa memleketin hali ne olacaktır. Ben, devlet işlerine mutlaka müdahale edecek bir vaziyete gelmeliyim...”
Sayfa 528
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.