Mevsimlik işçi çocuk. Hava 42 dereceydi. Güneş kavurucu sıcağıyla en tepeden bakarken gölgeler bile görünmüyordu. Antalya’da denize girenler bilmez bunu çünkü onlar o saatlerde kremlerini sürmüş şezlonglarına uzanmış vaziyette hafif mayışmış şekilde keyifleniyordur. Elinde boyuna denk bir çapayı olabildiğince seri ve dikkatli bir şekilde topraktan
Altını çizdiğim ve seninle paylaşmak istediğim cümlelerim var. Doğal, sade, basit ancak insanın yüreğine dokunan cümleler. Dur hele, bu sabah, erken saatlerde, işe gelmek için yola koyulduğumda şunları düşünüyordum Dağlım. Nasıl ki dünyanın neresinde olursa olsun bütün kelebekler aynı nazlı halleriyle uçarken yine dünyanın neresinde olursa olsun tebessümün dili de aynıydı. Doğallığın dili tekti. Doğallık, su gibi olabilmekti. Doğallık, sağlıklı ve masum olandı. İki kardeşimin, su gibi sade, gönlüme dokunan cümleleri:
Reklam
256 syf.
·
Puan vermedi
Mutsuzluk nedir?Hayatta istediklerini elde edememek çoğumuz için ya da yetinmemek elde ettiğinle.Hep daha fazlası daha güzeli işte.Mutsuzluk ise çoğu zaman dertlerimizin adı.Şu eksik bu fazla o olmadı bu fazla geldi telaşesi.Peki hangimiz eksik olanı tamamlamak için bir şeyler feda edecek kadar cesur?Ben değilim.. Bu satırları okuyorsan hele ki bu saatlerde okuyorsan tanıştığıma memnun oldum(!)Sabaha karşı dörde kadar esir almışsa bir hikaye sizi, sizde ona ait bir şeyler vardır elbet ve büyük ihtimal ileriki günlerde de sürecektir bu hakimiyet,esirlik...Kendisi kadar içeriği de kötü bir yazı oldu üzgünüm.Bende yalnızca değsin isterdim yaşadıklarım birkaç parmak ucuna... 12.09.2014 Cuma 03.55 Bu kitap arkadaşımın doğum günü hediyesiydi,büyük bir heycanla elime almış gece boyu okumustum. Hissettirdiklerini hala hatırlıyorum. O yaşımda o zamanki kalemimden gayr-i ihtiyari bu satırlar dökülmüş kitabın arka sayfasına, paylaşmak istedim.
Kaybolan Ben
Kaybolan BenHasibe Akdiş · Uğur Tuna Yayınları · 2014360 okunma
Anlatamam...
Hele ki şu saatlerde başlayan bir kalp acısını size nasıl anlatabilirim ki?
“Körüklü Yolculuk” Çeken bilir derler ya hani; İşte ben “o”yum... Tarihi tam olarak hatırlamasam da, günlerden salı olduğuna adım kadar eminim. Çünkü o zamanlar sadece salı günleri polikliniğe randevu veriyorlardı. İlk zamanlarda bunun benim için hiçbir önemi yoktu. Fakat belirli bir zaman sonra hastane köşelerine gide gele günlerin,
Sayfa 12
Neden Godard? (I) Ulus Baker İlk tartışma seansımıza Michel Foucault'nun "bakışın arkeolojisi"yle başlamamızın iki nedeni var: birincisi, eğer bu atölye çalışması bizi belli bir "iş" yapmaya, tartışmalarımızı görsel-işitsel, videografik imajlara taşıyacaksa --daha doğrusu böyle bir ortak karara varılırsa-- arkadaşımız Dr.
Reklam
32 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.