Auradan rüyadan geçer gibi geçiyordu ve rüya bittiğinde de, tek kalan kendi bedeni, kemikleri ve eti, ölmek üzere olan yaralı bir hayvan gibi sadece kendisi kalıyordu. İnsan beyni inanılmaz hassastı.
Evim şehrin en tenha köşesindedir. Hem yürüyor, hem şarkı söylüyordum. Neşeli olduğum zamanlar, sevincini paylaşacak dostu, ahbabı olmayan kimsesiz her mutlu insan gibi ben de mutlaka bir şeyler mırıldanırdım. Tam o sırada başıma hiç ummadığım bir serüven geldi.
Kanalın parmaklığına dayanarak duran bir kadın gördüm. Parmaklığın demirine abanmış,
Aura tıbbı bir terimdi ama yaşadığı deneyimi kusursuz şekilde özetliyordu. Migren aurası bir sis gibi beliriveriyor ve onu fark ettiğinizde çoktan ona hapsolmuş oluyordunuz.