Her gün sayısını kestiremeyeceğimiz kadar iz oluşuyor insanların yaşamında. Bunların bazılarını bazı kararlar vermek için kullanmaya çalışıyoruz. İzler başka izlere karışıyor, hangisi bizim için, hangi iz bizim için anlamlı olan iz, bilmek de fazladan çaba isteyen kuvvetli bir meşekkat oluyor.
Herkesin izi farklı olsa da bir noktada birçok iz birbirine benziyor, karışıyor. İzleri ayırt etmeye çalışmak bir yana, izlerden mesul kişilerin bıraktıkları izleri yok etmeleri çabası da mümkün (belki değil) ve iz sürerken bunun da olabileceğini hiçbir zaman unutmamak gerekiyor.
Bir insanın ardında bıraktığı izi tamamen silmesi mümkün olmasa da ustalıklı yöntemler izleri silinmiş gibi gösterebilir, kaderin bir cilvesi olarak izler silinebilir, hiç görülmemiş gibi yapılarak izler yok edilebilir!
Bırakılan her iz birilerinin hoşuna gitmeyebileceği gibi bulunan her iz de birileri tarafımdan hoş karşılanmayabilir. Öyle her izi de hemen bul(a)mayacaksın, değil mi!
Bazen de peşinde dolandığımız iz kendi izimizle karışıp kendi izimize dönebilir, bir anda kendi kendimizi takip ediyor olabiliriz. Bu durumda iz kim izci kim karışması ve anlamsız bir iz sürme döngüsünün devam etmesi kaçınılmaz.
İz peşinde koşanın en çok soracağı sorulardan birisi de şudur belki : İz bırakmamak mümkün mü gerçekten?
Bir soru da biz soralım : Sadece temaslar mı bırakır iz? Ya da fark edilen iz sadece herhangi bir temas sonucu oluşan iz midir?
Siz siz olun da, eğer iz bırakmak istemiyorsanız yani, pek de temas etmeyin öyle her yere. Şu bir gerçek ki; temas sonucu bırakılan izleri bulmak öyle ya da böyle bir şekilde mümkün görünüyor..