Selaaammm. Uzuuun bir ara oldu çünkü halihazırda okuduğum kitabımı henüz bitiremedim. Dolayısıyla burayı biraz ihmal etmiş oldum. O yüzden de epey zaman önce okuduğum bu kitabı sayfama eklemek istedim. Kurtuluş Savaşı'mızın cesur kadın savaşçılarından, Halide Edip' in kaleminden dökülen ve hatta henüz savaş devam ederken yazılmış bu eser gerçekten çok kıymetli. Hele ki şuan Kurtuluş Savaşı'nı anlatan bir kitabı okuyorken, o dönemde yazılmış bir eseri yorumlamak boğazımı düğüm düğüm yapıyor. Çünkü yazarın kendisi de savaş döneminde bir süre hastanelerde görev aldığı için orada onlarca hikayeye şahit olmuş ve sonrasında böyle bir roman yazma arzusu oluşmuş. Dolayısıyla her ne kadar roman gözüyle baksak da içeriğinde mutlaka yaşanmışlıklar olduğunu düşünüyorum. Roman, Kuvayi Milliye'ye hizmet etmek için hastanede görev alan Ayşe ve ona gönlünü kaptırmış iki erkeği konu alıyor. Bir gece okuyup bitirdiğim bir kitap. Başlarda biraz sıkıldım, yavaş ilerledi ama sonrası akıp gitti. Beni ters köşe yapan kitaplardan biridir "Ateşten Gömlek". Sonu tahmşnlerimin çok daha ötesinde. Gözyaşlarınızı tutamayacağınız ve okuduğunuza pişman olmayacağınız bir roman.. Keyifli okumalar
Yine bir Tolstoy klasiği ile devam edelim inceleme köşemize. Yazarın arka arkaya iki kitabını okumuş olmak ve üstelik konusu insan yaşamı ve ölümü olunca da Tolstoy hakkında biraz daha bilgi sahibi olmak istedim. Tabiki klasiklerde ismi oldukça fazla duyulan bir yazar ama insan yaşamı üzerinde neden bu kadar çok durduğu dikkatimi çekti. İvan İlyiç'in Ölümü kitabında amansız bir hastalığa yakalanan adamın günden güne ölüme yaklaşması ve bunun farkında olması, neler hissettiği, kendisi ile yüzleşmesi, etrafındakiler ile olan diyaloğu, pişmanlıkları, anıları gerçekten çok etkileyici bir biçimde ele almış olması yazarın tarzına olan merakımı daha da tetikledi. Ölmekte olan kişi ile o kadar ince bir empati kurmuş ki, bunu görünce nedenini sorgulamak istedim.
Yazarın hayatını okuyunca sorularımın cevabını bir nebze almış oldum ve evet gerçekten empati yeteneğinin bu kadar güçlü olmasına şaşırmadım. Tolstoy, yıllarca savaşa katılmış ve dolayısıyla bir çok askerin ölümüne şahit olmuş. Bunlar yazar için asla unutamayacağı anılar olarak birikmiş yaşamında...
Kendisi zengin bir ailede doğup büyümüş ve hayatını gayet iyi bir biçimde idame ettirmiş fakat 40'lı yaşlarından sonra tüm mal varlığını çok üzüldüğü yoksul köylülere dağıtmış. 82 yaşında hayata veda eden Tolstoy realizmin öncü yazarlarındandır. Keyifli okumalar dilerim
İvan İlyiç'in ÖlümüLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202245,1bin okunma
İnsan Neyle Yaşar? Minicik bir kitap ve içinde altı farklı hikaye var. Bazı basımlarda bir, bazılarında ise dört ya da beş hikaye olduğunu okudum. İnsan Neyle Yaşar'da bu hikayelerden birinin adı aynı zamanda. Aslında ben bu hikayeyi daha önce duymuştum ve eminim bir çok kişi de duymuştur. Hani şu bebeğini emziren anneyi öldürmesi emredilir Azrail'e ve yer yüzüne gönderilir ama Azrail kıyamaz ve öldürmeden geri döner ya, işte bu hikayenin neredeyse aynısı. Tabi Tolstoy hikayeyi daha kapsamlı bir şekilde ele almış ya da yüz yıllar sonra bize Tolstoy'un hikayesinin bir kısmı bu şekilde ulaşmış kim bilir?
Kıssadan hisse yapabileceğiniz hikayelerini sevdim. Kendi adıma sorunu cevabına gelecek olursam; insan hırsla, gururla, egoyla, vicdanla, sevgiyle yaşar ama tek bir şey ile ölür. Hakikat!!! Keyifli okumalar
Öncelikle kitabın adı bence alt başlık olan 'Duygusal Manipülasyondan Kurtulma ve Korunma Metodları' olmalı çünkü içerik tamamen bununla ilgili. Şunu belirtmeden geçemeyeceğim, Seni Yoran Her Şeyi Bırak başlığını görünce aradığım kitap diye düşünmüştüm. Bazen bizi yoran şeyleri bırakmayı başaramıyoruz. Bu yetişme tarzmızdan olabilir,
Bir İdam Mahkumunun Son Günü, kitabın adı ve konusu aynı.
1829 yılında kaleme alınan bu kitap söylenene göre, yazarın Paris'te Greve Meydanından geçerken bir mahkumun infazına tanıklık etmesi ile yazılmaya başlanmıştır.
Zamanının idam cezasına karşı çıkan düşünürlerindendir. Gerçek ismini saklayarak romanı piyasaya sürdüğü söylenir ve aslına bakarsanız kitabı okurken neden ismini sakladığını anlamanız pek mümkün...
Dönemin üst tabaka soyluları ve halkı inanılmaz derecede idamı desteklemekte ve hatta idam mahkumlarının infazları için meydanda törenler düzenlenmektedir. Büyük küçük, çoluk çocuk herkes büyük bir coşku ile mahkumu giyotin sehpasında infazını seyretmektedir.
Yazarın amacı idama karşı başkaldırmak olduğu için kitabındaki mahkumun hangi suçu işlediğini özellikle yazmadığını düşünüyorum.
Kitapta mahkumun son 24 saatini kendi ağzından neredeyse saat saat yazarak yaşadığı gel gitleri, eşini, çocuğunu, arkadaşlarını, biten hayatını, yaşadıklarını ve yaşayamadıklarını gayet akıcı, düşündürücü ve empati kurdurarak okuyucuya geçmesini sağlayan ve herkese okumasını tavsiye edeceğim güzel bir klasik. Keyifli okumalar
#herkitapbiryasam