Sürekli bir şeyler yapmak "zorundaydı" insan, yapmalı mıydı, yapmamalı mıydı, keşke yapsaydı ya... kendisinden hep bir şeyler bekleniyor, isteniyor, alınıyordu: Onu yap! Bunu yap! Ama şunu unutma! Ötekini hallettin mi? Neredeydin şimdiye kadar?.. Hep baskı, hep üsteleme, hep zaman darlığı, hep gözünün önüne tuttukları saat...
Reklam
Neyime gerekti böyle bana karşı birleşmiş bir koca bir kalabalık? Bana neydi böyle bir dünyadan? Böyle aşağılık bir dünyada, hayır, benim yerim olamazdı. Boğulacaksa ötekiler boğulsundu kendi kalleşliklerinin içinde! Onlar sıvasındı sümüklerini her istedikleri yere! Ben yoktum buna! Oyunlarına artık katılmayacaktım. Bu dünyaya elveda diyecektim ben.
...öğretmen hanımın adı Marie-Luise Funkel'di, daha doğrusu, Matmazel Marie-Luise Funkel. Bu "Matmazel'in unutulmamasına alabildiğine önem verirdi; oysa ben Marie-Luise Funkel'den daha az matmazelimsi görünen bir dişi yaratığa ömrümde rastlamamışımdır. Yaşlı mı yaşlıydı, beyaz saçlı, kambur, derisi pörsümüş, üst dudağında hafif, siyah bir bıyığı olan tahta göğüslü bir kadın.
Yükselmek hiç sorun değildi. Ama sonra yere nasıl inerdi insan?
Yükselmek hiç sorun değildi. Ama sonra yere nasıl inerdi insan?
Sayfa 10 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
133 öğeden 111 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.