Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İkisi birden olmuyordu : Hem dünyadan öç almak, hem dünyada kalıp yaşamayı sürdürmek.
Sürekli bir şeyler yapmak "zorundaydı" insan, yapmalı mıydı, yapmamalı mıydı, keşke yapsaydı ya...
Reklam
Yükselmek hiç sorun değildi. Ama sonra yere nasıl inerdi insan?
Ben rüyalarda da aynıyım...
Bu yüze hiç durmadan bakmak gelirdi içimden, elimden geldiğince de bakardım, derste olsun, teneffüste olsun. Ama gizliden gizliye bakardım, kimse görmeden, Carolina'nın kendisine bile belli etme­den çünkü çok utangaçtım ben. Düşlerimde daha az utangaçtım. Düşümde onu elin­den tutuyor, ormana götürüyor, onunla agaçlara tırmanıyordum. Bir dalın üzerinde, onun yanında otururken yüzüne bakıyordum, iyice yakından ve ona öyküler anla­tıyordum.
Yükselmek hiç sorun değildi. Ama sonra yere nasıl inerdi insan?
96 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
Bir çocuğun gözüyle anlatılan çocukluk anıları cinsinde bir hikaye. Fakat asıl konu, Bay Sommer. Kimdir, nedir, necidir bu gizemli adam? Çocuğun yaşadığı köyde ve yakınlardaki golün etrafindaki tüm köylerde Bay Sommer'ı tanımayan yoktur. Ama onun hakkında ne biliyorlardır kı? Eşiyle bir zamanlar dışarıdan çıkıp geldiğini, kiracı olarak yerleştikleri evi tuttukları, kadının bebek yaparak ve haftada bir büyük bir alış veriş yaparak evi geçindirdiğini... Ama Bay Sommer hakkında? Tek bildikleri Bay Sommer'in elinde boyunu aşan bir asayla sürekli yürüyor olması. Evine sırf yatmadan yatmaya bir kaç saatliğine gelmesi... Bir çocuk gözünden ilk aşkı, büyüklerin dünya telaşesini, birbirlerine karşı kayıtsızlığı, tükenmişliğe, bezginliğe vardıran başkalarından beklentilerini çokluğunu, adaletsizliği ve kaçıp gitme, rahat bırakılma arzusunu okuyoruz. Edebi açıdan pek zirvelerde olmasa da, içerik bakımından değerli ufak bir öyküydü. İnsanları gözlemleyen, uzaktan anlamaya çalışan, empati kuran birisi olarak hikayede verilmek istenen mesaji anladığımı düşünüyorum. Kitapla kalın...
Herr Sommer'in Öyküsü
Herr Sommer'in ÖyküsüPatrick Süskind · Can Yayınları · 2017279 okunma
Reklam
Sürekli bir şeyler yap­mak "zorundaydı" insan, yapmalı mıydı, yapmamalı mıydı, keşke yapsaydı ya .. . kendisinden hep bir şeyler bekle­niyor, isteniyor, alınıyordu: Onu yap! Bunu yap! Ama şunu unutma! Ötekini hallettin mi? Neredeydin şimdiye kadar? . . Hep baskı, hep üsteleme, hep zaman darlığı, hep gözünün önüne tuttukları saat . . . O zamanlar pek ender oluyordu insanı rahat bıraktıkları ..
Beni altüst eden, sıtma nöbetine tutulmuş gibi titreten şey Fräulein Funkel'in kızıp köpürmesi ol­mamıştı, beni titreten dayak ya da eve kapatılma cezası ya da herhangi bir şeyden duyduğum korkunun verdiği heyecan da değildi. Bunun gerçek nedeni, bütün dünya­nın başlı başına adaletsiz, kötü, adi bir kalleşlikten başka bir şey olmadığını kavramamdı.
Beni altüst eden, sıtma nöbetine tutulmuş gibi titreten şey Fräulein Funkel'in kızıp köpürmesi ol­mamıştı, beni titreten dayak ya da eve kapatılma cezası ya da herhangi bir şeyden duyduğum korkunun verdiği heyecan da değildi. Bunun gerçek nedeni, bütün dünyanın başlı başına adaletsiz, kotü, adi bir kalleşlikten baska bir şey olmadığını kavramamdı. Bu köpekçe kalleşliğin nedeni de ötekilerdi. Yani bütün herkes. Öbür insanlann hepsi, ayrımsız. Başta, bana doğru dürüst bir bisiklet al­mayan annem; hep onun dedigini onaylayan babam; ayakta bisiklete binişime kis kis gülen ağabeyim ve ab­lam; Frau Dr. Hartlaub'un başıma bela kesilen o igrenç iti; akın akı gelip göl caddesini tıkayan, benim de zo­runlu olarak geç kalmama yol açan gezinti meraklıları; fügleriyle insanın içine afakanlar salan, insanı işkencelere sokan besteci Häßler; uyduruk suçlamaları, diyez tuşun­daki o iğrenç sümügüyle Fräulein Funkel... ta, sevgili Tanrı dedikleri, insan bir kez gereksinim duyup yalvar yakar yardımını isteyince ödlekçe bir suskunluk perdesi­ne bürünüp adaletsiz yazgıyı kendi akışına bırakan o zata varıncaya kadar herkes. Neyime gerekti böyle bana karşı birleşmiş bir koca bir kalabalık? Bana neydi böyle bir dünyadan? Böyle aşağılık bir dünyada, hayır, benim yerim olamazdı. Boğulacaksa ötekiler boğulsundu kendi kalleşliklerinin içinde!
96 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 saatte okudu
Sekiz yaşında bir çocuğun gözünden hayatı ve ölümü sorgulayan oldukça keyifli bir kitaptı. Küçük bir Alman kasabasında yaşayan küçük kahramanımızın radarına ilginç bir insan girer: Herr Sommer. Kasabadan hiç kimse bu beyefendi ve eşi hakkında hiçbir bilgiye sahip değildir. Herr Sommer ve eşi bayan Sommer, müzevi bir hayat yaşarlar. Kasaba halkının garip karşılamasına rağmen Herr Sommer'in günlük rutini kasabayı ve gölün çevresini amaçsızca dolanmaktır. Kimseyle konuşmayan ve günün tamamını ve akşamın önemli bir bölümünü yürüyerek geçiren bu garip adam, artık küçük kahramanımızın anbean takip ettiği birine dönüşür. Çocuk kitabı olsa da aslında yetişkinlere söyleyecek çok şeyi olan bir kitaptı. Kitaptan çok keyif aldım, tavsiye ederim.
Herr Sommer'in Öyküsü
Herr Sommer'in ÖyküsüPatrick Süskind · Can Yayınları · 2021279 okunma
Reklam
Televizyonumuz yoktu. " Benim evime televizyon cihazı girmeyecektir! " diye ferman çıkarmıştı Giuseppe Verdi'nin öldüğü yıl doğmuş olan babam. " Çünkü televizyon izlemek, ailece oda müziği yapma adetini öldürür, gözleri mahveder, aile hayatını sarsar; toptan ahmaklaşmaya yol açar. "
Tabii yaşamımın bu döneminde de bana hayatı zehir eden şeyler vardı.
Yükselmek hiç sorun değildi. Ama sonra yere nasıl inerdi insan?
134 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.