"Ben bu dünyadan göçerken, oğluma nihayet huzur bulmuş bir ülke bırakacağım. Dahası, için rahat etsin diye söylüyorum, vicdanımın karanlık yüklerini tüm gücümle omuzlanıp taşırken ben, cellatların elinde işkenceyle can verenlere dahi özendiğim oluyor. Çünkü ten bir yere kadar dayanır acıya, ama ruh, sahip olduğu o müthiş güçle yıllarca yaşar, yavaş yavaş ölür."
"Sanma şahım, herkesi sen, sadıkane, yar olur,
Herkesi sen, dost mu sandın, belki ol, ağyar olur
Sadıkane, belki ol, alemde bir dildar olur,
Yar olur, ağyar olur, dildar olur, serdar olur."
Selimî
Ben sana rehber değil, ancak yoldaş olabilirdim, fakat yolu ikimiz de bilmiyorduk ve birbirimize yük olmaktan, birbirimizi şaşırtmaktan başka bir şey elimizden gelmiyordu.
Macide kendini yapayalnız hissetti. Bu his, ona şimdi yabancı bir şey gibi geliyordu. Evvelce de uzun yalnızlık seneleri yaşamıştı, fakat o zaman bundan kurtulmak için çabalıyor ve bir şeyler, bir şeyler yapıyordu. Halbuki şimdi ruhunda en ufak bir kımıldama bile yoktu. Yalnızlık hissi asabına tatlı bir rahatlık veriyor ve kafası, uzun zaman koşup yorulduktan sonra güneşin altına ve sarı otlara yatan bir çocuk vücudu gibi ince sızılarla karışık bir uyuşukluğa gömülüyordu.