Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hiçbir şey iletmeyen; bir çağrı, bir duygu taşımayan her konuşma, insanı kendi zindanına daha da çok gömüyor.
Âşık sanıyor ki, ne kadar ses olursa o kadar iyi anlaşacak. Çıkardığı sese karşılık bir ses istiyor. İniltisine bir iniltiyle cevap verilsin istiyor. Oysa o cep telefonu her çaldığında sesler daha bir anlamsızlaşıyor. Hiçbir şey iletmeyen; bir çağrı. bir duygu taşımayan her konuşma, insanı kendi zindanına daha da çok gömüyor. Fazladan sarf edilen her kelime, oluş çabasıyla sınanmamış her söz, sevgiliyi sırlar mağarasına daha çok çekilmeye mecbur ediyor. Fuzuli sözler aramıza sırlardan bir duvar örüyor.
Reklam
Hiçbir şey iletmeyen, duygu taşımayan her konuşma insanı kendi zindanına daha da çok gömüyor.
Sayfa 100 - Timaş Yayınları
Aşk artık sessizliğe katlanamıyor. Aşık sanıyor ki, ne kadar ses olursa o kadar iyi anlaşacak. Çıkardığı sese karşılık bir ses istiyor. İniltisine bir iniltiyle cevap verilsin istiyor. Oysa o cep telefonu her çaldığında sesler daha bir anlamsızlaşıyor. Hiçbir şey iletmeyen; bir çağrı, bir duygu taşımayan her konuşma, insanı kendi zindanına daha da çok gömüyor. Fazladan sarfedilen her kelime, oluş çabasıyla sınanmamış her söz, sevgiliyi sırlar mağarasına daha çok çekilmeye mecbur ediyor.
hiçbir şey iletmeyen, duygu taşımayan her konuşma insanı kendi zindanına daha da çok gömüyor.
Sayfa 100
Aşık sanıyor ki, ne kadar ses olursa o kadar iyi anlaşacak. Çıkardığı sese karşılık bir ses istiyor. İniltisine bir iniltiyle cevap verirsin istiyor. Oysa o cep telefonu her çaldığında sesler daha bir anlamsızlaşıyor. Hiçbir şey iletmeyen bir çağrı; bir duygu taşımayan her konuşma, İnsanı kendi zindanına daha da çok gömüyor. Fazladan sarf edilen her kelime, oluş çabasıyla sınanmamış her söz, sevgiliyi sırlar mağarasına daha çok çekilmeye mecbur ediyor. Fuzuli sözler aramıza sırlardan bir duvar örüyor.
Reklam
sustuklarınızı anlayana rast gelesiniz
Aşk artık sessizliğe katlanamıyor. Aşık sanıyor ki, ne kadar ses olursa o kadar iyi anlaşacak. Çıkardığı sese karşılık bir ses istiyor. İniltisine bir iniltiyle cevap verilsin istiyor. Oysa o cep telefonu her çaldığında sesler daha bir anlamsızlaşıyor. Hiçbir şey iletmeyen; bir çağrı, bir duygu taşımayan her konuşma, insanı kendi zindanına daha da çok gömüyor. Fazladan sarfedilen her kelime, oluş çabasıyla sınanmamış her söz, sevgiliyi sırlar mağarasına daha çok çekilmeye mecbur ediyor. Fuzuli sözler aramıza sırlardan bir duvar örüyor. Aşkın işlevi eskilerde perdeleri yırtmak iken, şimdilerde örtülere bürümek. Sevgiliden saklanmak ve kendinden saklanmak. Oysa aşığın feryadı susuşunda gizlidir. "Ancak söylenemeyen aşk aşktır." diye yazmıştı Blake. O, asırlar öncesinden seslenen Mevlanayı yankılar gibiydi: "Dil, kelimeler pek çok şeyi açıklar; ama aşk, üzerine kelimeler düşmediğinde daha berraktır."
“Hiçbir şey iletmeyen; bir çağrı, bir duygu taşımayan her konuşma, insanı kendi zindanına daha da çok gömüyor.”
Aşk artık sessizliğe katlanamıyor. Âşık sanıyor ki, ne kadar ses olursa o kadar iyi anlaşacak. Çıkardığı sese karşılık bir ses istiyor. İniltisine bir iniltiyle cevap verilsin istiyor. Oysa o cep telefonu her çaldığında sesler daha bir anlamsızlaşıyor. Hiçbir şey iletmeyen; bir çağrı, bir duygu taşımayan her konuşma, insanı kendi zindanına daha da çok gömüyor. Fazladan sarfedilen her kelime, oluş çabasıyla sınanmamış her söz, sevgiliyi sırlar mağarasına daha çok çekilmeye mecbur ediyor...
Günümüzün aşkları görünmek istiyor. Kıyıda köşede gizlenmek istemiyor, özlemek istemiyor âşık. Onu hep kapsama alanında tutmak, hapsetmek istiyor. Aşk beklemeye tahammül etmiyor. Istıraba tahammülü yok, yanmaya gelemiyor. Aşk artık sessizliğe katlanamıyor. Sessiz bir ağlayışla yapılmadığı için bu çağrı, masum bir yakarı olmadığı için ötelerden yankı bulmuyor. Oysa o cep telefonu her çaldığında sesler daha bir anlamsızlaşıyor. Hiçbir şey iletmeyen; bir çağrı, bir duygu taşımayan her konuşma, insanı kendi zindanına daha da çok gömüyor. Fazladan sarf edilen her söz, sevgiliyi sırlar mağarasına daha çok çekilmeye mecbur ediyor. Fuzuli sözler aramıza sırlardan duvarlar örüyor. Oysa âşığın feryadı susuşunda gizlidir. ''Ancak söylenemeyen aşk aşktır'' diye yazmış Blake. O, asırlar öncesinden seslenen Mevlana'yı yankılar gibiydi: ''Dİl, kelimeler pek çok şey açıklar; ama aşk, üzerine kelimeler düşmediğinde daha berraktır.''
Reklam
Hiçbir şey iletmeyen, duygu taşımayan her konuşma insanı kendi zindanına daha da çok gömüyor. Fazladan sarf edilen her kelime, oluş çabasıyla sınanmamış her söz, sevgiliyi sırlar mağarasına daha çok çekilmeye mecbur ediyor. Fuzulî sözler, aramıza sırdan bir duvar örüyor.
Sayfa 100
# Hilal
Aşk artık gürültücü. Artık aşkın gürültüsünden durulmuyor. Aşkı ruhunda dinlendiren sevgililer yok. Ortalığı telaşa vermek, yakmak, yık­mak, kırmak istiyor aşk. Yok olurken yok etmek istiyor. Eskinin sessiz ve içli aşıkları nerede şimdi? Aşkını içinde bir ateş gibi gezdiren, "Yaktığımdan daha büyük ateşlerde yandım." diyen o
38 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.