Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Yüzünde çiçek açtırmadığınız insanların en son mezarında da çiçek açtırmayın." Ben bunu yaşadım ve çokta sinir oldum. Yaşarken -kim olursa olsun- acısı ve yarası olduğunuz insanların mezarında size gözyaşı dökmek bile hak değil ki daha mezarına çiçek koymak? Hayırdır öldürdüğünüz mutluluklarını bir çiçekle mi kapatmaya çalışıyorsunuz?
Merhametimle baş edemeyecek insanlarla uğraşıyorum...
Bu gün baya gerginim. Sinirlerim dans ediyor, ağrısı başıma vurdu resmen. Sabrımın sonuna gelmek üzereyim. Ki bilenler bilir bu son hiçte selamete çıkmıyor. Düşünün yani kitap bile okuyamadım. Düşüncesi bile geriyor beni.
Reklam
#İnsanAnlamadığıŞeyeSahipOlamaz #BirŞeyiGerçektenBilmekOnuAnlamaklaOlur #SizKendinizMeseleyiAnlamadıkçaOnuBaşkasınaAnlatamazsınız #8MART 8 Mart,dünya kadınlar gününün geçmişi hakkında adeta bir rehber görevi görmekte olup toplumsal hareketlerin, oldukları zamanı ve tarihi ve anlam ve önemine dair perspektifi merkeze alan mevzubahis tarih gibi
Kendini Aramak
Mezarlıklar arasında kendinizi aradığınız oldu mu hiç. Kendi mezarınızı aradığınız. Yerinizi yurdunuzu bulmaya çalıştığınız. Bu içimdeki ızdırap ne, sürgün edilmesin verdiği acı mı. Nerden nereye sürgün? Bana soracak olsanız şehirlerin en güzel yerleri mezarlıklar. İnsan yok desem yalan olur belki en kalabalık yerdir ve hiçte tenhalaşmıyor, tam tersi kalabalık günden güne artmakta... Nefes alamıyorum şehirde. Kaçıyorum ve kaçtığım yerler hep mezarlık. Durduğum belki durdurulduğum yerler. Bir el beni çekiyor ama ne nereye gittiğimi ne de o elin kime ait olduğu bilincindeyim..sadece gitmekte ve nefes almakta ve yakında geleceğim yurdumdayım sanki. Koşuşturma, telaş, motor araba sesleri, otobüs kornalar, egzoz sesleri ve insanlar... Hepsi bana çok uzak şeyler. Beni boğan nefessiz bırakan gözümdeki yaşların nedenleri... Küçük bir toprak parçasına sahip olacağız göçtüne.. Belki o bile çok gelecek bize, o bile olmayacak. Bu ne telaşı peki, neyin hırsı, neyin alıp vermemesi... Durmak istiyorum. Sonsuza kadar burda kalmak... İnsanın ölmek istemesi normal mi ya da sevdiğine kavuşmak istemesi. O beni nekadar seviyor bilmem ama ben çok seviyorum fakat sevgime yakışır davranışlar yapmıyorum. Yolumu buldur Allah'ım, bulduğum toprak ben içinse yeşermemi dünyada da ahirette de razı olacağın kul olabilmeyi nasip eyle... ...
Hafıza kaybı yaşamayı istemiştim ama verdiği his kaçma hissiydi, beğenmedim
Hafıza kaybı yaşamak için çok dua etmiştim ve bu bir olaydan sonra gerçekleşti biraz ama oluşan boşluk çok rahatsız ediciydi. O yüzden tüm yazdıklarımı tekrar okuyorum ama yine unutuyorum. Hafıza kaybetme olayı hiçte yeniden doğmuş gibi hissettirmiyor. Yaşarken birden başka ülke ve farklı insanlar arasına ışınlanmış gibi hissettiriyor. Bir yandan o anki zamanları ve insanları idare etmeye çalışıyorsun bir yandan da boşluğun içine düşmemek için çabalıyorsun. Önceden kimdin, neler yaşamıştın, ne yaşatmıştın vs. merak uyandırıcı. Ortadan başladığını, başını bilmemene rağmen hissediyorsun ve bu çok kötü. İyi şeyler olmadığını bilmeme rağmen geçmişi deşmekten kendimi alıkoyamadım. Geçmişte kalanlar, olaydan ötürü merak edip sorunca daha kötü hissettirdi. "İlk kendini tanıt ve sonra neden seni sildiğimi söyle, sonuna da yazma derdini ekle. Şerefsizliğin büyükse yazdığına şimdiden pişman olmaya başlayabilirsin." gibi şeyler yazıyordum ilk önce. Çünkü merak ve endişeleri umrumda değildi. Karaktersiz insanların iyi niyetine bile tahammül edemiyorum. Ve insanlar beni silmez, hep ben silerim. Ve bu onların karaktersizliğinden ötürü olur. O yüzden hatıralar olmasa da ben hâlâ kendimdeyim, kendimi unutmadım...
Sorduğum İlk Soruya Sizin Cevabınız nedir?
Sevme Sanatı'nı kendi sevgi anlayışımın doğru olup olmadığını, bir şeyler katıp katmatacağını ve hangi çeşidine girdiğini öğrenmek için okumuştum. Çevremdekiler ise "Böyle bir kitap mı vardı, sevgiyi herkes biliyor. Sen niye okuyorsun, bilmiyor musun?" deyip onlara biraz sert bir ifadeyle bakmama neden olmuşlardı "Herkes sevgiyi bilmiyor, bildiğini sanıyor. Biliyor musunuz, arada bildiğimiz şeyleri de yeniden öğrenmeye çalışalım bence. Böylece hem ne kadar bildiğimizi hem de ne kadar doğru bildiğimizi öğrenmiş oluruz. En kötüsü bildiklerimizin üzerine eklemeler yaparız. Çünkü hiçbir kitap, bu bildiğimiz bir konu olsa bile üstüne eklemeden bırakmıyor." gibi sözler söylemiştim. Aslında onlara "Sevgiye dair bir bok bildiğiniz yok. Sevginin içini oyup boşluğu ona aykırı şeylerle doldurmuşsunuz. Dışına bakıp kendinizi kandırsanız da gerçekler açıkça sırıtıyor. Şimdi siz sevgiyi bilip mi bile isteye bu kadar çirkinleştiriyorsunuz yoksa hiç doğru düzgün sevgi görmediğiniz için ve hiçte en güzelinin arayışına girmediğinizden mi böyle sahte, basit ve iğrenç seviyorsunuz, anlayamadım (!)." demek istedim. İnsanlığı ve getirdiği duyguları herkes gerçekten bildiği için haberler bu kadar iç açıcı değil mi? Ayrıca bu tarz duyguların gerçekliğinde yatan güzellikler tiksindirmek ve öldürmek yerine gayette imrenilesi ve de yaşam sebebi aslında, ama pardon (!) biliyorsunuz zaten değil mi? Acaba farklı biliyor olabilir miyiz?..
Reklam
Bir an gelir güzel bir an gelir hiçte bile.
320 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.