Kime sordumsa seni doğru cevap vermediler; Kimi alçak, kimi hırsız, kimi deyyus! dediler... Künyeni almak için, partiye ettim telefon: Bizdeki kayda göre, şimdi o mebus dediler!..
Ekmek herkese yetecekti aslında. Tarlaya karga dadandı, ambara fare, fırına hırsız, memlekete harami – Geldikleri gibi gitmediler kimi itini bıraktı kimi bitini, kimi de piçini. Yoksa bu kadar şerefsizin bizden olması mümkün değil
Neyzen Tevfik
Kuşun yanından geçip saçağın altına yığılmış beyaz plastik sandalyelere yöneldim, birini kaldırıp baktım. En üstteki, çamur içindeydi ama onun hemen altındaki kirli sayılmazdı, oturmadan önce elimle tozlarını sildim. Bahçenin yüksek otları beni gizliyordu, sokaktan beni kimse göremezdi, ayrıca saçağın altına sığındığımdan, yağmurdan da korunuyordum. Bu yüzden, hafifçe ıslık çalarak incecik yağmur altındaki bahçeyi seyre koyuldum. Farkında olmadan, Rossini'nin Hırsız Saksağan'ını seçmişim; makarnamı pişirirken o yabancı kadının bana telefon ettiği sırada çalan melodiyi.
Biz kırıldık daha da kırılırız
Ama katil de bilmiyor öldürdüğünü
Hırsız da bilmiyor çaldığını
Biz yeni bir hayatın acemileriyiz
Bütün bildiklerimiz yeniden biçimleniyor
Şiirimiz, aşkımız yeniden,
Son kötü günleri yaşıyoruz belki
İlk güzel günleri de yaşarız belki
Kekre bir şey var bu havada
Geçmişle gelecek arasında
Acıyla sevinç arasında
Öfkeyle bağış arasında
…