Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Megasonik Siklon

Ruhsuz, donuk, ketum, varlığı ağaç kovuğundan farksız insanlar yerine canlı, tutkulu, derin hislere ve en önemlisi safiyane duygulara sahip insanları kim istemez ki hayatında? Onlarla ölüme bile gidilir. O yol bile enerjiyle dolup taşar. Diğerleri, çürümüş gövdelerinin dar kalıplarına sokmaya çalışırlar sizi; hareketsiz yalnızlıklarını doldurun diye gitmeyin isterler.
Reklam
Müzik, bizi hissel özgürlükler simülasyonuna sokar. Her duyguyu hissedebiliriz orada ve hepsi gerçektir. Çorak diyarlara döndüğümüzde yaşadığımız uyumsuzluk o gerçekliğin derinliğini gösterir. Tüm bu gerçek duygular müzik var oldukça olabilecektir. Ancak bir kere beynimiz bu örüntüleri kapmıştır ve döndüğü çorak diyarlarda bunu tarayacaktır. Bazen bir vaha görecek, bazen de bu yolda ölecektir. Sabit kalıp gözlerimizle örüntüleri uzaktan istemsizce arayarak susuzluktan ölmektense, en azından yaklaşmak ve hiç olmazsa ayak izimizi bırakmamız gerekmez mi?
Ödleklik insanın en güçlü baş düşmanıdır. Pişman olmaya cesaret etmekten bile alıkoyar, onu bile bastırır, öylesine güçlüdür tüm eylemleri kemiren bu doymaz canavar. Yarattığı illüzyonlarla kişiyi en iyisi olduğuna ikna eder. En küçük bir tesadüfi anarşist harekete ağır yaptırımlarda bulunur; mahpus kişi kurtarılmayı bile umamaz. Bu illeti yenmek her insan evladının kendine karşı bir hayat borcu ve "bir ölüm/kalım meselesi"dir.
Megasonik Siklon

Megasonik Siklon

@hitcaw
·
10 Ekim 2023 00:00
Etrafınıza bakın; bencil ve ödlek insanlar sürüsü göreceksiniz. Oradan buradan devşirdikleri acizce safsataları satmaya çalışırlar. Bırakın sizinle yüzleşmeyi, kendi gerçekliklerinden bile utanırlar. Tanrı'nın yüzüne vurmalı bunları. Al, eserin bu!

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Anathema - Suicide Veil
. . . Gölgelerle dans ettim Sakin bir kaos içinde, yağmurda çıplak uzandım Işığın bir müdahalesi Rahatsız edici bir hatıra Bu intihar peçesi ki utanç içinde taşıdığım. youtu.be/P6QTlMGUtio?si=...
Kış bitti. Geriye uzun yalnız yürüyüşler, onlarca duygu, cesur yüzleşmeler, birkaç damla yağmur, coşkun deniz, bolca yazı, bir-iki dost, civciv kediler, bezgin antrenmanlar, aşkın ışıklar ve dionysyak müzikler kaldı. Bunların daha fazlası için yeni kışı bekleyeceğim. Yazdansa tek dileğim; beni rahat bırakması.
Reklam
Radiohead - Street Spirit
. . . Bu makine, Bu makine iletişim kuramayacak Bu düşüncelerle Ve içinde olduğum nesille . . . youtu.be/LCJblaUkkfc
Yine de gökyüzüne bakmak gerek
Değişime gereksinimimiz olduğunu çok azımız fark eder ve yine çok azımız bunu ister. Ancak bunlar yetmez; cesaret de gerekir ve arkasından gelecek huzursuzluğu kucaklayacak koca bir yürek. Tüm bunların sağlanması bile yetmez; yeterince vakit geçirmek gerekir o ıssız adada. Değişim olmuştur artık ancak tek başına bir anlamı yoktur. Çok az insan o adaya gelmek ister. Alacağı ödül karşısında yapacağı fedakârlığın çok da büyük olmadığını gelmeden anlayamaz ve gelmezler kolay kolay. Siz de cennete dönüşebilecek bir adada çorak bir çöldeymiş gibi “susarsınız”. Çıplak gözle görebileceğiniz kadar yakın başka adalar da vardır. Oralara gelen birilerinin olması da yeter. Çünkü bilirsiniz uğruna bunca fedakârlığı yaptığınız şey için oralara yüzmenin size zor gelmeyeceğini. Gün gelir ve dönerseniz tekrar buraya kaçmak isteyeceğiniz kadar kaçık bir yer olduğunu unutarak, geldiğiniz yerle ilgili halüsinasyonlar görürsünüz ve gözlerinizi bir gemi ararken bulursunuz. Dönerseniz delirir, kalırsanız “susuzluktan” ölürsünüz. İşte budur insanın trajik yazgılarından biri.
Tanrı yalnızca bir kavramdır. İnsan için birçok işlevi vardır ve çok kullanışlıdır. Tam da bu sebepten dolayı -kendiliğinden bir şekilde- gerçek olmasına ihtimal verilmiş ve inanılmıştır. İnsan beyni işte; kusurları bol ve bir şeyleri birbirine karıştırır durur. Daha çok uzun süreler boyunca insanlığın çoğu tarafından da inanılacaktır. Tanrının yokluğunu kanıtlayamazsınız (zaten ahmakça bir beklenti) ama işlevlerini yerine getirecek yeni "tanrılar" icat ederseniz onu (işlevi) yok edersiniz ve var olmadığını kanıtlamanıza gerek dahi kalmaz.
Salağa yatmanın gücü asla küçümsenmemeli. Bu sayede daha uyumlu olunabilir ve daha uzun süreli ilişkiler geliştirilebilir. Tek bir sorun var bu durumda: kendinizle baş başa kaldığınızda kendinize söylediklerinizin yarattığı gelgitlerde boğulma ihtimali. O yüzden "yüzmeyi" iyi bilmeli.
Çevremizdeki bazı insanlar sırf bir şeyleri kanıtlamaya çalışmadığımız için kafalarındaki bizle ilgili boşluğa otu çöpü dolduruyorlar. Bunlara inanıyor ve bunlar üzerinden de yargılar geliştiriyorlar. Yeri geliyor ve bunları açığa çıkarıyorlar. O ot çöpü tek bir kıvılcımla yakıp anında kül ettiğimizde ise dumura uğruyorlar. Ama yine de kendilerine pay çıkarmıyorlar. Kısacası, akıl herkesin harcı değil.
Reklam
Şanışer - Duvar youtube.com/watch?v=nTxG34Z... Bilirim bi' başımayım dünya Bi' kar, bi' yaş, bi' güz Bilirim yokuşun başındayım Olmaz dümdüz
Ne zaman bir intihar haberi görsem ya da bu konuda bir şeyler okusam, “ben asla yapamam” derim ve bunu korkaklığıma bağlarım. İyi de neden yapmam gereksin ki? Belki korkaklık var ama asıl cevabı buldum ve eskisinden daha net görüyorum. Esas sebep ve belki korkaklığın olmasına da sebep yaşamayı bir şekilde hep sevmem ve keyif almam. Heyecanlı ve tutkulu olmam. Yapmayı planladığım şeylerin olması. Bunlarla bütünleşik olarak -buradaki personamın aksine- gelişmiş bir mizahi zekâm ve doğaçlama yeteneğimin olması. Peki neden bir yerde yapmalıymışımcasına oluşan bu örtük eğilim ve sabote edici zihin yapısı? Bilmiyorum, ama şimdilik.
Ailece hüngür hüngür ağladığımız o günlerin üzerinden neredeyse 17 yıl geçmiş ama dün gibi aklımda. Her gün yeni bölümünü düşünerek heyecanla beklediğim o şirin Yalancı Yarim dizisinde köşedeki o “dualarımız seninle” yazısı… Hâlâ arşivimde tutarım o diziyi, bazı sahneleri sayısız kez izlemişimdir ve ezbere bilirim. Çünkü o günlerde ergenliğim, aşkı ilk duyumsadığım günler vardı. Masumiyet, sevgi, hiçbir zaman geri gelmemek üzere yitip giden bazı duygular vardı. Ha bir de şöyle kaliteli bir albüm vardı: youtube.com/playlist?list=P... Gelir işte bazı geceler öyle. Hele hele iyice insan düşmanı olduğumuz şu günleri düşününce iyiki de gelir. Bilenler bilir, Barış Akarsu saf sevgidir.
Evrende, doğada, canlılarda ve toplumlarda "matematik" yoktur. Matematik insanın zihnindedir ve gerçek olamayacak kadar iyi* formüle edilebilirdir. Bunu belli ölçekte uygulayabilirsiniz, o ölçekte işe yaradığını da görürsünüz ama çemberi büyüttükçe falsoları açığa çıkar ve onu evirmek zorunda kalırsınız. Çember ne kadar büyükse matematiği evirmek o kadar zordur. İnsanın en büyük yanılgılarından biri küçük çemberinin gerçek olduğunu sanmasıdır. Matematikle illüzyon yaratır ve ona da inanırız. *çok iyi demiyorum, gerçek olamayacak kadar iyi diyorum; çok iyi diyebilmek için gerçeği bilmek ve buna refere etmek gerekir ama gerçeği bilmiyoruz.
233 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.