Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sultan Çelebi Mehmed hakkında: Halkondil: Birinci Mehmed’i, tavırlarına, hareketlerinde sü­rate, vakarına ait övgülerin hepsinin fevkine yükselten şeyi, Os­manlı müverrihleri gibi Bizans müverrihleri tarafından da adaleti, şefkati, civanmertliği, dostluğunda sebatı, gerek Türkler gerek rumlar için hayırhahlığı hakkında herkesin birleştiği şahadettir… Dukas: Çelebi Mehmed yalnız Türkler değil Hristiyanlara da iyilikle muamele etmiş ve can-ı gönülden hisleriyle fikrinin geniş­liği ve ahlakının güzelliği birbirine uygun düşmüştür… Hammer: Bütün hayatı müddetince Bizans imparatorunun sadık müttefiki, Türkmen asilerinin korkunç düşmanı, Osmanlı saltanatı tahtının şanlı dayanağı, Osmanlı müverrihlerinin tabirince, Tatar tufanının tehlikeye düşürdüğü devlet gemisini kurtaran Nuh idi… Hoca Sadeddin Efendi ise, Padişahlık süresi sekiz yıldan beş gün eksik idi. Güzel huyu ve şefkatli tutumuyla her yanda şöhret yapmıştı. Adet edindiği şekilde dileyenlere nafakalar dağıtır, her Cuma günü fukarayı doyurur, ihtiyaç sahiplerine gereken yardı­mı yapar, hesapsız hediyelerle kırık gönülleri sevindirirdi. Allahü teâlâ şanlarını yüce etsin Haremeyn (Mekke ve Medine)’de konuklayanlara her yıl sayıya gelmeyecek ölçüde mal gönderirdi…
TOKAT BASKINI VE KIRELİ MUHAREBESİ
Hoca Sadeddin Efendi, Osmanlının hasımlarına nasihat edercesine şöyle seslenmektedir. Âl-i Odman'a kim ki kılıç çeker Gönül bağına mihnet dikenin eker Beylik istersen ey aklı olan kişi Bu şahların gölgesinde al yerini Dilediysen saf olsun hayat iksiri Kılıcı zıtça çekme onlara karşı Onların ululuğunu hak diledi Din yolunda kılıçlarını biledi Dilersen cihanda bulmak saygı huzur Osmanoğlu'na mutluluk dilemekle olur.
Sayfa 237
Reklam
·
Puan vermedi
İslam düşünce atlası Halil İbrahim Üçler editörlüğünde alanın uzmanlarının yazıları derlenerek hazırlanmış emek mahsulü bir çalışma.Kitapta kimler yok ki Hoca Sadeddin efendi'den, Gazali'ye, Sühreverdi'ye, Aliya İZZETBEGOVİC'e dönemlere bağlı olarak düşünce alanına damga vurmuş isimler inceleniyor. Eser 3 ciltten oluşuyor. Her cildin başına dönemin İslam düşüncesiyle ilgili her biri müstakil bir inceleme konusu olabilecek giriş bölümleri yazılmış. Ayrıca konu şehirler bağlamında ele alınarak düşünce hayatının oluştuğu zemin de incelenmeye çalışılmış.Eser tertibi ve içeriğiyle "başucu"kaynağı olmaya aday bir eser. Bir yönüyle de ansiklopedik nitelik taşıyor. İslami düşünce alanında okumalar yapacak insanlar için vazgeçilmez bir kaynak. İstifade edebilmek duasıyla...
İslam Düşünce Atlası
İslam Düşünce Atlasıİbrahim Halil Üçer · Konya Büyükşehir Belediyesi Kültür · 201717 okunma
Koca Sekbancıbaşı Risalesi’nde Türk Milleti “hırsız” olmakla itham edilirken, Mehmet Halife’nin Tarih’i Gılmani adlı kitabında yüce milletimize “çarıklı Türk” sıfatı layık görülmektedir. Göriceli bir Arnavut devşirmesi olan Koçi Bey ise “şehir oğlanı, çingene ve yankesici” sözcükleri ile Türk kelimesini yanyana ve aynı anlamda kullanmıştır. Tarih-i Naima’nın yazarı devşirme Mustafa Naima Efendi için de devlet kurucusu ırk, “nadan Türk, idraksiz Türk, çirkin suratlı Türk, mel’un Türk’dür!” Dönme-devşirme Osmanlı egemen zümresinin bu devşirme aydını, Türk Milleti’ni çoban köpeğine bile benzetmiştir. Gelibolulu Ali olarak da bilinen Mustafa Ali için de Türk Milleti, “köylü, kötü huylu, manav ve kır adamıdır”. Koçi Bey, “Haremi Humayun’a kanuna aykırı olarak Türk ve yörük, çingene, yahudi, dinsiz, mezhepsiz nice kalleş ve ayyaş şehir oğlanlarının” girmesinde şikayet ederken, Gelibolulu Ali, muhtelif milliyetleri övdükten sonra, Türk için şu ifadeleri kullanabilmektedir. “... Anadolu, Karaman ve Rum ülkesi adlarını alan pasaklılar ülkesi halkı, elbette kır adamıdırlar. Bunlar arasında güzel ve sevimli olanı az görülen, çeşitli biçimde çirkin kimselerdir.” Bu Türk düşmanlığı, bu Türk’e küfür etme, Türk’ü hor görme alışkanlığı, önce ümmetçi sonra kozmopolit Osmanlı döneminde öylesine bir sükse ve yarış haline gelmiştir ki, bir Türk olan Hoca Sadeddin Efendi bile, “kavrayışı kıt Türkler, hilebaz Türk, akılsız Türkler” gibi ifadelerle (ortama uyarak) kendi milletini aşağılayabilmiştir.
İlk günkü çatışmalarda Kırım Hanı Fetih Giray Han ve Ağaoğlu Sinan Paşa'nın komutasındaki Türk öncü kuvvetleri Avusturya ordusuna 6.000 kişilik ağır bir kayıp verdirdi. Ancak tüm hatlarıyla Türk ordusunun merkezine yüklenen Avusturya ordusu Yeniçerileri de şaşırtan ateş gücü ile Osmanlı Ordusuna büyük kayıplar verdirdi. III. Mehmed'in de otağa çekilmesi ve Sadrazam İbrahim Paşa'nın da padişaha ordunun çekilmesini telkin etmesi ile orduda genel bir bozgun havası esmeye başladı. Ancak muharebenin yazgısını değiştiren iki ilginç olay oldu. Birincisi geri çekilmek üzere atına binmiş olan III. Mehmed'in atının dizginlerinden tutarak gitmesine mani olan hocası Hoca Sadeddin Efendi'nin gazileriyle ve Kırım atlılarıyla Avusturya ordusunu şaşırtan bir taarruza kalkışması, ikincisi ise Osmanlı ordusunun merkezine kadar gelmiş Avusturya ordusunun askerlerinin yağmaya girişmesi üzerine ordunun geri hizmetlileri olan oduncular, çadırcılar, uşaklar, deveciler ve aşçıların ellerine geçirdikleri kazma, odun yarması, balta, tırpanı kazan ve kepçeleri ile düşmana karşı saldırmaya başlamalarıdır. Haçlı ordusu yağmaya katıldığından düzeni bozulmuştu ve bu ani saldırı da bir paniğe yol açtı. Düşmanın gerilemesi üzerine akıncılar, yeniçeriler tekrar toparlanarak Haçlı ordusunun üstüne saldırmaya başlayınca dengeler bozuldu. Bu savaşı kazanılmasında geri hizmetlilerin katkısı olduğundan bu savaş literatürde "Kepçe kazan Savaşı" olarak da bilinir.
Geri15
84 öğeden 76 ile 84 arasındakiler gösteriliyor.