Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“Bir tüy, bir mürekkep hokkası ve bir kâğıt beni her zaman bir kılıçtan ya da tabancadan daha çok korkutmuştur.”
Meltem

Meltem

@ikiyesil
·
22 Mart 23:04
Bir insanı öldürmenin en emin yolunun, ona bir orman köşesinde pusu kurmaktan ziyade onun hakkında bir şeyler yazmak olduğuna inanıyorum!
Sayfa 38
Kadın ahlaken gaseyan hokkası haline gelip açılıyorsa enerjisi düşüyor diğer erkeklerin auralarını daha güçlü bulmaya başlıyor tam tersiyse kadın bir mücevher gibi aurası çok sağlam.Kadın açık kapalı olsada bu ruhun kokusunu herkezde alıyorum.Ama enerjisel boyutta kendini sürekli koruması muhafaza etmesi için örtünmesi lazım.Negatif bi etkide aurayı korumak zor.Erkeklerde kadınlar kadar olmasada var bu.Lakin erkek kendini farklı tecellilere maruz kaldırırsa hiçbir kadın genel itibariyle erkeğin aurasına (Ruhun kokusu)yaklaşamaz
Reklam
Tüy , mürekkep hokkası ve bir kağıt...
"Bir insanı öldürmenin en emin yolunun, ona bir orman köşesinde pusu kurmaktan ziyade onun hakkında bir şeyler yazmak olduğuna inanıyorum!" ... "Bir tüy, bir mürekkep hokkası ve bir kâğıt beni her zaman bir kılıçtan ya da tabancadan daha çok korkutmuştur."
Monte Cristo Kontu (2 Cilt Takım)
Monte Cristo Kontu (2 Cilt Takım)
Otuzüç yıl saatim işlemiş ben durmuşum, Gökyüzünden habersiz, uçurtma uçurmuşum. Anladım işi, sanat Allah’ı aramakmış, Mârifet bu, gerisi yalnız çelik-çomakmış. Zonklayan başım benim, kan hokkası cerahat, Ona yastıkta değil, secde yerinde rahat.
Necip Fazıl Kısakürek
Necip Fazıl Kısakürek
Allah Dostu
Allah dostunu gördüm, bundan altı ay evvel, Bir akşamdı ki, zaman donacak kadar güzel. Bana, yakan gözlerle, bir kerecik baktınız, Rûhuma büyük temel çivisini çaktınız. Otuzüç yıl saatim işlemiş ben durmuşum, Gökyüzünden habersiz, uçurtma uçurmuşum.
göz değil divit hokkası. batır kuş tüyü kalemi Manas Destanını yeniden yaz
Gönderi kullanım dışı
Reklam
Otuz üç yıl saatim işlemiş ben durmuşum, Gökyüzünden habersiz, uçurtma uçurmuşum. Anladım işi, sanat Allah’ı aramakmış, Mârifet bu, gerisi yalnız çelik-çomakmış. Zonklayan başım benim, kan hokkası cerahat, Ona yastıkta değil, secde yerinde rahat. Yandı kitap dağlarım, ne garip bir hâl oldu, Sonunda bana kalan, yalnız ilmihâl oldu. Şu geçeni durdursam, çekip de eteğinden, Soruversem: “Haberin var mı öleceğinden?” Necip Fazıl Kısakürek
Necip fazılın mürşidine yazdığı şiir;
Allah dostunu gördüm, bundan altı ay evvel, Bir akşamdı ki, zaman donacak kadar güzel. Bana, yakan gözlerle, bir kerecik baktınız, Rûhuma büyük temel çivisini çaktınız. Otuz üç yıl saatim işlemiş ben durmuşum, Gökyüzünden habersiz, uçurtma uçurmuşum. Anladım işi, sanat Allah’ı aramakmış, Mârifet bu, gerisi yalnız çelik-çomakmış. Zonklayan başım benim, kan hokkası cerahat, Ona yastıkta değil, secde yerinde rahat. Yandı kitap dağlarım, ne garip bir hâl oldu, Sonunda bana kalan, yalnız ilmihâl oldu. Şu geçeni durdursam, çekip de eteğinden, Soruversem: “Haberin var mı öleceğinden?” Büyük randevu. Bilsem nerede, saat kaçta? Tabutumun tahtası, bilsem hangi ağaçta! Dostlarım, ev eşyamdı, bir bir gitti diyorum. Artık boş odalarda, ölümü bekliyorum."
42 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.