Herkese merhaba
Uzun bir aradan sonra yine yeni bir incelemeyle karşınızdayım :) Zaman sorunu yaşıyorum o nedenle tercihimi okumaktan yana kullanıyorum daha çok :)
Yazmam yönünde destekleyen arkadaşlara teşekkür ederim ♡
Duygu durumumu alt üst eden bu kitaba kısacık da olsa bir inceleme, daha doğrusu duygularımı ifade eden "kendimce
Üstümdekini çok sormuşsunuz kem göz ve nazar :)) -umutsuz durumları aklamaca-
Sevgili Haziran;
Güzel bir başarı, aşk ve güzel kapıların anahtarı ol. Ruhumuza yaz mevsimi yaşat. ♥️🌿
Euripides'in tragedya yarışmalarında iki büyük rakibi Sophokles ve Aiskhylos'u devirip birincilik kazandığı Hippolütos adlı eserini incelemek son derece güç. Nereden başlayacağımı bilemesem de nerede sonlanacağımı kestirebiliyorum. Aklımda kocaman bir soru var; 'Bu kimin hikâyesi?'
Antik Yunan tragedyaları her okurun mutlaka okuması gereken,
Cemal Süreya
Senin çelme taktığın yerden başlıyorum hayata. Varsın yara içinde kalsın dizlerim; yüreğim kadar acımaz nasıl olsa.
Şems-i Tebrizi
Düzenim bozulur,
Hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme.
Söyle Sezen abla; hediye gibi geldin hoşgeldin de ona.
Dünlerimden ve düşlerimden yola çıkarak, yer nerede gök nerede ben neredeyim diye diye sınırlara geldiğim sensin de, damga damga göğsüme vurduğum da sensin de..
Ben anlatmadım sen anlat, ne senden öncesi ne senden sonrası de…
Olur ya üzeriz birbirimizi, kırarız belki..
Benim sustuğum yerde sen konuş, iki gözüm gel barışalım artık de…
Ben kıyamam belki benim yerime sen sitem et, ne inkar ne itiraf bu yalnızca sitem diye haykır.
İstemeden de olsa acıtırsam canını, sevgimden olduğunu anlat ona..
Meğer nasıl karanlık ne beyhude acıtmışım canını sevdikçe de..
Ben onu yaralarından öperken, sen konuş.
Yaralı, tepeden tırnağa herkes yaralı de…
O kendi karanlığına hapsolduğunda, sen söyle, sen aydınlığa ben sana hasret de…
ben mi? evet...
bir gün çıkıp gideceğim kapıları, evleri, dergileri, hüzünler bırakarak...
bir çiçek merhaba diyecek...
hoşgeldin diyecek dağ...
orman gülümseyecek...
anımsayışların, bekleyişlerin, ümitlerin ya da ümitsizliklerin
hırsların, yarışların, tasaların kalktığı yerde
tam anlatının, salt anlatının kaldığı yerde başlayacak şiir...
hiç kimseye seslenmeyen, kendi kendine yeten sadece...
kendi mantığı; kendi güzelliği içinde tutarlı...
ama halkın yaşantısı girecektir oraya, çünkü yaşayan büyük
bir şeydir halk...
deniz ve ufuk girecek, karınca yuvaları, gökyüzü, kozalaklar
ve kopuk ve artık hasetsiz bir aşk...
yani sevişmek denizle, koşulsuz, önyargısız, hesapsız...
yani uzanmak ve düşünmek binlerce yıl..
doğan, ölen ve yaşayan şeyleri...
doğumu, ölümü ve yaşamayı
yani dingin ve büyük olan herşeyi anlatmak...
ben mi?evet. çıkıp gideceğim bir gün...
tasasız, gözyaşsız, geride birşey bırakmadan ve birşey beklemeden
ilerde...
sadece yağmur sularından pırıl pırıl bir yürek
artık kendi kendinin anlamı ve nedeni olan bir yürekle...
Ataol Behramoglu
~~~Hoş geldin hüzün
Sevilesi bedenlerin aşkısın
Gücüsün aşkın
Başı acılı
Bedensiz 1canavar gibi
Cana yakınlığı koyuverirsin orta yere
Ansızın
Güzel yüzlü hüzün~~~ PAUL ELUARD
Gerçek adı Françoise Quoirez olan Françoise Sagan burjuva 1ailenin kızıydı, ikinci Dünya Savaşı sonrasında Paris’te yaşamaya başladı. 1954 yılında ilk romanı
Gabriel Garcia Marquez
Hayatımdaki ilk eseri oldu. İlk izlenimi ise müthişti. Çok güzel bir edebi dili var. Kurguyu çok güzel birbirine bağlıyor Marquez. Düşüncelerini size empoze edebilecek bir kalemi var. Düşünce anlayışı ise 21. yüzyılın niteliklerini gayet iyi taşıyor. Paragraf yapısı ve cümle uzunluğunu gayet iyi ayarlıyor. Diğer
Züleyha misali
Ey benim sabah ezanımdaki tılsımlı duam.
Seni tanımadan önce de dua eder , şiir yazardım ben
Ama hiçbirinde kalbimden ağlayıp dokunmazdı ellerime dokunduğu kadar
Hep birseyler eksikti daularımda mısralarımda
Belki hüzündü belki aşk .....