Mutlak tembellikle geçen birkaç gün, bir "hoşgörülemezlik" duygusunun yanı sıra ilerlememiz açısından değerli olan kendinden iğrenmeye de yol açar. Bu son derece net ve inandırıcı tecrübeleri zaman zaman yaşamakta yarar vardır; böylece kıyaslama yoluyla erdem ve çalışma gerçekte sahip oldukları çehreye bürünürler: en soylu ve en enerjik tüm duyguları kışkırtan mutluluk kaynakları. Bu duygular, kendi gücünü hissetme, kendini sağlam bir karaktere sahip, hem- cinslerine ve ülkesine büyük hizmetlerde bulunmak üzere övgüye değer şekilde hazırlanmış bir işçi olarak hissetmenin gururu olarak özetlenebilir. Demek ki bu özgürleşme yolunda zafer sayılabilecek yenilgiler de mevcuttur
Mutlak tembellikle geçen birkaç gün, bir 'hoşgörülemezlik' duygusunun yanısıra ilerlememiz açısından değerli olan kendinden iğrenmeye de yol açar. Bu son derece net ve inandırıcı tecrübeleri zaman zaman yaşamakta yarar vardır; böylece kıyaslama yoluyla erdem ve çalışma gerçekte sahip oldukları çehreye bürünürler: en soylu ve en enerjik tüm duyguları kışkırtan mutluluk kaynakları.
Bizi tedirgin eden de bu. Sorumlulukta payımız olduğunu keşfetmek, ama bunu kendimize itiraf edememek.
Öyleyse, çanların kimin için çaldığını sormayalım kendimize.
Gelgelelim, en korkunç hoşgörüsüzlük, farklılığın ilk kurbanları olan yoksullarınkidir. Zenginler arasında ırkçılık yoktur. Zenginler olsa olsa ırkçılık öğretilerini üretmişlerdir; oysa yoksullar ırkçılığın çok daha tehlikeli olan uygulamasını üretirler..
(Siyasal kararlara göre kabul edilen) göçmenler göç ettikleri ülkenin göreneklerini büyük ölçüde kabul ettiklerinde "dışarıdan göç" söz konusudur; (hiç kimsenin sınırlarda tutamadığı) göçmenler göç ettikleri ülkenin kültürünü kökten değiştirdiklerinde ise "göç" söz konusudur..
Hoşgörülemezliği kabul etmek, kendi kimliğimizi sorgulanır hale getirir.
Neyin hoşgörülemez olduğuna karar verip sonra harekete geçme sorumluluğunu üstlenmeye hazır olmak gerekir, hatanın bedelini ödemeye hazır olarak.