…kendi deneyimimiz öyle olabildiğimizi ileri sürse de pek azımızın çok meşhur olduğudur; başkaları tarafından beklediğimiz kadar dikkatli bir şekilde incelenmiyoruz. Casablanca'nın başlarında, Peter Lorre bir parça onaylanmak için Humphrey Bogarta bakıp, "Benden nefret ediyorsun, değil mi?" diyerek bu dersi yaşayarak öğreniyor. “Seni düşünecek vaktim olsaydı muhtemelen ederdim" diye cevaplıyor Bogart. Bence Casablanca'daki bu anı bizzat yaşamak hepimiz için faydalı olacaktır.
İnsan erkeği, doğası itibariyle eline geçen çokeşlilik fırsatlarından yararlanmaya ve servet, güç ve şiddeti diğer erkeklerle rekabet içinde olduğu cinsel amaçları uğruna araç olarak kullanmaya yatkındır. Bu, pek de gurur verici bir tablo değildir ve tekeşlilik, sadakat, eşitlik, adalet ve şiddete başvurmama gibi etik tercihlere aykırı bir doğayı betimler. Fakat benim görevim tavsiye vermek değil tarif etmektir. Ve insan doğasına dair hiçbir şey kaçınılmaz değildir. Afrika Kraliçesi filminde Katharine Hepburn, Humphrey Bogart'a buna dair şöyle der: "Doğa, Bay Allnut, bu dünyaya aşmak için geldiğimiz şeydir."
Affect’leri en rahat insan yüzünde görüyoruz, insan yüzünün işlenmesinde görüyoruz. Tabii kötü filmcilik bunu da klişeleştirebiliyor, çünkü bir affect'in en kolay ifade bulabildiği şey insan yüzü, bir affect'i vermenin,yaratmanın en kolay yolu o. Hollywood, Yeşilçam filmlerine bakın; aksiyonlardan değil, ajfjfect’lerden de klişeler üretmeyr dayandıklarını görürsünüz, vodvil tarzında ifade tiplerinin klişeleştirilmesinde, kalıplaştırılmasında. Dikkat ederseniz, klişenin bir özellliği vardır: tekrarlanabilir olması, çok kolay tekrarlanabilir olması. Oysa gerçek anlamıyla klişeleştirilmekten kurtarılmış affect imgelere baktığınızda, onlar da tekrarlanabilirler ama özelliklerini, affect imge olmalarını tekrarlanmalarından değil, aslında asla tekrarlanmayışlarından elde ederler ya da türetirler. Tekrarlanmadıkları ölçüde bu ajfjfect’lerin ezeli ebedi olduğunu görüyoruz. Tabii Adorno’nun deyişiyle kültür endüstrisine ait sinema aygıtı tekrarlanarak kurulan yüz ajfjfect’lerini klişeleştirir. İşte “Tom Cruise bu role çok iyi gidiyor”, “Greta Garbo’yu ayarlamak laxım bilmemne filmi için”. Bunlar yüz klişeleridir. Humphrey Bogart yüzü, Clark Gable suratı, ne bileyim işte Zuhal
Olcay ağlaması [gülüşmeler]. Ediz Hun bakışı... bunları klişeler olarak kategorize edebilirsiniz. Hülya Koçyiğit’in ağlaması Fatma Girik ağlamasından farklıdır.