“Bir kısmımız ölüme az çok “bilerek” gitmişti: Hayatımda bana silahlı mücadele propagandası yapan ilk kişi olan sınıf arkadaşım Mahir (Çayan); “hocam” sözcüğünü herkese yönelik bir seslenme sözcüğü olarak kullanmayı huy edindiğine tanık olduğum ilk kişi, Sinan (Cemgil); tanışmamış olsak bile bugün hâlâ içimizi yakan Hüseyin (Cevahir); uzak diyarlardan Ernesto (Che); 1970’lerin sayısız jîyan’ı, Denizler... Ama onlardan önce de bir kısmımız, belki Nâzım’ın Bakû’da kendi kendine uyguladığı türden bir sorgulamayı kendilerine uygulamışlarsa da, ölüme gitmek gibi bir duyguları en azından ön planda olmaksızın öldürüldüler: Vedat Demircioğlu, Taylan (Özgür), Malcolm X... Çatallanma derken, onların katledilmesiyle içime düşen kurttan söz ediyorum: İşte hayatta kalanın burkuntusuyla ilgili o ünlü ruhsal durum. Hep benle kaldı, kemirdi, daha önce de yazmıştım: Bizler, işçi sınıfıyla ve halkla birlikte hareket etmeyi seçtiğini söyleyenler, sakın bu aklı “her şeyi” göze alamadığımız için benimsemiş olmayalım meselesi... 70’li yıllarda 1871’in Paris Komünü’nü öğrenip 68’i Necmiye Alpay
Çayan ve arkadaşları örgüt merkez komitesinin bazı üyelerinin 27 Mayıs 1971'de yakalanmasından sonra 30 Mayıs 1971'de bir polis takibi sonucunda yakalanmamak için Maltepe'de girdikleri bir evde 14 yaşındaki bir subay kızını -Sibel Erkan- rehin almışlardı. Güvenlik güçlerince uzun bir süre devam eden pazarlıklar sonucunda netice elde edilemeyince "teslim ol!" çağrılarına silahla karşılık vermişler, çıkan çatışmada Hüseyin Cevahir ölü, Mahir Çayan ise yaralı olarak ele geçirilmişti. Mahir Çayan sağ ele geçmemek için, tabancasıyla göğüs bölgesine tek kurşunla ateş ederek intihar etmek ister ama solak olduğu için başaramaz. Akciğerinden yaralandığı için ikinci kez denemek için yere düşen tabancasını ararken güvenlik güçleri odayı basar. Çayan, kendisini yakalayan görevlilerden kaçmaya yeltenerek balkondan aşağıya atlayarak ölmek ister. Bunu da başaramaz.
Sayfa 1304 - ALTERNATİF YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Çayan'ın Elrom'u öldürmesinden sonra İstanbul ablukaya alınmıştı. Bütün şehir semt semt, sokak sokak, mahalle mahalle arandı. Sokağa çıkma yasağı ilan edildi. İstanbul'daki dev operasyona rağmen Mahir Çayan ve arkadaşları yakalanmamak için örgüte sempati duyan çeşitli evlerde kaldılar. Bunlardan biri de ünlü sinema sanatçısı Yılmaz Güney'in eviydi. 23 Mayıs günü emniyet güçleri sabaha karşı Yılmaz Güney'in evini aramaya geldiklerinde Çayan ve arkadaşları çatı arasında saklanmışlardı. Güvenlik güçleri çatı arasını aramadıklarından dolayı Mahir Çayan, Hüseyin Cevahir, Ulaş Bardakçı ve Oktay Etiman yakalanamadılar.
Sayfa 1303 - ALTERNATİF YAYINLARIKitabı okudu
devamı (+18)(benim zihnim benim doğamın memuru)
Ağır yaralı, yerde yatan Mahir Çayan'ı Hüseyin Cevahir zannederek, "Sen Kürt'sün ha!" diye kollarına sokulup hayvan leşi sürüklercesine sürükleyip arabaya koyup hastaneye kaldırmışlardır." Bir yanlışlık yapıldığı, Mahir ve Cevahir'in birbiriyle karıştırıldığı açıktır. Polisler Mahir Çayan'a karşı öylesine
Sayfa 162 - su yayınlarıKitabı okudu
Aldığı mahkumiyet sonucu bir ara Çanakkale'de sürgün olarak yaşayan Anter, ls­tanbul'a döndüğünde gitgide hareketlenen gençliğin akıl hocalarından biri haline geldi. Yılmaz Güney, Deniz Gezmiş, Ömer Ayna, Hüseyin Cevahir gibi isimler evine gelenler arasındaydı.
Kitabı önermeme etkide bulunmuş olay +18
ve polisler, bu tarif üzerinden hareketle, iki arkadaşımız da kanlar içinde kıvranırken Mahir diye Hüseyin'i müdafaasız durumda taramışlardır. Bu şekilde tarandığı o kadar açıktır ki, Hüseyin Cevahir arkadaşımızın üzerinden çok yakından atıldığı belli olan
Sayfa 162 - su yayınlarıKitabı okudu
Reklam
128 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.