Belki kimsenin bilmediği acılar içinde yaşayan, yoksulluk devrleri geçiren Nejdet Sançar'ın kaybı benim için bir kardeş kaybından daha ileri, bir ülküdaş kaybetmenin ızdırabıdır.
Artık yalnız kaldığımız zamanlardaki bazen ciddi ve kederli, bazen şaka ile karışık konuşmalar bitti. Şimdi ben ona arasıra içimden hitap ediyor, fakat cevabını alamıyorum.
Şu satırları, 1944 davasında Sançar'ın yaptığı savunmanın son cümlesiyle bitireyim:
Türk Irkı Sağ Olsun...
Gerçek insan için hayat, savaştır. Biz bu dünyaya hayvanlar gibi zevketmeye değil, bir görev yapmaya geldik. Bu görev, dirliğimiz boyunca, son günümüze ve gücümüze kadar sürecek Türkçülük savaşıdır
Çok ilerde de bir gün gelecek; dünya, dünya sanki bu insanlar hiç yaşamamış, bu savaşlar yapılmamış, bu acılar çekilmemiş, bu sevinçler tadılmamış, bu medeniyetler kurulmamış gibi bir sessizliğe bürünecek...
"Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervane olan kendini gizler mi alevden?
Sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuştu."
Hüseyin Nihal Atsız - Ruh Adam
Tarih bizi ciddi bir millet olarak tanır. Hele Türk devlet başkanlarının ciddiyeti darbımesel hükmüne geçmiştir. Kağanlar, hakanlar, sultanlar, padişahlar hep ciddi adamlardı. Atatürk de ciddi adamdı.