Bu kitap spoiler içermiyor;
Bir ay önce okuduğum bu kitabın incelemesini şimdi yapıyorum.
Kitapta dul kalmış fikriye hanım, yakın akrabaları (yengesi) tarafından evlendirilmek istenir. Evleneceği kişide zengin iki çocuklu dul bir adamdır. Ama bu adam hakkında bir söylenti var. İlk eşinin ölümü üzerine, naşi efendi ikinci bir evlilik yapıyor. Bunun üzerine naşi efendinin ilk eşi,mezardan cadı olarak çıkıyor. Ve bu adamın ikinci eşini boğazlayarak öldürdüğüne dair bir dedikodu yayılıyor.
Evet burayı biraz karışık anlattım neyse.
Daha önce Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Gülyabani kitabını okumuştum beğendim. Bu kitabı daha çok beğendim. İlk okuduğumda Gülyabani’deki gibi biraz komik bir anlatımı olacağını düşündüm. Ama bu hiçte öyle değilmiş, hatta korkunçtu.
Romanda hurafe inancını, batıl inanışları ve kadınınların ikinci sınıf olarak görülmesini anlatıyor.
Hatta okuduğum yerde şuna benzer bir konu geçiyordu, kadınlar eğitim hayatından geri kalınca bilgisiz kalıyorlar ve bu yüzden bir erkegin kolayca egemenliği altına girebiliyorlardı.
Burada eğitimin ve eşitliğin ne kadar önemli olduğunu anlayabiliriz.
Ruh konusu ve ölümden sonra yaşam konularıda geçiyor. Yazarımız bilimden de geri kalmıyor. Cadı, hortlak gibi varlıklara bilimsel yaklaşınca, insanlar gerçeği daha iyi anlamaya başlıyor.
Güzel bir romandı, zaten kısa olduğu için sindirerek iki-üç günde de okuyabilirsiniz.
Kitapta sıkıldığım yerlerde oldu, bazı bilgi verme konusu bana biraz uzatılmış gibi geldi. O kısımlarda biraz hızlı bir okuma yaptım.
Ama cadı olayını öğrenmek için kitabı sonuna kadar okudum.
Kitapla kalın ve sağlıcakla.