Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
" Hayatın uyumu ellerimden kaymıştı; menekşeler ölecekti, beni gerçekten seven kimse olmayacaktı ve ben güçlü olmak zorunda kalacaktım. Kimse duymayacaktı beni, kimsem de yoktu zaten. Kimsem kalmamıştı, tek başıma kurduğum dünyada gerçek olan tek şey ebedi huzura ermişti."
Sayfa 126Kitabı okudu
" Hayatın uyumu ellerimden kaymıştı; menekşeler ölecekti, beni gerçekten seven kimse olmayacaktı ve ben güçlü olmak zorunda kalacaktım. Kimse duymayacaktı beni, kimsem de yoktu zaten. Kimsem kalmamıştı, tek başıma kurduğum dünyada gerçek olan tek şey ebedi huzura ermişti."
Sayfa 126Kitabı okudu
Reklam
Bir kez daha, anlayamadığım bir gerçekle karşı karşıya kaldım. Kendimi yok olmuş sandım, ümitsizliğin en son noktasına vardım sandım ve her şeyden feragat ettiğimde ise huzura erdim. Bana öyle geliyor ki böyle zamanlarda insan kendini keşfeder ve kendi kendisinin dostu olur. İçimizde hangi önemli ihtiyacı karşıladığını bilmediğimiz bir bütünlük duygusuna artık hiçbir şey galip gelemez. Macera peşinde kendini harap eden Bonnafous sanırım bu dinginliğe erişti. Guillaumet de karda aynı dinginliğe ermişti. Boğazıma kadar kuma gömülü halde susuzluktan yavaş yavaş boğulurken yıldızlar altında sınırsız bir sıcaklık hissettiğim o anları nasıl unutabilirim? İçimizde böylesi bir kurtuluş hissini nasıl sürdürebiliriz? Çok iyi bldiğimiz gibi, şu insanoğlunun her şeyi bir tuhaftır. Bir şeyler kazanması için imkan verilse insan uyuya kalır, zafer kazanan fatih, gevşer, cömert zengin olsa perişan olur. İnsanları yetiştirmeyi isteyen siyasi doktrinlerin ne tür bir insan yetiştireceği önceden bilinmediği sürece bu doktrinler ne işe yarar ki? Ortaya nasıl biri çıkacak? Biz besiye çekilen hayvan sürüsü değiliz ve yoksul bir Pascal'ın dünyaya girişi, isimsiz birkaç zenginin dünyaya gelişinden daha ağır basar. Esas olanı önceden göremeyiz. Her birimiz hiç ummadığımız bir şeylerde dünyanın en büyük sevinçlerini yaşamışızdır. Bunlar içimize öyle bir özlem bırakmışlar ki acılarımızdan meydana gelmişlerse eğer, o acıları bile arar olmuşuzdur...
Sayfa 154Kitabı okudu
Öte yandan o günlerde Heyeti Temsiliye üyesi ve milletveki li olan Mazhar Müfit Kansu'nun saraya çağırılması, Padişah ile Heyeti Temsiliye ilişkilerine yeni bir boyut getirecek gibi görünmüştü. Kansu, kabulden önce sarayda Yaver Paşa'ya ne amaçla çağrıldığını sormuş, Heyeti Temsiliye üyesi olduğu için Padişah'ın kendisiyle görüşmek istediğini öğrenmişti. Huzura girince Padişah şunları söylemişti: "Heyeti Temsiliye, saltanat tacının pırlantalarıdır. Allah sizden razı olsun! Vatan ve milleti, saltanatı ve hilafeti kurtardınız. Mustafa Kemal Paşa inşallah afiyettedirler! İstanbul'a gelmeyecekler mi? Kendisiyle görüşmeye hasretim." Bu girişten sonra Vahdettin, Kansu'ya yurdu düşmanlardan kurtarmak için ne gibi çare düşündüklerini sormuştu. O günlerde Bursa'nın henüz Yunan işgaline uğramamış olduğunu düşünen Kansu, "Efendimizin Anadolu'ya ve hatta Bursa'ya kadar gelmesiyle sorun çözülür" diye karşılık vermiş ve Padişah halkın başına geçecek olursa başlayacak genel harekâta düşmanın karşı koyamayacağını belirtmişti. Müthiş sinirlenen Vahdettin, büyük bir kızgınlıkla ayağa kalkmış ve "Beyefendi! Bana yüce atalarımın başkentinden kaçmayı mı öneriyorsunuz?" demişti. Buna karşılık Mazhar Müfit ise, "Hayır! Milletin ve vatanın bu sıkışık ve zor zamanında yüce atalarınız gibi milletin başına geçmenizi öneriyorum" diye amacı belirtmiş, fakat görüşme de soğuk bir şekilde sona ermişti.
Sayfa 172Kitabı okudu
Artık yolculuk sona ermişti, sürekli hareket halinde olan bu kadın pek yakında ebediyen huzura kavuşacaktı.
Kötülük bitmiş miydi ? On beş kadar çocuk kurtuldu diye yeryüzünün bütün çocukları huzura mı ermişti? Politikacılar dünyayı çocukların güvenle büyüyeceği bir gezegen haline getirmek bahanesiyle bombardıman uçaklarını kaldırıp Yemen, Suriye, Filistin , Myanmar gibi ülkelerde çoluk çocuk katlederken mi bitecekti kötülük! Şirketler boyalı şekerleri satıp para kazanırken mi, eğitim adı altında çocuklar yarış atına döndürülmüşken mi , düşünce ve inanç özgürlüğüne sahip olmayan ülkelerin halkı özgür ülkelere doğru kaçmaya çalışırken çöllere denizlere çocukları kurban verirken mi?
Reklam
Huzura ermişti ama sanki bir boşlukta onursuz, başıboş dolaşıyordu.
Üzerine yığılmış, derin nefesler alıyordum. Zihnim sonunda huzura ermişti. Tam o anda göründüğü kadar yabani bir his olsa da onu sevdiğimi biliyordum. Ve bu beni hiçbir şeyin korkutmadığı kadar korkutuyordu.
Sayfa 274 - James about WendyKitabı okudu
Kötülük bitmiş miydi ? On beş kadar çocuk kurtuldu diye yeryüzünün bütün çocukları huzura mı ermişti? Politikacılar dünyayı çocukların güvenle büyüyeceği bir gezegen haline getirmek bahanesiyle bombardıman uçaklarını kaldırıp Yemen, Suriye, Filistin , Myanmar gibi ülkelerde çoluk çocuk katlederken mi bitecekti kötülük! Şirketler boyalı şekerleri satıp para kazanırken mi, eğitim adı altında çocuklar yarış atına döndürülmüşken mi , düşünce ve inanç özgürlüğüne sahip olmayan ülkelerin halkı özgür ülkelere doğru kaçmaya çalışırken çöllere denizlere çocukları kurban verirken mi?
Sayfa 394Kitabı okudu
25 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.