Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Yusuf Akman

Yusuf Akman
@hysf
hiç kimse durumundan hoşnut değil, ama herkes aklından hoşnut.
lisans
Gaziantep
21 Ocak
6 okur puanı
Ocak 2020 tarihinde katıldı
örneğin çeklere söverdin, sonra almanlara, ardından yahudilere; üstelik ayrım yaparak değil, her konuda söverdin ve sonunda senin dışında kimse kalmazdı.
Reklam
bu arada özgüvenin öylesine büyüktü ki, tutarlı davranma zorunluluğu hissetmiyor, ama yine de haklılıkta diretmekte vazgeçmiyordun.
hiç kimse durumundan hoşnut değil, ama herkes aklından hoşnut.
Sayfa 179Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
insan kendi mutlu halinden yalnız kendinin haberdar olmasıyla yetinmez. herkesi haberdar etmek ister. hatta bir adam mutlu değilse bile, halkı kendi mutluluğuna inandırmak için hilekarlığa ve yalancılığa bile girilebilir.
Sayfa 119Kitabı okudu
ağlamak uğradığımız felaketlere karşı vücudumuzda kalan son gücün çığlığır. ağlayamadığımız zamanlar, bizde o gücün de yok olduğu zamanlardır ki, onun yerine geçen etkili sessizlik, en şiddetli acının yarattığı göz yaşlarından daha yakıcıdır.
Reklam
ne kadar sıcaksın ey kurşun!.. şimdi çevreye ölüm saçıyorsun, oysa dün benim kölem değil miydin? ey kara toprak, şimdi üstümü örtüyorsun... oysa otlarını ayaklarımla çiğnemedim mi? ne kadar soğuksun ey ölüm... oysa daha dün efendin değil miydim? vücudumu kara toprak alsa da, ruhumu ancak gökler alacaktır...
Sayfa 134Kitabı okudu
köpek eşeği etle, eşek de köpeği otla beslemeye kalkmış; ikisi de aç kalmışlar. her ulus kendi törelerini güzel bulur!
Sayfa 136Kitabı okudu
bu hayatın bir manası olmak icap ederdi. insan dünyaya sadece, yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı! daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı. lakin tembelliğe alışmış olan kafası bunu bulamıyor, bulmak için uğraşmaya üşeniyor, yanlış ve bayağı olduğunu sezdiği şeyleri de kabul edemediği için selameti firarda buluyordu...
Sayfa 188Kitabı okudu
bak, ben sana, senin neler istediğini sayayım: evvela, bütün muvaffakiyetinin başı olarak büyük bir iltimas arayacaksın...itiraz etme bal gibi arayacaksın. hatta, eğer son sınıflara yaklaştıysan aramaya başlamışsındır bile... ondan sonra memleketin göz önünde bir yerine tayin olunmak... ihtisas yapmak imkanlarını elde etmek... sonra para kazanmak: bol bol, avuç avuç çılgınlar gibi kazanmak... sonra güzel bir karı almak...kafaca anlaşacağın ve ruhu ruhuna uygun bir kadın değil! herkes gördüğü zaman 'aman! bakın, falancanın ne enfes karısı var!' desin yeter!.. yalnız bu noktada idealistsiniz; ve maddi menfaatler ve rahatlar haricinde yegane manevi zevkiniz budur: güzel karı alıp herkese parmak ısırtmak... sonra otomobil, apartman... daha sonra göbek, poker vesaire... hayatınızı gözümün önüne serilmiş gibi görüyorum, bir şey dediğim de yok, pekala! demek ki böyle icap ediyormuş böyle olsun... fakat bu istikbale hazırlanırken şu yaptığınız işler tarzındaki bir mukaddemeye ne lüzum var? yarın yaşlanınca eşe dosta: 'gençliğimizde çok idealisttik ama, hayat insanı değiştiriyor... şimdi realist olduk... ah, o ateşli günler!' diyebilmek için mi? bu kısa gevezelik devrine sırtınızı vererek bundan sonra hayatınızın kepaze ve boş mahiyetini mazur göstereceğinizi mi ümit ediyorsunuz?
Sayfa 189Kitabı okudu
dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir!.. niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay en kolay şeylerden biri zannediyoruz? niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçındığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatıyla öteye geçiveriyoruz?
Reklam
kendinde her şeyi yapabilecek kuvveti görmek, sonra yapılacak hiçbir şey bulamamak... tükenmek bilmez bir sabırla bir meçhulü beklemek...
Sayfa 177Kitabı okudu
..... talihin varsa, bir iki lira borç alırsın... işte ondan sonra mucize başlar. şiddetli bir rüzgar ruhundan bir sis tabakasını sıyırıp götürmüş gibi içinin birden bire aydınlandığını, bir hafiflik, bir genişlik duyduğunu görürsün. eski sıkıntı pır deyip uçmuştur. gözlerin etrafa memnuniyetle bakar ve sen de gevezelik edecek bir arkadaş aramaya başlarsın. işte, iki gözüm, ciltlerle kitabın, saatlerce tefekkürün yapamadığı işi iki kirli kağıt başarır. sen ruhumuzun bu kadar ucuz bir bedel mukabilinde takla atmasını haysiyetine yediremediğin için belki daha asil sebepler peşinde koşarsın, gökyüzünde birkaç yüz metre daha yükselen bulut, yahut ensene doğru esen serince bir rüzgar, yahut o esnada aklına gelen zekice bir fikir,sana bu değişmenin sebebi gibi görünmek ister. fakat söz aramızda, iş bunun tamamıyla aksinedir, cebimize giren iki lira sayesindedir ki havanın biraz açıldığını görmek, rüzgarın serinliğini hissetmek, hatta akıllıca şeyler düşünmek mümkün olmuştur...