Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
KUR'AN AYETLERİNİN SAYISI
Said Nursi: "Kur'an... ondört asır müddetinde her dakikada altıbin altıyüz altmışaltı ayetleri, kemâl-i ihtiramla (kusursuz saygı ile) hiç olmazsa yüz milyondan ziyade insanların dilleriyle okunuyor."(1) Keskinoğlu da şöyle demektedir: Ayetleri yuvarlak rakam olarak 6666 sayarlar. Bazılarınca daha azdır. Çünkü mukattaatı bir ayet
Sayfa 85 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
Nasıl ki görme fiili göze, işitme fiili kulağa, dokunma fiili ele ve tatma fiili dile özgüyse, kavrama/anlamanın da öylece kalbe özgü fiil olduğu ortaya çıkar. Hz. Ali'den şöyle bir söz nakledilir: "Akıl, kalptedir."
Reklam
Şimdi bir kahvehanede var 20 tane müctehid(!)
Yine Sahâbe'den Sehl b. Ebî Hasme (41/661 civarı) şöyle demiştir: "Resûlullah (s.a.v) hayattayken fetva verenler Muhacirûn'dan 3 kişi: Ömer, Osmân ve Ali; Ensâr'dan da 3 kişi idi: Übeyy b. Ka'b, Mu'âz b. Cebel ve Zeyd b. Sabit" (r.anhum ecmaîn). … Aynı şekilde Hz. Peygamber (s.a.v) vefat ettiğinde ictihad seviyesine ulaşmış olan sahâbîlerin sayısının 20'den fazla olmadığını söyleyen İbnu'l-Hümâm'ın (861/1457) bu tespitinin de İbnu'l-Cevzî'nin söylediğine(14 sahabi adı vermiştir) çok aykırı düşmediği söylenebilir.
Sayfa 42
Her ne kadar Hz. Peygamber'in (s.a.v) Sahâbe'den herhangi birini diğerlerine mutlak anlamda tafdil ettiğini söylemek doğru değilse de, kimi sahâbîlerin bazı hasletlerde diğerlerinden üstün olduğu bir gerçektir. Bu nokta bizzat Hz. Peygamber'in (s.a.v) ihbar ve tesciliyle sabittir: “Ümmetimin ümmetime en merhametlisi Ebû Bekr, Allah'ın emrini yerine getirme konusunda en serti Ömer, samimi hayâsı en çok olanı Osmân, kaza/yargı işini en iyi bileni Ali b. Ebî Tâlib, helal-haramı en iyi bileni Mu'az b. Cebel, feraizi en iyi bileni Zeyd b. Sabit, Kur'ân kıraatlerini en iyi bileni Übeyy b. Ka'b'dır. Her ümmetin bir emini vardır; bu ümmetin emini de Ebû Ubeyde b. el-Cerrah'tır. " Yine Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Kur'ân'ı dört kişiden öğrenin: Abdullah b. Mesud, Mu'az b. Cebel, Übeyy b. Ka'b, Ebû Huzeyfenin azatlısı Salim. "
Sayfa 33
Mavera 2
Bir tufan koptu işte düştün Deryâ ya Yunus içinde Hz. Yunusu kendinde bil Cihan taştı sular dağ oldu Hz Nuh'un gemisinde bir yerde sen bul.. Karşında işte geçilmez Kızıl Deniz Hz musaya inan asayı bil.. Azrail ruhları taşıdı öbür âleme Hz İsa dokundu cana ölümle hayatı onda bil.. Bir harfe kırk yıl köle olurum diyen Hz Ali'den ilmin kapısı bil.. Hayâ içinde el, ayak, göz ahlakın âr perdesi olmayı Hz. Osman in ahvalini bil.. Düşmana keskin olsun Kılıç'ın ki Hz Ali'nin Zülfikarında nefsini bil... Hz. İsmail gibi teslim ol ucunda ölüm de olsa bu yolda doğruyu bil... Hz Ademle başladı göç masivaya düştü ,sen ayrılığın acısını Havvadan bil.. En sevgiliyi kuran bil, rehber bil varlık ve yokluk içinde kendin ümmet bil... Devamı gelecek
Hz. Ali'den hikmet
"Tembellik insanı vaktinden önce yaşlandırır."
Reklam
Şahsiyet İslam'la yoğrulsun bir kez, Şam da tes- lim olur inanca Kudüs de. Ebû Ubeyde b. el-Cerrah Kudüs'ü kuşatır da "Lebbeyk" demez mi Kudüs. Ba- rış anlaşmasını Hz. Ömer'in imzalamasını talep etmez mi Ebû Ubeyde'den. Şam'ı kaybetmeyi hazmedeme- yen Rumlar şehre yeni ordularla yüklense de her defa- sında ümmetin Hakkıyla Emin Adamı'na koşmaz mı Şam. Hep bir hareket, hep bir telaş, hep bir yenilik. "Bir müminin kalbi serçenin kalbine benzer; daima bir telaş ve değişim içindedir," diye anlatıyordu bu hâli Ebû Ubeyde.
Ummu Seleme, kendisine "Yolcu Azığı" denecek kadar cömert, her ayın ilk haftasında üç gün oruç tuta- cak kadar kulluktan haz duyan, üç yüz yetmiş sekiz ha- disle, hadis rivayetinde Hz. Aişe'den sonra ilk sırayı alacak kadar zeki, Ebû Hureyre'ye, "Demek, Aişe ile Ummu Seleme'nin (r.anhuma) bilgisi benden fazladır," dedirtecek kadar ilme düşkün, Cebrail'i (as) Ashab'dan Dıhye şeklinde görecek, Hz. Peygamber'in bir ceylanla konuşmasına şahit olacak kadar ferasetli, Hz. Hüseyin'in Kerbela'da şehit düşüşü, rüyasında Efendimiz tarafından kendisine bildirilecek kadar kalp gözü açıktı.
Müminlerin emiri Ali b. Ebi Talib (r.a)den rivayet edildiğine göre, Hûd Aleyhisselam'ın kabri Yemen'dedir.
Sayfa 114Kitabı okudu
Hz. Peygamber'in, "Kim cübbesini yere serer de ben sözümü bitirdikten sonra toplarsa benden duyduğunu bir daha unutmaz!" sözünü duyar duymaz cübbesini yere sermiş, o günden sonra Hz. Peygamber'den duyduğu her şeyi aklında tutmuş, unutmamıştı. İlahî bir sorumlulukla harfi harfine ezberlediği yüzlerce hadis-i şerife kendine ait bir sözün karışmaması için, "Bu benim kesemden," diye dikkat çekerdi Ebû Hureyre.
Sayfa 173Kitabı okudu
Reklam
Kays b. Haccâc'in anlattığına göre Amr b. As, Mısır'ı fethettikten sonra yer- li halk olan Kıbtîler "Bü'ne / Haziran" ayı girince kendi- sine başvurarak: "Ey emir! Bizim şu Nil'imizin bir âdeti vardır, bu âdeti yerine getirilmedikçe taşmaz, (suları bol- laşmaz)" dediler. "Neymiş bu âdet?" diye
Sayfa 166Kitabı okudu
Çocuğuna haşın davrandığı için sevgisinden şüp he duyulan bir annenin sitemini kayıtlara geçirdi omuz larındaki melekler: "Zubeyr'i sevmediğim yalandır. Ben onu zorlu savaş günleri için hazırlıyorum. Biraz şiddetli davranıyorsam ondandır. Orduları hezimete uğratıp ganimetler getirsin diye..." Bu anne, Hz. Pey- gamber'in halası Safiyye'den başkası değildi. Müslümanlar henüz birkaç kişiyken aralarına ço- cuk yaşta katılınca, amcasını buldu karşısında Zubeyr. Bir ambara asılıp dumanla işkence edildi dönsün diye hakikatten. Fakat duman onun imanını boğmak şöyle dursun cesaretini ateşledi ve bir gün Hz. Peygamber'in öldürüldüğü haberini işitip kılıcını sıyırdı kınından. Önüne kim çıkarsa iterek Mekke'nin her köşesinde Re- sûlullah'ı arayan Zubeyr, O'nu sağ salim görünce se- vincinden ne yapacağını şaşırdı ve yoluna devam etti hiçbir şey olmamış gibi. "Zubeyr nereye?" sorusuna, "Hadlerini bildirmeye!" cevabını veren bu genç sahabi yi durdurdu Hz. Peygamber ve dualar etti ona. Islam'ın sıyrılan ilk kılıcıydı Zubeyr'in elindeki. Melek Jer bunu kayıtlara geçirdiler.
Sayfa 122Kitabı okudu
Bir gün eşi onu hüzünlü görmüş, "Se- ni üzecek bir şey mi yaptım? Bir sorun varsa sana yar- dım edebilirim," diye serzenişte bulunmuştu. Bunun üzerine Talha üzüntüsünün kendisi değil, çoğalan malı yüzünden olduğunu söylemiş ve çehresini aydınlatan bir cevap almıştı ondan: "Bunu bana bırak, paylaştırı- rım ben onu." Su'da bt. Avf'tı bu cömert sözün sahibi. Hz. Talha'nın ancak ihtiyaç sahiplerine malından dağı- tarak mutlu olabileceğini biliyor, bu mutluluğu paylaşı- yordu onunla. Kendisinden bir şey istenmeden verirdi Hz. Tal- ha. Hz. Peygamber Uşeyre Gazvesi'nde "Talhatu'l-Feyyaz / Çok veren Talha" lakabıyla onurlandırmıştı onu. Başkalarını azalan sermayeleri huzursuz ederken onu çoğalan sermayesi huzursuz ediyordu. Avf b. Hasan'ın anlattığına göre Talha elindeki bir araziyi yedi yüz bin dirheme satmıştı. Bu para bir gece yanında kalmış, fakat o gece parayı elinde tutmanın korkusuyla uyuyamamıştı. Sabah olunca hepsini dağıttı. Cömertliği yüzün den Hz. Peygamber'den aldığı manevi taltiflerden biri de "Talhatu'l-Cûd / Cesur ve Cömert Talha" idi. Hu- neyn Günü'nde almıştı bu aziz ismi.
Sayfa 118Kitabı okudu
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.