Bir göz atın derim
İktibas: -İBNU'L ARABİ'NİN BİLGE KUL - HZ. MUSA KISSA YORUMU- “Kıssa-siyer münasebetiyle alâkalı olmasa da, bu kıssa hakkındaki yorumlar içerisinde gördüğümüz en özgün ve çarpıcı yorumlardan biri olan Muhyiddin İbnu'l-Arabî'nin (ö. 638/1240) bu kıssada Hızır'ın yaptığı üç eylemin aslında Hz. Musa'nın daha önceden başına gelen üç hâdiseye atıf yaptığını ifade eden şu yorumunu zikretmek istiyoruz: . . "Bu kıssanın gayesi, Musa'ya (as) hem sınandığı yerlerde sabrı tam olarak öğretmek, hem de görüntü ile gerçek arasındaki çelişkinin çeşitli örnekleri verilerek eğitmektir. Bu süreçte zâhir ile bâtın arasındaki ilişki ve farklılık, Musa ile Hızır'ın arkadaşlığında ortaya çıkmıştır. . . Geminin tahrip edilmesi, çocuğun öldürülmesi, duvarın ücretsiz onarılması gibi birtakım olaylar zâhir görünüşü temsil etmektedir. Oysa Hızır'ın yaptığı şeyler, Musa'nın daha önce kendisinin yaşadığı olayların bir görünümünden ibarettir. . . Nitekim gemiyi tahrip etmesi, görünüşte tehlike ve yok olmayı içeren sandala konulup nehre bırakılmasının bir benzeriydi. Hızır'ın ebeveynine bir iyilik olarak Allah'ın emriyle öldürdüğü çocuk da, öldürdüğü Kıptîdeki hikmeti Musa'ya öğretmenin bir yoluydu. Aynı şekilde anne-babası salihlerden olan iki yetimin duvarını karşılıksız tamir etmesi, Musa'nın tanımadığı kimseler için kuyudan ücretsiz su çekmesinin benzeridir.”
Musa Ağacı Efsanesi (HATAY)
Hz. Hızır ile Hz. Musa, Samandağ ilçesinin Çevlik denilen kıyısında bir araya gelmişler, Hızır burada karaya çıkarak Hz Musa ile buluşmuştur. Nitekim bu rivayete dayalı olarak Samandağ’ın Çevlik adlı sahil şeridinde Hz. Hızır’a ait olduğu iddia edilen bir türbe bulunmaktadır. Çevlikte buluşan Hz Musa ile Hızır Musa Dağı’na çıkmak üzere yola çıkarlar. Hızır ile Hz. Musa, Hıdırbey köyüne ve şimdiki Musa Ağacı’nın bulunduğu yere geldiği zaman Hz Musa çok susamış ama etrafta su görememiştir. Bunun üzerine Hz Musa elindeki asası ile toprağa vurur. Hz Musa’nın asasını vurduğu yerden su çıkar ve Hz Musa buradan eğilerek biraz su içer. Hızır ve Hz Musa, tekrar dönüp baktıklarında asanın vurulduğu yerden bir fidanın yeşerdiğini görürler. İşte bu fidan bu günkü Musa Ağacıdır. Hz.Musa’nın asasının vurduğu yerden bir de fidan çıkmış, topraktan çıkan fidan dibindeki ab-ı hayat suyu ile de sulanmış olduğundan bu ağaç ölümsüz olmuş, bu nedenle hem üç bin yıldır kurumamış hem de bugünkü halini almıştır. Hz. Musa’nın diktiğine inanılan, ölümsüzlük suyu sayesinde yeşerip büyüdüğü düşünülen Hıdırbey Musa Ağacı’nın üç bin yaşında olduğuna inanılmaktadır. Bu ağaç yöre halkı arasında adak ağacı işlevini görmektedir. Bu ağaç, dileği olanların ve adak adayanların uğrak yeridir. Ahali dileklerini bir kâğıda yazarak ağacın gövdesinin içindeki kıvrımlara bu kâğıtları sıkıştırır. Böylece dileklerinin yerine geleceğine inanırlar. Bu nedenle Musa Ağacının gövdesindeki kıvrımlar yüzlerce dilek kâğıdı ile sıkışmış durumdadır.
Reklam
Prof. Dr.
Cağfer Karadaş
Cağfer Karadaş
Eğitim eskiden beri güzellikleri, yararları ve katkılarının yanında zorluğu, bıktırıcılığı ve çekilmezliği de dillendirilen bir alan. Öğreten de öğrenen de insan olunca, insanî her durum eğitime yansıyor. Öğretmekten, öğrenmekten ve okumaktan zevk alanlar kadar; uzaklaşanlar, bıkanlar, bıktıranlar… Bir yanda cazibe diğer yanda
HZ. MUSA VE HZ. HIZIR KISSASI
Hz. Musa (as) ve genç yardımcısının “iki denizin birleştiği yere” yaptıkları yolculuk. "Hani Musa genç yardımcısına demişti: İki denizin birleştiği yere ulaşıncaya kadar gideceğim ya da uzun zamanlar geçireceğim." (Kehf, 18/60) Balık, buluşma yerinin tam olarak belirlenmesinde bir işaret olmuştur. "Böylece ikisi, iki (deniz)in
Devrik Cümleye Dair Birkaç Not
Devrik cümle. Tesbihi dağıtan zikir. Hz. Musa ve yanındaki genç, sepetteki balığı kaybeder. Ama balık denizde yolunu bulur. Balığı kaybettiklerini fark edince geri dönerler. İki denizin birleştiği yerdir orası. İlginç. Kaybettikleri yer, aynı zamanda buldukları yer. Önce onlar balığı kaybediyor, kayıp balık yolunu buluyor. Sonra onlar
Hayatımın nehri bilmediğim iç denizlerde kayboldu. Pessoa Irmaklarımın altından akan ırmak. Cahit Zarifoğlu Şiir ile su arasında nasıl bir mânâ kurbiyeti vardır? Şiirdeki suyu ele alınca sanırım hacimli bir doktora tezi olurdu. Peki ya sudaki şiiri nasıl ele alabiliriz? Yahya Kemal, Ahmet Hâşîm, Tanpınar... Açık Deniz, O Belde, Bursa'da Zaman ve
Reklam
aynı gemide olmak! 464
Hz. Musa ve Hızır aleyhisselamın yolculuğunu bilmeyen yoktur diye düşünüyorum, var ise de ben yazayım da kıssadan hisse çıkaralım. Hz. Musa sabır dilemişti, Allah cc'den,Yaradan'da ona salih bir kulunu yollayacağını vahyetmişti.Salih kul ise Hızır aleyhisselam idi. çıktıkları ilk yolculukta, kendilerine iyilik yaparak gemisine alan kaptanın gemisini delmek olmuştu Hızır aleyhisselamın ilk işi. Hz. Musa ise bu eyleme şiddetle karşı çıkmıştı ve sen bize iyilik edene böyle mi karşılık veriyorsun demişti ki, bu anlattıklarım Kur'an'ı Kerim'in ilgili ayetinde şöyle bildirilir; "Böylece ikisi yola koyuldu. Nitekim bir gemiye binince, o bunu (gemiyi) deliverdi. (Musa) Dedi ki: 'İçindekilerini batırmak için mi onu deldin? Andolsun, sen şaşırtıcı bir iş yaptın.'" (Kehf, 18/71). buradan güncele gelirsem; bir kaç gündür ağızlarda "aynı gemideyiz" sözü var! ona gelmek istiyorum. Tamam kardeşim aynı gemideyiz ama biz elleri, ayakları, ağızları ve hatta hayatları prangalı forsalar olarak kürek çekerken,bize nasihat verenler kaptan köşkünde rahatlık içindeler. e ne oldu şimdi aynı gemide olmanın avantajları veya dezavantajları? ayrıca kaptana ve turu düzenleyen firmaya da güven kalmadı ki! düzgün bir rota çizemeyen, sürekli tehlikeli sulara yelken açtıran firma bunun üzerine katmer olsun diye de sürekli işini bilmeyen kaptanlar ile bizi aynı gemiye mahkûm ediyor! diyeceğim sözlerin özü şu ki; ne biz Musa'yız,sabır peşinde koşabilecek,ne de siz Hızır'sınız keramet ehli olan! Derda Yuşa
Musa ile Hızır kıssasında, Musa (as), Hızır (as)dan kendisiyle beraber seyahat izni istediğinde Hızır'ın "Sen, benimle sabra dayanamazsın" dediğini hepimiz biliyoruz. Ben hep düşünürdüm ki bu sözü Hızır (as)a söylemesi için vahyeden Allah'tır. Hamdi Yazır merhum konuylamilgiki şu düşüncesini kaydediyor: "Bu sözle Hızır, Musa'nın psikolojik durumu hakkındaki ilk keşfini göstermiş ve ona kendini anlatmış oluyordu ki, sonunda doğruluğu gerçekleşecektir." Psikoloji mi? Evet psikoloji diyor. Yukarıda alıntıladığım satırlardan birkaç paragraf öncesinde ise şu kaydı düşüyor: Sahih-i Buharî'de rivayet edilmiştir ki, Hızır şöyle demiş: "Ey Musa! Ben Allah'ın ilminden bana öğrettiği bir ilim üzereyim ki, sen onu bilmezsin. Sen de Allah'ın ilminden sana öğrettiği bir ilim üzeresinki ben onu bilmem." Hz. Hızır'ın Musa (as) hakkındaki ilk keşfi kendisine verilen ilimin mahiyetine değil ama neticesine dayanamayacağının tespiti oluyor.
Şehbenderzâde Filibeli Ahmed Hilmi’nin, A’mâk-ı Hayâl romanında filozoflar, bilgeler ve peygamberler üzerinden yaptığı saadet tarifleri: Saadet nedir? 1. Eflatun: “Saadet daima yücelikleri düşünmektir.” 2. Aristo: “Mantık! İşte saadet!” 3. Konfüçyüs: “Saadet bir tencere pirinç pilavına bütün lezzetleri sığdırmaktır.” 4. Zerdüşt: “Saadet
Imanlı gençlik
Sabır, Çalışma ve Teknoloji ile Başarılı Olunur Kehf suresinin son tarafında Zülkarneyn ve ilginç duvar inşası ile ilgili konu işlenmektedir (Kehf, 18/83-98). Hadislerde de Kehf suresinin Cuma günü okunması tavsiye edilmekte (Hakim, 12/368 (hasen)) ve deccal fitnesinden koruyacağı ifade edilmektedir (Müslim, Salatü’l-müsafirin, 275 (709)). Gelecekteki fitnelerden korumak, Kehf suresinin manasının ve mesajlarının anlaşılması ile olabilir. Ashab-ı kehf ile imanlı bir gençlik yetiştirilmesi, Hz. Musa-Hızır olayı ile bizlere kadere teslimiyet ve sabır tavsiye edilmekte, Zülkarneyn kıssası ile teknolojiden yararlanmanın önemi anlatılmaktadır. İşte bu mesaj ile Müslümanlar gelecekte başarılı olurlar.
74 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.