Hz. Hızır ile Hz. Musa, Samandağ ilçesinin Çevlik denilen kıyısında bir araya gelmişler, Hızır burada karaya çıkarak Hz Musa ile buluşmuştur. Nitekim bu rivayete dayalı olarak Samandağ’ın Çevlik adlı sahil şeridinde Hz. Hızır’a ait olduğu iddia edilen bir türbe bulunmaktadır.
Çevlikte buluşan Hz Musa ile Hızır Musa Dağı’na çıkmak üzere yola çıkarlar. Hızır ile Hz. Musa, Hıdırbey köyüne ve şimdiki Musa Ağacı’nın bulunduğu yere geldiği zaman Hz Musa çok susamış ama etrafta su görememiştir. Bunun üzerine Hz Musa elindeki asası ile toprağa vurur. Hz Musa’nın asasını vurduğu yerden su çıkar ve Hz Musa buradan eğilerek biraz su içer.
Hızır ve Hz Musa, tekrar dönüp baktıklarında asanın vurulduğu yerden bir fidanın yeşerdiğini görürler. İşte bu fidan bu günkü Musa Ağacıdır.
Hz.Musa’nın asasının vurduğu yerden bir de fidan çıkmış, topraktan çıkan fidan dibindeki ab-ı hayat suyu ile de sulanmış olduğundan bu ağaç ölümsüz olmuş, bu nedenle hem üç bin yıldır kurumamış hem de bugünkü halini almıştır.
Hz. Musa’nın diktiğine inanılan, ölümsüzlük suyu sayesinde yeşerip büyüdüğü düşünülen Hıdırbey Musa Ağacı’nın üç bin yaşında olduğuna inanılmaktadır.
Bu ağaç yöre halkı arasında adak ağacı işlevini görmektedir. Bu ağaç, dileği olanların ve adak adayanların uğrak yeridir. Ahali dileklerini bir kâğıda yazarak ağacın gövdesinin içindeki kıvrımlara bu kâğıtları sıkıştırır. Böylece dileklerinin yerine geleceğine inanırlar. Bu nedenle Musa Ağacının gövdesindeki kıvrımlar yüzlerce dilek kâğıdı ile sıkışmış durumdadır.