Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Devrik cümle. Tesbihi tağıtan zikir. Hz. Musa ve yanındaki genç, sepetteki balığı kaybeder. Ama balık denizde yolunu bulur. Balığı kaybettiklerini fark edince geri dönerler. İki denizin birleştiği yerdir orası. İlginç. Kaybettikleri yer, aynı zamanda buldukları yer. Önce onlar balığı kaybediyor, kayıp balık yolunu buluyor. Sonra onlar
Kutlu Olsun....!!!
Hıdrellez, Türk ve Orta Asya kültüründe köklü bir geçmişe sahip olan, baharın gelişini, yeniden doğuşu ve bereketi simgeleyen özel bir gelenektir. Genellikle 5-6 Mayıs tarihlerinde kutlanır ve birçok ritüeli barındırır. Kökeni ve İnançlar Hıdrellez, Hıdır ve İlyas adında iki kutsal kişinin buluşmasını kutlar. İslam inancına göre,
Reklam
"Çağır Yûnus'um çağır... Tur'da Musa ile kendi yolunda Hızır ile çağır. Hz. İsa içte, Hz. Musa içte, Peygamber Efendimiz (sav) içte. Bu yol içten içe, hiçten içe, içe içe... Gidilirmiş değil mi Yûnus'um?"
Hz. Musa'nın Hızır ile olan yolculuğuna benzer olayların geçtiği
Lev Tolstoy
Lev Tolstoy
'un "Yoksul Köylünün Oğlu" kitabını bu tarz öyküleri seven herkese tavsiye ediyorum. Bir solukta okunabilecek bir eser. 😊
Devrik cümle. Tesbihi tağıtan zikir. Hz. Musa ve yanındaki genç, sepetteki balığı kaybeder. Ama balık denizde yolunu bulur. Balığı kaybettiklerini fark edince geri dönerler. İki denizin birleştiği yerdir orası. İlginç. Kaybettikleri yer, aynı zamanda buldukları yer. Önce onlar balığı kaybediyor, kayıp balık yolunu buluyor. Sonra onlar
Bir gözyaşının kayıp güzergâhında kayboluyor hisler. Göz yaşının güzergâhını bulunca kendimizi buluyoruz. "Dokunabilir misiniz göz yaşlarıma ellerinizle?" cümlesiyle gaybubetini yokluyor Orhan Veli kendinin ve hislerinin. Hz. Yakub'un göz yaşları gizli öznesi oluyor ağlayışlarımızın. Göz yaşı mı ağlamanın bir neticesi, yoksa ağlamak mı göz yaşının??? ** Hayatımın nehri bilmediğim iç denizlerde kayboldu. Pessoa *** Göz yaşı zımnîdir, yani gizlidir, bir katre suyun ardında gizli bir maksat vardır. Göz yaşı ile anla(t)maya çalıştığımız kendimize sır olandır. Benzetmenin tüm unsurlarını geride bırakarak kendimizi bi katre göz yaşına bırakışımızdır. Nedir bu kaybolan göz yaşı güzergâhı Allah aşkına!? Göz yaşı hangi mahrem yanlarımızın üzerini örtüyoruz? Hangi duygudur suların altına gömerek kaybetmek istediğimiz? Hangi varlık sancısıdır anlatmak isteyip de gözyaşına salıverdiğimiz ? Aklıma Hz. Musanın Nil Nehrine bırakılışı geliyor. İki denizin buluştuğu yerde Hızır ile buluşur sonra Hz. Musa...İki deniz Hz. Yakub ile Hz. Yusuf'un buluştukları yer midir? Orada göz yaşından bir deniz yok mudur? *** Bizim kaybettiğimiz göz yaşlarımız yok mu? Yeraltı sularımız, dip akıntılarımız, med cezirlerimiz, dalgalarımız, dipsiz kuyularımız, göz yaşı pınarlarımız, âb-ı hayatlarımız? En son ne zaman içimizdeki bebek Musayı nil nehrine bıraktık? Hadi doğrudan söyleyeyim; ağladık? O göz yaşı Allah'ın sohbet edeceği bir varlık üsaresi değil mi? Varlığımızı neden göz yaşı ile teyid etmiyoruz?
Reklam
Asa-yı Musa gibi Süleymaniye'nin minareleri... vakit vuslata erişmeden kızıl bir denizin kıyısına varıyor. Hayal ile gerçeğin buluştuğu yerde -belki İstanbul ufkunda- unutmak, bilhassa geri dönmek için. Minareler göğü ikiye ayırıyordu: hayal ve gerçek. (Hz. Musa ile Hızır kıssasını hatırlayın... Bilge kul ile buluştuğu yeri, Hz. Musa'nın yanındaki gencin balığı unutuşunu ve geri dönmek zorunda kalışlarını)
Bir göz atın derim
İktibas: -İBNU'L ARABİ'NİN BİLGE KUL - HZ. MUSA KISSA YORUMU- “Kıssa-siyer münasebetiyle alâkalı olmasa da, bu kıssa hakkındaki yorumlar içerisinde gördüğümüz en özgün ve çarpıcı yorumlardan biri olan Muhyiddin İbnu'l-Arabî'nin (ö. 638/1240) bu kıssada Hızır'ın yaptığı üç eylemin aslında Hz. Musa'nın daha önceden başına gelen üç hâdiseye atıf yaptığını ifade eden şu yorumunu zikretmek istiyoruz: . . "Bu kıssanın gayesi, Musa'ya (as) hem sınandığı yerlerde sabrı tam olarak öğretmek, hem de görüntü ile gerçek arasındaki çelişkinin çeşitli örnekleri verilerek eğitmektir. Bu süreçte zâhir ile bâtın arasındaki ilişki ve farklılık, Musa ile Hızır'ın arkadaşlığında ortaya çıkmıştır. . . Geminin tahrip edilmesi, çocuğun öldürülmesi, duvarın ücretsiz onarılması gibi birtakım olaylar zâhir görünüşü temsil etmektedir. Oysa Hızır'ın yaptığı şeyler, Musa'nın daha önce kendisinin yaşadığı olayların bir görünümünden ibarettir. . . Nitekim gemiyi tahrip etmesi, görünüşte tehlike ve yok olmayı içeren sandala konulup nehre bırakılmasının bir benzeriydi. Hızır'ın ebeveynine bir iyilik olarak Allah'ın emriyle öldürdüğü çocuk da, öldürdüğü Kıptîdeki hikmeti Musa'ya öğretmenin bir yoluydu. Aynı şekilde anne-babası salihlerden olan iki yetimin duvarını karşılıksız tamir etmesi, Musa'nın tanımadığı kimseler için kuyudan ücretsiz su çekmesinin benzeridir.”
Sadettin Merdin isminde bir ilahiyatçı her bulduğu fırsatta Gazali’den İbni Arabiye ve Said’i Nursi’ye ve hatta cümle tasavvuf ehline kadar uzanan geniş bir ulema yelpazesini şirkle itham ediyor . İslamın Pavlusları diyor 🙂. Birilerine Pavlus dediğine göre kendisi de Yüce Mesih olmalı , öyle ya , Mesih olmadan Pavlus olur mu ? Olmaz elbette .
Mevlana ne diyordu: "İyileşmek için önce hasta olmak gerek." Hikmet anlayışları ile tam anlamıyla Mâtürîdî olduğum söylenebilir. Her şeyde hikmet var. Ama bizde onu anlayabilecek kapasite yok, basiret yok. Tabi biz de Musa aleyhisselam gibi her anlam veremediğimizde tepki veriyoruz. Bilmediğimiz ne çok şey var oysa. İlla Hızır gelecek de bize de anlatacak, bir türlü kânî olmayan bizlere. Halbuki her şeye vakıf olamayacağımızı, her türlü sırrı öğrenemeyeceğimizi biliyoruz. Ama biz yine Hz. Musa gibi tepkiler vermeye devam edeceğiz. Çünkü insan olmak biraz da hayret etmektir.
73 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.