Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İbadetin manası şudur ki: Dergâh-ı İlahîde abd, kendi kusurunu ve acz ve fakrını görüp Rahmet-i İlahiyenin önünde hayret ve muhabbetle secde etmektir..
İbâdetin mânâsı şudur ki: Dergâh-ı İlâhîde abd, kendi kusurunu ve acz ve fakrını görüp kemâl-i rubâbiyetin ve kudret-i Samedâniyenin ve rahmet-i İlâhîyenin önünde hayret ve muhabbetle secde etmektir.
Reklam
İbadetin manası şudur ki: Dergâh-ı İlahîde abd, kendi kusurunu ve acz ve fakrını görüp kemal-i rububiyetin ve kudret-i Samedaniyenin ve rahmet-i İlahiyenin önünde hayret ve muhabbetle secde etmektir. Risale-i Nur - İman Hakikatleri
" İbadetin manası şudur ki: Dergâh-ı İlahîde abd, kendi kusurunu ve acz ve fakrını görüp kemal-i rububiyetin ve kudret-i Samedâniye'nin ve rahmet-i İlahiye'nin önünde hayret ve muhabbetle secde etmektir. Yani Rububiyet'in saltanatı, nasılki ubudiyeti ve itaati ister; Rububiyet'in kudsiyeti, paklığı dahi ister ki: Abd, kendi kusurunu görüp istiğfar ile ve Rabbını bütün nekaisten pâk ve müberra ve ehl-i dalaletin efkâr-ı bâtılasından münezzeh ve muallâ ve kâinatın bütün kusuratından mukaddes ve muarrâ olduğunu; tesbih ile Sübhanallah ile ilân etsin. Hem de Rububiyet'in kemal-i kudreti dahi ister ki: Abd, kendi za'fını ve mahlukatın aczini görmekle kudret-i Samedâniye'nin azamet-i âsârına karşı istihsan ve hayret içinde Allahü Ekber deyip huzû ile rükûa gidip ona iltica ve tevekkül etsin. Hem Rububiyet'in nihayetsiz hazine-i rahmeti de ister ki: abd, kendi ihtiyacını ve bütün mahlukatın fakr ve ihtiyacatını sual ve dua lisanıyla izhar ve Rabbinin ihsan ve in'amatını, şükür ve sena ile ve Elhamdülillah ile ilân etsin. Demek, namazın ef'al ve akvali, bu manaları tazammun ediyor ve bunlar için taraf-ı İlahîden vaz'edilmişler. "
  Sorularla Risale DÖRDÜNCÜ BÖLÜM 4. BÖLÜM
İKİNCİ NÜKTE: İbâdetin mânâsı şudur ki: Dergâh-ı İlâhî'de abd, kendi kusurunu ve acz ve fakrını görüp kemâl-i Rububiyet'in ve kudret-i Samedâniye'nin ve rahmet-i İlâhiye'nin önünde hayret ve muhabbetle secde etmektir. Yâni, Rububiyet'in saltanatı nasılki ubûdiyeti ve itâati ister; Rububiyet'in kudsiyeti, paklığı dahi ister ki; abd, kendi kusûrunu görüp istiğfar ile ve Rabbini bütün nekâisten pak ve müberra; ve ehl-i dalâletin efkâr-ı bâtılasından münezzeh ve muallâ; ve kâinâtın bütün kusurâtından mukaddes ve muarra olduğunu tesbih ile, "Sübhânallah" ile ilân etsin. Hem de Rububiyet'in kemâl-i kudreti dahi ister ki; abd, kendi za'fını ve mahlukatın aczini görmekle kudret-i Samedâniye'nin azamet-i âsârına karşı istihsan ve hayret içinde "Allahu Ekber" deyip huzû ile rükûa gidip, O'na iltica ve tevekkül etsin. Hem, Rububiyet'in nihâyetsiz hazine-i rahmeti de ister ki; abd, kendi ihtiyacını ve bütün mahlukatın fakr ve ihtiyâcâtını suâl ve duâ lisanıyla izhar ve Rabbinin ihsan ve in'âmâtını şükür ve senâ ile ve "Elhamdülillâh" ile ilân etsin. Demek, namazın ef'al ve akvâli, bu mânâları tazammun ediyor ve bunlar için taraf-ı İlâhî'den vaz'edilmişler.
Reklam
İbadetin mânâsı şudur ki: Dergâh-ı İlâhîde abd kendi kusurunu ve acz ve fakrını görüp kemâl-i Rububiyetin ve kudret-i Samedâniyenin ve rahmet-i İlâhiyenin önünde hayret ve muhabbetle secde etmektir. 
9.SÖZ 2.NÜKTE
İbadetin mânâsı şudur ki: Dergâh-ı İlâhîde abd kendi kusurunu ve acz ve fakrını görüp kemâl-i Rububiyetin ve kudret-i Samedâniyenin ve rahmet-i İlâhiyenin önünde hayret ve muhabbetle secde etmektir. Yani, Rububiyetin saltanatı, nasıl ki ubûdiyeti ve itaati ister. Rububiyetin kudsiyeti, paklığı dahi ister ki, abd, kendi kusurunu görüp, istiğfar ile ve Rabbini bütün nekaisten pak ve müberra ve ehl-i dalâletin efkâr-ı batılasından münezzeh ve muallâ ve kâinatın bütün kusurâtından mukaddes ve muarra olduğunu, tesbih ile, Sübhanallah ile ilân etsin. Hem de Rububiyetin kemâl-i kudreti dahi ister ki, abd, kendi zaafını ve mahlûkatın aczini görmekle, kudret-i Samedâniyenin azamet-i âsârına karşı istihsan ve hayret içinde Allahu ekber deyip, huzû ile rükûa gidip, Ona iltica ve tevekkül etsin. Hem Rububiyetin nihayetsiz hazine-i rahmeti de ister ki, abd, kendi ihtiyacını ve bütün mahlûkatın fakr ve ihtiyâcâtını sual ve dua lisanıyla izhar ve Rabbinin ihsan ve in'âmâtını şükür ve senâ ile ve Elhamdü lillâh ile ilân etsin. Demek, namazın ef'âl ve akvâli bu mânâları tazammun ediyor ve bunlar için taraf-ı İlâhîden vaz edilmişler.
İbadetin mânâsı şudur ki; dergâh-ı İlâhîde abd, kendi kusurunu ve acz ve fakrını görüp kemal-i Rububiyetin ve kudret-i Samedaniyenin ve rahmet-i İlâhiyenin önünde hayret ve muhabbetle secde etmektir. Yani, Rububiyetin saltanatı nasıl ki ubudiyeti ve itaati ister; Rububiyetin kudsiyeti, paklığı dahi ister ki; abd, kendi kusurunu görüp istiğfar ile ve Rabbini bütün nekaisten pak ve müberrâ ve ehl-i dalâletin efkâr-ı batılasından münezzeh ve mualla; ve kâinatın bütün kusuratından mukaddes ve muarra olduğunu tesbih ile, Sübhanallah ile ilân etsin.
İbadetin mânâsı şudur ki: Dergâh-ı İlâhîde abd kendi kusurunu ve acz ve fakrını görüp kemâl-i Rububiyetin ve kudret-i Samedâniyenin ve rahmet-i İlâhiyenin önünde hayret ve muhabbetle secde etmektir.
Sayfa 59 - Zehra Yayıncılık
Reklam
İbâdetin mânâsı şudur ki: Dergâh-ı ilâhî' de abd, kendi kusurunu ve acz ve farkını görüp kemâl-î Rubûbiyet'in ve kudret-i samedâniye'nin ve rahmet-i ilâhiye'nin önünde hayret hayret ve muhabbetle secde etmektir.
Sayfa 30 - Sözler yayıneviKitabı okudu
167 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.