Câmiin hemen yanı başında yemyeşil bir ağaç gördüm. Yaprakları incir yaprağına benziyorsa da daha yumuşaktı. Bir duvar sarmış çevresini, dibinde de bir mihrap var. Orada iki rekât namaz kıldım. Oralılar bu ağaca dıraht-ı şehâde [=şehadet ağacı] adını vermişler. Her yıl sonbaharda bu ağaçtan bir yaprak düşermiş, rengi önce sarıya sonra kırmızıya
(...) Tanca'dan hareket ettim. Ne sohbetiyle ferahlayacak eşim ve dostum ne de beraber yürüdüğüm bir kervan vardı. (...) Annem ve babam henüz hayatta oldukları için ayrılırken ince bir hüzne boğuldum. Ayrılıktan benim payıma düşen neyse onların payına da düşen oydu. O zamanlar 22 yaşındaydım.
Evliya çelebinin seyahatleri ve bizim Evliya Çelebiye seyahatimiz
Evliya Çelebimiz.. Ülkeler gezmiş seyyahımız. Gelmiş geçmiş en büyük gezginlerden kabul edilen Marco Polo ve İbni Batuta ile yan yana anılan büyük şahsiyet. Hep severdim Evliya Çelebi’yi de bu kitaptan sonra daha bir övesim var.
Ölümsüz eseri
Seyahatnâme’den tanıyoruz Evliya Çelebi’yi. Lise yıllarımda bir gün kütüphanede Seyahatname’yi elime aldım