Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
Sevgili E. Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadına şiddete yönelik çalışmalar, boş kelamlar, bol bol reklamlar dilden dile, şehirlerden, en ücra yerleşim yerlerine kadar slogan halinde dolaşıp duruyor. Şehir efsanesi kisvesi adı altında. Yapılan çalışmalara bakıldığında, araştırıldığın da ortaya çıkan tablo ve veriler içler acısı. Sisitem öyle bayağı işliyor ki; dayak yiyeni eğitiyor, dayak atanı ve öldüreni malesef mükafatlandırıyor. Bu satırları yazarken, anlatırken ben çok utanıyorum, hakikat bu.
"Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. lazım olursa açar okursun. Olmazsa da olsun, bir zararı yok, burada dursun." Birhan Keskin, fakir kene "Sabahları kitap mürekkebinin kokusunu içime çekmeyi severim."
Reklam
Şu kitap fiyatlarının gerçekten çok çok pahalı olduğunu düşünen sadece ben miyim? Kitap raflarında fahiş fiyatlar var arkadaş. Bir roman sırf kapağı biraz alengirli diye 19 dolar olur mu ya. Fiyatının 350 küsür olması yanı sıra dolar cinsinden etiket yapıştırılması da cabası(!) Cehaletin ezikliğin hiçbir alanda varlık gösterememenin canlı örnekleri haline geldik ya. Rezalet içler acısı bir tablo
İçler Acısı Bir Liyakatsizlik Öyküsü
Üst Düzey Tarihçilik Bugün dedim ki kendi kendime "Kadı sicillerine bakayım, Osmanlı'da toplumsal hayatla ilgili, ilgi çekici bir şeyler bulursam paylaşayım". Girdim Ulusal Tez Merkezi'ne, kadı sicilleri diye arattım. Bu siciller genelde özel bir konu üzerine incelenir. Varak Varak tüm defteri yazmazlar. Bunların arasından genel bir başlık buldum. Yüksek lisans tezini indirdim. Beklentim hepsini transkript etmeseler de bir bölümünü en azından hüccetlerin dikkat çekici olanlarını okuyabileceğim üzerineydi. Korkunç bir durumla karşılaştım. KORKUNÇ! Bu bir üniversiteye, o ismi taşıyan enstitüye ve bence en kötüsü o tezin savunmasına giren kabul için imza atan hocaların ismine YAKIŞMAZ. Yapmış olamazsınız ya bunu ayıp denen bir şey var! Bomboş bir tez ya inanamıyorum. Gerçek manada bomboş. Yüksek lisans tezinin SONUCU YOK. Sadece hüccetlerin konusu, tarihi ve hangi varakta bulunduğuna dair sonu gelmez bir tablo. Sıfır emek. Arşiv belgeleriyle uğraşmış, kadı sicillerini taramış biri olarak söylüyorum size. Bu insan, o sicilleri okumayı geçtim görmemiştir bile. Kim bilir kime okuttular. Sonra, sağda solda "bilmem kim hocaya laf etmeyin" diyen tiplerle uğraşıyoruz sanki ulu tarihçilermişçesine. Demişler ki adama bu tezi geçir, o da gitmiş basmış imzayı. Hiç mi meslek etiğiniz yok ya? Ahlakınız da mı yok! Daha çok şey söylemek istiyorum inanın ama gidip bu yüz karası tezi bulmanızı istemiyorum. O isim şimdi kim bilir nerede "yüksek lisans mezunu" "uzman tarihçi" unvanıyla övünüyordur. Övünmesi dışındaki olası durumları düşünmek dahi istemiyorum.
Frédéric Gros "un Yürümenin Felsefesi Kitabından: Yokluk hissetmeyen kişi zengindir . İşte biz, iki ayağı üstünde hareket eden, büyük ağaçlar arasındaki katıksız güç ve haykırıştan ibaret bir hayvanız. Sessizlik, ekseriyetle, karşılaştığım insanlardan daha fazla şey öğretiyor bana. #HenryDavidThoreau Aslında bizi yalnızlığa
Sosyalist Kültür/ Neymiş bu SAPIENS?
Bir yılda on iki farklı dile çevrilmiş, milyonlarca satmış ve ülkemizde de en çok satanlar raflarında uzun süre kalmış bir kitap SAPIENS. Yazarı Yuval Noah Harrari, kendisi İsrailli bir tarih profesörü. Milenyum çağı dalgalanmaları ve postmodernizm üzerine yaptığı araştırmalarıyla ünlenmiş ve zamanla ders notlarını kitaplaştırmış, önümüze “Zamanın
Reklam